Bağdat'a "veda" ziyaretine giden ABD Başkanı Bush'a Irak Başbakanı Nuri el Maliki ile yaptığı basın toplantısında fırlatılan pabuç, "hak edilmiş" bir uğurlamadır.
Protestocu televizyon muhabiri Muntazır el Zeydi, gözaltında, "halk kahramanı" oldu!
ABD'nin Irak'ı işgalinin Saddam rejiminin yıkılmasıyla son bulduğu 5 yıl önceki manzarayı hatırlayalım:
Bağdat'ta Saddam Hüseyin heykelleri al aşağı ediliyor, Iraklılar, "kötülükleri kovma" adına simgesel bir tepkiyle devrilen liderin ardından terliklerini fırlatıyorlardı. Kimileri de ABD tanklarını çiçeklerle karşılıyorlardı.
Irak'taki diktatörlüğün çöküşünü böyle kutlamışlardı.
Aradan beş yıl geçti; 2003 yılında Saddam'ın heykellerini hedef alan "terlikler" -pabuç- olarak Bush'a yöneldi.
ABD Başkanı Bush, çevik bir hareketle yüzüne inecek pabuçtan kendisini kurtardıktan sonra, "Adamın derdi neydi, anlayamadım" demiş. Yüzsüzlük ancak bu kadar olur!
Irak'ı "demokrasi ve özgürlük" getirme adına işgal eden Bush yönetimi, bu politikanın Irak halkı için ne anlama geldiğinin hâlâ farkında değil. Evet, Saddam diktatördü. Otoritesini sürdürme adına epey can yaktığı, "Humeyni'yi durdurma" adına İran'la 8 yıl sürdürdüğü savaş ve Kuveyt'i işgal politikasının uzun vadede ABD çıkarlarına hizmet ettiği, Kürtlere yönelik Halepçe katliamının insanlık adına bir felaket olduğu gerçektir. Saddam rejiminin hatalı politikaları ülkenin işgali ve fiilen üçe bölünmesiyle sonuçlandı.
Kuzeyde Kürtler, güneyde Şiiler görece olarak eskiye göre daha özgürler!
Ancak 2003'ten bu yana süren işgal döneminde, ülke "Saddam'ı bile aratacak" ölçüde yönetilemez durumda. Petrol denizinin üzerindeki ülke sefaletten kıvranıyor. Terör almış başını gidiyor. Bayramda Kerkük'teki patlamada 43 kişi can verdi.
Irak geçmişte "laik" bir ülkeydi.
Kuzey Irak parlamentosundan geçen bir kararla "çok eşlilik" kabul edildi.
Iraklı kadınlar medeni haklarını kaybetmenin ötesinde can ve mal güvenliğinden yoksun yaşıyorlar. Tecavüze uğruyorlar.
11 Eylül'de El Kaide saldırıları üzerine ABD'nin mağduriyeti dünyada büyük bir dayanışma duygusu yaratmıştı. Ancak Bush yönetimi bu mağduriyeti Afganistan ve Irak işgalleriyle petrol kaynaklarını da içeren bir "dünya hegemonyası"na dönüştürme fırsatı olarak kullandı.
1 milyon Iraklı yaşamını yitirdi.
Ebu Greyb Cezaevi'ndeki "utanç verici" işkenceler tarihe geçti. Ülkenin kültürü yağmalandı.
Irak beş yıldır, omurgası dağıtılmış sözde "egemen ülke" olarak, özgürlük ve demokrasinin tadını çıkarıyor!
ABD Başkanı Bush ise giderayak Bağdat'ı ziyaretinde, kendisine fırlatılan pabuç için "Adamın derdi neydi, anlayamadım" diyebiliyor. Irak'ın işgali öncesindeki "kitle imha silahı yalan"ı Bush'a Irak usulü "pabuçlu tekzibi" açıklamaya yetmez mi?

 Milliyet