Bush ve Cheney'nin yasadışı iç ve dış politikaları nedeniyle yargılanmaları öneriliyor. Fakat ihlallerin çoğundan haberdar olan Kongre de başlarda ya razı oldu ya da sessiz kaldı. Teknik olarak, yargılamadan ziyade Kongre komitelerinin soruşturma yapması usule daha uygun.
Miras bıraktığı diğer şeyler her ne olursa olsun Bush yönetimi 11 Eylül sonrası terörle savaşta hukuku hiçe saymasıyla hatırlanacak. Amerikalıların mahkeme emri olmaksızın izlenmesinden, terör şüphelilerine waterboarding uygulanmasına ve Cenevre Sözleşmesi'nin koşullarına bağlı kalmanın reddine kadar, yönetimin çoğu politikası açıkça kanunsuz olarak nitelenebilir.
Ancak onlar aynı zamanda suçlu muydu? Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve eski Savunma Bakanı Donald H. Rumsfeld'in aralarında bulunduğu yetkililer bir hukuk mahkemesinde ya da Güney Afrika'nın Hakikat ve Barış Komisyonu gibi bir forumda yargılanmalı mı? Bush yönetimi sonuna yaklaşırken, insan hakları savunucularından ve yeni başkan Barack Obama'nın bazı destekçilerinden bu türden bir hesaplaşma için çağrılar yapılıyor. Hatta bazıları Başkan Bush'un suçlanması gerektiğini savunuyor.
İşkence rasyonelleştirildi...
Bu safyalarda yayımlanan başyazılar, Bush yönetiminin uluslararası ve ulusal hukuk kurallarını hiçe saymasını inatla eleştirdi. Yönetim, mahkeme kararına gerek duymaksızın Amerikalıları izlemekte, Guantanamo gözaltı merkezini kurmakta, işkencenin ahlaksızca kabulünde hatalıydı. Ancak yönetim yetkililerinin yargılanmasından ya da Afrika tarzı bir sürece tabi tutulmasından sakınıyoruz.
İlk model, yani cezai yargılama, Başkan Nixon'ın da aralarında bulunduğu birkaç yetkilinin arkasında siyasetçilerin bulunduğu bir soygun soruşturmasını engelleyerek yasaları ihlal ettiği Watergate skandalını anımsatıyor. Elbette Watergate, Nixon Beyaz Sarayı'nın siyasi düşmanlarını cezalandırmak üzere Gelir İdaresi'nin (IRS) yasadışı biçimde kullanılmasından bir cezai ihlaller ağına doğru genişlemişti. Bush yönetimindeki kişilerin ceza hukukunu ihlal ettiği düşünülebilir. Ancak eğer bunu 11 Eylül sonrası terörizme yanıt kapsamında yaptılarsa, onları başarılı bir biçimde yargılamak neredeyse imkânsız olacaktır.
Ayrıca, Bush yönetiminin skandalı başlı başına kanunların siyasi nedenlerden dolayı ihlal edilmesi meselesi değil. Daha ziyade bu ülkenin ruhunun yanı sıra tutuklulara insani muameleye ya da Amerikalıların Dış İstihbarat İzleme Yasası'yla güvenceye alınmış mahremiyet haklarına bağlılığın ciddiye alınmaması yönünde sistemik bir hata.
Bu Kongre'nin, suçu yönetimle paylaşmak zorunda olduğu bir hata. İtaatkâr yasal danışmanların yardımıyla waterboarding, uykusuz bırakma, aşağılama ve savaş tutuklularını ve terör şüphelilerini korkutmak için köpekleri kullanma gibi yöntemleri rasyonelleştiren bu yönetimdi. Ancak, başkan yardımcısının geçenlerde uyarıda bulunduğu üzere, Kongre başlangıçta yönetimin politikalarına ya razı oldu, ya sessiz itirazlarda bulundu. Hataların bireyselden ziyade ortaklaşa yapılmış olması onları daha az korkunç kılmıyor, ama cezai bir kovuşturmanın bunlara çare olmayacağını ortaya koyuyor.
Ayrıca, kendisine Guantanamo'daki tutukluları yargılamak üzere uydurma bir hukuk sistemi yaratma yetkisi veren (neyse ki bu politika ABD Yüksek Mahkemesi tarafından geçersiz kılındı) de bu yönetimdi. Ama, askeri komisyonlar için prosedürlerin oluşturulması sorumluluğunu
alır almaz, gözaltındakilerin hapsedilmelerine karşı çıkmak için kullanabilecekleri habeas corpus haklarından yoksun bırakılması lehinde oy veren de Kongre idi. Burada da adaletin ebedi ilkelerini devam ettirme işi Yüksek Mahkeme'ye düştü.
Ancak bu hatalar hikâyenin sadece bir kısmını anlatıyor. Bu ülkenin yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrımı sistemi (bunu yaygın olarak özgür basını da dahil ederiz) her ne kadar geç de olsa yönetimin bazı aşırılıklarına tepki verdi. Bu yüzden Güney Afrika'daki apartheid rejimiyle kıyas yapılması son derece zararlı.
Bush yönetiminde bile, eski Başsavcı John Ashcroft ve FBI Başkanı Robert S. Mueller III. gibi siyasi atamalar yönetimin kanunları çiğenemek yönündeki en bariz girişimlerine karşı geri püskürtüldüler. Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın işkenceye müsamaha gösteren yasal bir görüşü geçersiz kılan Jack Goldsmith gibi cesur hukukçularından hukukun üstünlüğüne destek geldi.
Soruşturma çoktan başladı
Bush yönetiminin kanunsuzluğu yüzünden ciddi bir şekilde hesap vermesi yönünde çağrılar Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'nin eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve diğer yetkililerin kötü muamele içeren sorgu tekniklerinin yaygınlaştırılmasındaki rolleri hakıkndaki yakıcı raporuyla çoktan başladı. Bu iyi karşılanan ve yerinde bir rapor ve kamu yetkililerinin kötü davranışlarını soruşturmak üzere tasarlanmış Amerikan kurumlarının intikamı niteliğinde. Yönetimin izleme programının Kongre komiteleri tarafından soruşturulması da usule uygun. Ama Rumsfeld ve Cheney'nin kızağa çekilmesi her ne kadar cazip bir fikir olarak görülse de, ne bir mahkeme ne de bir doğruluk komisyonu bu yönetimin yol açtığı suistimallerin silinmesi ya da telafi edilmesi için doğru yoldur. Çok şükür ki, bu suistimallere izin verenler yakında tarih olacaklar. (Başyazı, 24 Aralık 2008)
Kaynak: Radikal