Dünya merkez bankaları, büyük çaplı kredi felâketine dönüşen sürece 9 Ağustos 2007 tarihinde müdahale ettiler. Amerikan Hazinesi ve Merkez Bankası, kredi akışının sorunsuz işlemesi için o tarihten itibaren bir dizi etkili acil eylem planını uygulamaya koydular. Merkez Bankası yüzlerce milyar dolar borç verdi; borca karşılık teminat gösterilmesine geçmişte dudak bükerdi ama şimdi kabul etmeye ve doğrudan borç alma imtiyazına daha önce sahip olmayan kurumlara doğrudan borç vermeye başladı. Hazine, milyarlarca doları harekete geçirdi. Ancak Anna Schwartz "hiçbir şey ne menkul kıymetler piyasasındaki yatırımcıların veya ne de kredi piyasasındaki borç verenlerin ve kredi talep eden girişimcilerin korkularını yatıştırmışa benzemiyor" diyor.
Kredi piyasası dondu, borsa kalp çarpıntısı yaşıyor ve henüz gerçeğe dönüşmedi ama bir iktisâdi buhran yaşanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Bugün hayatta olan pek çok insan, şu an yaşanmakta olana benzer bir kredi bunalımına daha önce hiç şahit olmadı. Ancak 92 yaşındaki Schwartz müstesna isimlerden. 1929-1933 arası dönemi hatırlayacak kadar yaşlı olmasının yanısıra para ve bankacılık tarihi hakkında yaşayan pek çoklarına nazaran daha fazla bilgiye de sahip. Milton Friedman'la birlikte "A Monetary History of the United States" (1963) başlıklı kitabı yazmıştı; bu kitap, 1929 yılında borsa'da yaşanan çöküşün yanlış para politikaları sayesinde nasıl iktisâdi buhrana dönüştüğünün eksiksiz bir izahıdır.
Bayan Schwartz, 1941'den beri New York'taki National Bureau of Economic Research adına çalıştı ve söyleşi için salı sabahı onunla yine bu yerde görüştük. Bir süre önce düşme sonucu sakatlandığı için tekerlekli sandalyede yaşıyor ve muzdarip olduğu hastalıklardan dolayı üzüntü çekiyor ama tüm bunların hepsi fiziki sorunlar; eskisi kadar güçlü bir dimağ sahibi Schwartz.
Yetkililerin mevcut mâli duruma yaklaşımına bakınca gördüklerinden hazzetmiyor.
Merkez Bankası başkanı Ben Bernanke, 888 sayfalık "A Monetary History of the United States" başlıklı eseri Amerikan tarihindeki en büyük iktisâdi buhranı tatminkâr bir şekilde açıklayan temel bir kitap olarak anmıştı. Schwartz, merkez bankacıların ve Hazine yetkililerinin yine hata yaptığını düşünüyor. "Sebebini anlamak için önce kredi piyasasındaki mevcut kargaşanın doğasını anlamalıdır."
Bankaların birbirlerine borç vermeyeceklerini veya verseler de acımasız yüzdelerle vereceklerini işitiyoruz durmadan. Kredi faiz farkları tavan yaptı. Bunun sebebi diyor Schwartz "borç verecek para olmayışından değil ödünç para alanların borçlarını geri ödeme kudretlerine güven duyulmayışıdır.Amerikan Merkez Bankası problem sanki nakit sorunuymuş gibi hareket etti. Temel problem bu değil. Piyasaların yaşadığı temel problem, mâli kurumların bilançolarının inandırıcı bulunmamasıdır."
Schwartz ve Friedman'ın kitaplarında ele aldıkları üzere, ülke ve Merkez Bankası 1930'larda bankacılık sisteminde nakit kriziyle karşı karşıya kalmışlardı. Bankalar iflas ettikçe mevduat sahipleri kendi bankalarının da iflas etmesi durumunda paralarını kaybedecekleri düşüncesiyle daha bir telaşa kapılıyorlardı. Böylece bankalara hücum başladı ki kanaat kendi kendini güçlendirmiş oldu: "Şayet borçlular nakit çekmeselerdi bankalar sağlıklı durumda olacaklardı. Ancak Amerikan Merkez Bankası seyirci kalarak hiçbir şey yapmadı ve bankalar bu yüzden arka arkaya iflas etmeye başladı. Bu ise mevduat sahiplerinin sıkıntı çekmeyen bankalardan tasarruflarını çekmelerine neden oldu sadece" ve böylelikle kriz derinleştirerek iflasların sayısını artırdı.
