Bu, üçüncü dünyanın insanları ne muzır insanlar değil mi? Köktendincilik bunlarda, terörist olup medeni insanları korkuya salmak bunlarda, ülkelerini kurtarmaya gelen insanlara başkaldırıp Irak'ı kargaşaya mahkûm etmek bunlarda, şimdi denizlerde de rahat durmuyorlar, başımıza bir de 'korsanlık' çıktı. Aden Körfezi'ni ablukaya almışlar, gelen giden gemileri rehin alıp, talan edip, paraları Yemen'de gut partisi düzenleyerek, kadınla kızla yiyerek keyif çatıyorlarmış.
Allahtan bir de medeni dünya var; eksik olmasın İngilizlerin önderliğinde bir Avrupa Birliği donanması teşkil etmişler 'Atalanta Operasyonu' adı altında bir yıl sürecek bir güvenlik harekâtı düzenlemişler. İngiliz Dışişleri Bakanı David Miliband, geçen hafta Beyrut ziyareti esnasında yaptığı açıklama ile yüreklere su serpmiş. Zaten Somali açıklarındaki sularda anarşiye bu ülkenin müdahalesini beklemek imkânsız, Somali tutunamamış bir devlet ('failed state'). Tutunamadığı için de, bu ülkeye malum sürekli müdahele yapılıyor, ama bunların adam olacağı yok, o yüzden iş bir kez daha 'beyaz adam'ın üzerine düşüyor. Şu dünyanın işine bak, şu beyaz adamın yüzyıllardır dünyanın çapulcularından çektiği nedir diye dertlenmemek elde değil.
Neyse ki, medeni dünyanın sadece askeri güçleri değil, özel güvenlik şirketleri de var. Irak'taki işleriyle ünlenen ünlü Blackwater şirketi de konuya önem vermiş, nakliyat şirketlerine kiralanmak üzere özel hücumbotlar hazırlamış ('Somalili korsanlar işte şimdi yandılar', Hürriyet, 20 Kasım 2008). Halihazırda zaten belli bir ücret karşılığı korumacı-refakatçılık yapıyorlarmış. Doğrusu müteşebbis insanlar, Allah kazançlarını bol etsin diyoruz.
Diğer taraftan, bu dünyanın çapulcularının yaptıkları yetmiyormuş gibi, bir de, suçu bunlarda görmeyip, ortalığa fesat karıştıranlar var. Yok, bu medeni dünyanın insanları karanlık işler peşindeymiş, bu bölgeye müdahale için bahane icat ediyorlarmış. Siz hiç, Batılı medeni ülkelerin, zorda kalmadıkça kimsenin etlisine sütlüsüne karıştıklarını gördünüz mü? Sakın emperyalizm falan diye lafa girmeye çalışmayın, bunlar Soğuk Savaş döneminin lafları.
Sovyetler çöktü, dertler bitti.
Peki, her şey bir yana, Afrika sahillerinde, birçok ülkede, başlıca geçim ve gıda kaynaklarından biri olan balıkçılık hakları ha bire AB ülkeleri lehine düzenlenen anlaşmalarla düzenlenmiyor mu?
AB bu ülkelere kendi çıkarları aleyhine de olsa, serbest avlanma ve ticaret anlaşmaları dayatmıyor mu? Senagal örneğinde olduğu gibi, kendi çıkarları doğrultusunda düzenleme yapmak isteyenleri, kapanmacılık, şeffaflıktan uzaklaşma ile suçlamıyor mu?
Son korsanlık olaylarının mahalli olan, Somali açıklarında, her yıl avlanan balıkların 300 milyon dolarlık kısmı, dünyanın dört tarafından bölgeye dadanan balıkçı tekneleri tarafından avlanıp, oraların ahalisi açlık tehlikesine maruz kalmıyor mu? Somalili balıkçılar bu nedenle, korsanlara kurtarıcı kahraman gözüyle bakmıyor mu? Korsanlar, kendilerine 'Somali Kıyılarının Ulusal Gönüllü Bekçileri' (National Volunteer Coast Guard of Somalia) gibi isimler takmıyor mu?
Görüyorsunuz onların da derdi 'ulusalcılık'. Oysa dünyamız küresel köy olmuş, haberleri yok. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. Ortalığı birbirine katmak yerine, Batılılarla rekabet edecek balıkçılık teknikleri geliştirmeye kafa yorsalar, sorun kalmayacak. Bu devirde korsanlığa dönmek akıllarına geliyor da küresel rekabet koşullarına ayak uydurmayı düşünmüyorlar. Evet, baştan eşitsiz bir denge söz konusu olabilir, ama açlıktan kıtlıktan çok çok birkaç nesil telef olur, sonra küresel köy kendiliğinden bir dengeye, refaha erer. Ama nerede o kafa, dünyanın Batısı dışındakilerin aklı hep çapulculukta, hızlı kazançta, bir de medeni insanı karalamakta.
Yakın zamana kadar, modern dünyamızda 'korsan' diye bir şey yoktu, geçmiş zaman hikâyelerinde kalmıştı. Sakın, 'modern dünya çöktü mü' diye kötü düşüncelere kapılmayın, modern/medeni dünya ilelebet yaşayacak, ona ayak uyduramayan, barbarlıkta ısrar eden çapulcular, tüm masallarda olduğu gibi cezalarını görecek, bu korsan hikâyesi de böyle bitecek.

 

Kaynak: Radikal