Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kabinede beklenenden daha geniş çaplı bir değişiklik yaptı. Erdoğan kabineye 9 yeni bakan atarken, 8 bakanı kabine dışı bıraktı. Bülent Arınç ve Ömer Dinçer'in bakan olması kabinenin daha muhafazakârlaştığı biçiminde yorumlandı.
Arınç ve Dinçer'in kabineye alınması Saadet Partisi faktörüne de bağlanabilir. Saadet Partisi'nin 29 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği başarının Başbakan Erdoğan'ı kabineye muhafazakâr isimleri almaya yönelttiği söylenebilir.

Bülent Arınç ve MGK
Kabine değişikliğinin en çok dikkat çeken ismi eski Meclis Başkanı Bülent Arınç. Meclis Başkanlığı döneminde de bu görevden ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamalarla AKP'nin tutucu kanadının sözcüsü konumunda olan Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı olarak kabineye girmesi Başbakan Erdoğan'ın muhafazakâr kanattan gelen baskıyı önemsediği anlamına geliyor.
TBMM Başkanlığı görevi süresince yaptığı açıklamalarla özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ağır biçimde eleştiren, laiklik konusunda aldığı tutumla tepkilere neden olan Arınç'ın, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Milli Güvenlik Kurulu'nda yer almış olması da önümüzdeki dönem açısından önemli bir işaret sayılmakta. Laikliğin yeniden ele alınması gerektiğini savunan ve bu görüşleriyle Türk Silahlı Kuvvetleri ile sık sık karşıya gelen Arınç'ın, MGK'da önemli tartışmalara yol açabileceği beklenebilir.

Ömer Dinçer kabinede
Kabine değişikliğinde dikkat çeken bir diğer isim de Başbakanlık eski Müsteşarı Ömer Dinçer. Müsteşarlığı döneminde Ömer Dinçer de laiklik konusunda görüşleri ile eleştirilere hedef olmuştu. Dinçer'in müsteşarlık görevinden önce yazdığı ve cumhuriyet döneminin devrini tamamladığını, sistemin daha fazla İslamlaşması gerektiğini savunan makalesi TSK ile hükümet arasında tartışmalara neden olmuştu. Hatta Ankara kulislerinde Ömer Dinçer'in müsteşarlık görevinden ayrılmasının dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt tarafından Başbakan'a iletildiği söylentisi de yayılmıştı. Ayrıca Dinçer'in akademik kariyeri konusunda tartışma çıkmış ve intihal yaptığı YÖK tarafından belirlenerek üniversite öğretim mesleğinden çıkarılmıştı. Dinçer'in bu nitelikleri ile kabinede yer alması da hükümette muhafazakâr ağırlığın arttığı biçiminde yorumlandı.

Davutoğlu faktörü
Başbakan Erdoğan, Meclis'teki büyük çoğunluğa rağmen dışarıdan bakan atamayı tercih etti. Milletvekillerinden gelecek tepkiyi göze alarak Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nu Dışişleri Bakanlığı'na atadı. Aslında Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, gölge Dışişleri Bakanı gibiydi. Hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hem de Başbakan Erdoğan'a danışmanlık yapan Davutoğlu, Türk dış politikasını belirleyen en önemli isimdi. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı'nı fiilen yürüten Ahmet Davutoğlu'nu bakan yaparak bu gerçeği resmileştirmiş oldu.
Dışişleri Bakanlığı'ndaki değişiklik Ali Babacan'ın Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomiden Sorumlu Bakanlığa atanması nedeniyle önem taşıyor. Ali Babacan, Başbakan Erdoğan'dan çok, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yakınlığıyla tanınıyordu. Bu değişiklik Dışişleri Bakanlığı'nın Çankaya'nın kontrolünden uzaklaştırılıp Başbakan Erdoğan'ın kontrolüne yakınlaştırılmış olarak değerlendirilebilir. Bu değişikliğin bir diğer anlamı da, ekonominin, bu alanda başarılı olduğu kabul edilen Ali Babacan'a yeniden teslim edilmesi açısından da önemli.

Milli Eğitim'e kadın bakan
Başbakan Erdoğan'ın Milli Eğitim Bakanlığı'na Nimet Çubukçu'yu ataması muhafazakârlaşma eğilimini dengeleyen bir unsur olarak görülebilir. Milli Eğitim'in başına liberal yönüyle tanınan bir kadın bakanın getirilmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilecektir. Selma Kavaf'ın Devlet Bakanlığına atanmasıyla kabinedeki kadın sayısı ikiye çıktı. Kavaf'ın bakanlığa atanması da muhafazakârlaşma eğilimini dengeleyecek bir unsur olarak değerlendirilebilir.

Kayseri etkisi
Gül'e yakınlığı ile bilinen Ali Babacan'ın Dışişleri'nden gitmesine karşılık, Çankaya'nın tepkisini dengeleyecek unsur ise Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın Enerji Bakanlığına atanması gösterilebilir. Yıldız da Cumhurbaşkanı Gül'e en yakın isimler arasında.
AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin'in Adalet Bakanı olarak görev alması kamuoyunda, "Ali dibo" olarak bilinen ihale usulsüzlüğü iddialarının Başbakan Erdoğan tarafından dikkate alınmadığını gösteriyor.
Diğer Grup Başkanvekili Nihat Ergün'ün de Sanayi Bakanı olarak kabineye girmesi grup başkanvekilliğindeki performansına bağlanıyor.

Kaynak: Milliyet