Fakat "piyasalarda olan şimdi bu değil" diyor Schwartz. Bugün bankalar, defterlerinin varlıkları gösteren tarafında sorun yaşıyorlar. "Piyasa, tüm bu egzotik menkul kıymetleri nasıl değerleyeceğini bilmiyor."
"Niçin zehirliler? Zehirliler çünkü satamıyorsunuz, değerini takdir edemiyorsunuz, bilançonuz güvenilir değil ve tüm piyasa donmuş. Kime borç vereceğimizi bilmiyoruz çünkü kimin sağlam olduğunu bilmiyoruz. Onlardan kurtulduğumuzda iyileşme sağlamış olacağız." Onlardan yakayı kurtarmanın yolu ise satışa çıkarılmalarıdır ve Szchwartz işte bu yüzden Hazine Bakanı Paulson'ın bu varlıkları bankalardan satın alma yönündeki ilk önerisini "doğru istikamete atılmış bir adım" olarak görmüştü.
Bu fikrin sorunlu yanı zehirli varlıklara bedel biçmeye kimsenin yanaşmak istememesidir. Bu sorunun altına gizlenmiş daha çetin bir başka sorun var: Pazar fiyatlarından bedel biçilmesi durumunda borç ödeme acziyetine düşmüş pek çok kurum için bu varlıkları satmak, reçete olarak kabul görülecektir. Kredi piyasalarını kilitleyen korkular gerçek olacak, bir dizi banka muhtemelen iflas edecektir.
Bayan Schwartz böyle söylemeyecektir ama Hazine Bakanı Paulson'u bankaların varlıklarını satın almaktan uzaklaştırıp onlara -Hazine bakanlığının bu hafta yaptığı gibi- doğrudan mâli kaynak sağlamaya sevkeden işte bu kirli sırdı. Böyle yapmakla bankacılık sistemini korumak yerine bankaları korumaya çalışmış oldu. Bu ikisi aynı şey değildir. Merkez Bankası ve Hazine aciz durumdaki bankaların ayakta kalmasını sağlamakla krizin süresi uzatmış oluyorlar. "Kapıya kilit asması gereken kurumlara mâli destek vermemeleri gerekirdi."
Schwartz, "yanlış karar veren firmalar iflas etmeli" diye açık açık söylüyor. "Onları kurtarmamalısınız; ilke olarak bir kez yerleştiğinde bunun bir anlam ifade ettiği pazar tarafından kabul edilecektir. Yanlış kararların cezalandırıldığı ve doğru kararların sizi zenginleştirdiği yerde herşey daha iyi işler." Fena olan "dünya'nın son yıllarda bu tarzda hareket etmiyor olmasıdır."
Bunun yerine son yıllarda "sistemik risk" - yani bir firmanın iflasına müsaade etmenin zinde ve sağlıklı olan şirketlerin de dökülmesine sebep olacağı fikri – ifadesini duyar olduk.
Bu fikre iltifat etmeyen Schwartz gülümseyerek şöyle diyor: "Pazara iştirak eden bir kimse olarak dar boğazda takılıp kalmış firmanızı kapatmamanız gerektiğini zira ona borç verenlerin zarar göreceğini söylemeniz çok kolay bir meselidir. Oldukça zayıf olduğunu bildikleri bir firmaya borç veriyorlarsa bunun sorumluluğu onların üzerinedir. Verdikleri kredinin geri ödenmesinde sorun varsa bunu kendileri istemişti. Devlet onları kurtarmamalıdır tıpkı Bear Stearns hissedarlarını ve de çalışanlarını kurtarmadığı gibi. Devlet kredi verenlerin tasasını niçin gütsün? Kredi verenler, olup bitenlerle hiçbir ilgisi olmayan sıradan insanlardan daha kıymetli değiller."
Schwartz, güçlü, büyük bir şirketin çökmesine izin vermek yürek ister ancak alternatifi – kredilerin dondurulması – daha kötüdür diyor.
"Şayet ilkeleriniz varsa ve ne yaptığınızı biliyorsanız pazar size cevap verecektir. Eylemlerinizin bir yapısı olduğunu görecekler ve gelişigüzel olmadığını anlayacaklardır. Ve pazar, olup bitenlerin en tepesindeki denetleyici konumundaki insanlara saygı duyar. Bundan dolayı akıllıca yatırım yapmayan firmalara karşı katı olduğunuzda pazarın sizi suçlamayacağını düşünüyorum. Şöyle diyecekler: 'Evet evet, senin hatandı. Bunu sen yaptın. Bunu yapmanı sana hiç kimse söylemedi. Satamadığın varlıklarınla ve ödeyemediğin borçlarınla tıkanıp kaldığın bu noktada seni niçin kurtaralım?'" Otoriteler Lehman Brothers'ın iflasına izin vermeye nihayet yol bulduklarında piyasaların nasıl tepki vereceklerini bilmedikleri diğer pek çoklarını hâlihazırda çoktan kurtarmıştı. Yetkililer, ilkeli bakmak yerine kararsız ve düzensiz bir görünüm sergilediler.
Bu keşmekeş ilk elde nasıl oluştu? Mevcut "rahatsızlık",1920'lerde olduğu gibi, bir "mania'yla" başladı. Fakat her "mania'nın" her daim bir sebebi vardır. "Mania'ları teker teker incelediğinizde bir varlıkta patlama yaşanmasına- her bir vâkada- yaygın para politikasının yol açtığını görürsünüz."
"Muayyen varlık, bir patlamadan diğerine değişikliklik arz ediyordu. Fakat çoğalmasına yol açan asıl etken çok gevşek para politikası ve çok düşük faiz oranıydı ki sıradan insanları herhangi bir varlık patlamasında arzu edilen nesne her ne ise onu ucuza edinmeye, git ve o nesneyi elde et demeye sevketmişti. Ve sonra para politikası sıkılaştırıldığında patlama elbette ki sönecektir."
Ev fiyatları patlaması, düşük faizler eşiliğinde 2000'li yılların başlarında başladı ve FED'in başındaki isim Alan Greenspan'dı.
"Alan Greenspan, anılarına kredi piyasasında olan bitenlere değinen 'Time of Turbulence' başlıklı bir son bölüm ekledi. Burada 'yaygın para politikası uygulandığı doğruydu. Ancak merkez bankasının o durumda yapabileceği hiçbir şey yoktu. FED, sıkı para politikasıyla karşılık verip varlık patlamasını baskı altına alsaydı pazar hoşnutsuz olacaktı. Sona erdirilenin sadece varlıklardaki patlama olmadığı hissine kapılacaklardı' diyor. Başka bir ifadeyle Greenspan kendi beraatine kendi karar veriyor. Patlamayı sonlandırmanın bir yolu yoktu çünkü ekonominin gerçekte hasar görmesini istemeyeceğiniz bölgelerine ek hasar verecektiniz." Bayan Schwartz nazikçe "bunun, gevşek para politikasının uygulanmadığı durumda varlık fiyatlarında artış olmayacağını savunanlara yeterli bir cevap olduğunu sanmıyorum " diye ekliyor. Böylesi düşünce üzerine bina edilen politikalar, "mania" sona erdiğinde sadece daha çok hasara yol açarlar. "Bir merkez bankasının gevşek para politikası uygulaması, herkesi işlerin iyi gittiği hissine bürüyen şartları teşvik etmesi zahmetsiz bir şeydir.
FED başkanı Ben Bernanke ve herkes bunu anlamalıdır. Bernanke, Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi olduğu 2002 yılında Friedman'ın 90'ncı yaş günü onuruna yaptığı konuşmada şöyle demişti: "Milton ve Anna'ya şunu söylemek isterim: Büyük Buhran konusunda siz haklıydınız. Onu biz yaptık Çok üzgünüz. Fakat size müteşekkiriz, bir daha tekrarlamayacağız." Bernanke "tarihe âşinaydı. Geçmişte ne yapıldığını biliyor."Ancak Bernanke'nin en büyük problemi aslında belki de budur. Bugünün krizi, 1930'lara ait problemlerin yeniden sahnelenişi değildir; merkez bankacılarımız, o zamanlar başvurulması gereken vasıtalara sarılarak cevap üretiyorlar. Son savaşlarını veriyorlar. Sonuç, başarısızlık diyor Schwartz. "Başarmaya çalışmış olmaları gerekeni başardıklarını görmüyorum. Bundan dolayı şu an ki FED liderliği hakkında vereceğim hüküm, işlerini gerçekten yapmadıkları şeklindedir."
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın