Kendilerini laikliğin koruyucusu ve Türkiye’nin bütünlüğünün bekçisi olarak gören Türk generaller, aşağılanmaya ve mahkemeye götürülmeye alışık değil. Generaller, polisin kendilerini mahkeme karşısına çıkarmasına karşı çıkıyor. Zira hem Atatürk’ün kılıcı ellerindeyken, hem de milliyetçi aşırılıkçılar sokaktaki sesleri ve kamçılarıyken, yargı da dahil hiçbir devlet kurumunun karşı çıkamadığı en yüce ses olmaya alışmışlardı.
Generallerin iki gece önce yaptığı toplantı harekete geçme hazırlığına sarı ışık yaktı ve maruz kaldıkları ‘aşağılamaya’ yanıt verdi. Zira askerin onlarca üst düzey subayın tutuklanmasının ardından ‘durumun ciddiyeti’ konusunda yaptığı uyarılar, Başbakan Tayyip Erdoğan’a ‘hesap vaktinin geldiğine’ dair verilen bir mesajdı.
Erdoğan Erbakan’dan daha parlak
İslamcı AKP hükümetini devirme amaçlı askeri bir senaryo olduğu öngörülen Balyoz planının ortaya çıkması üzerine yapılan son gözaltıların nasıl sonuçlanacağı kesinleşmedi. Ancak yaşananlara nokta koyacak bir darbe olacağına dair kehanetler yeniden başgösterdi. Zira Erdoğan yönetimiyle askeri kurum arasındaki mücadele uzarken, ulusalcılar orduyu Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AKP’ye karşı geç kalmakla suçluyor.
Balyoz soruşturmasının hükümet-yargı çekişmesiyle aynı zamana denk gelmesi, bazı generalleri büyük farklılıklar bulunmasına rağmen Necmettin Erbakan’ın kısa başbakanlık tecrübesini tekrarlamayı düşünmeye sevk etti. Ancak Erdoğan’ın yıldızı Erbakan’ınkinden parlak; zira ticaretin artması ve AKP’nin bütün komşularla açık kapı politikasını destek alması, partinin orduyla ve balyozuyla sessiz mücadelesini kolaylaştırdı.
Türkiye’de askeri darbeler kâbusu sürekli gündeme geliyor. Gerçi bazıları, hükümeti devirme amaçlı Balyoz komplosunun aslında generalleri sanık sandalyesine çekmeye yönelik bir plan olduğunu, generallerin ‘laikliğe ihanet kılıcı’nı AKP’nin boynuna tutmasından önce şüphe kılıcının generallere yöneltilmesininin hedeflendiğini iddia ediyor.
AB üyeliği ihtimali azalıyor
ABD’nin Türkiye’de çatışmayı teşvik etmek için gerilimi tırmandırma amaçlı girişimlerde bulunduğunu varsaymak da fantezi olmayabilir. Zira Washington, Erdoğan-Gül ikilisinin Batı’yla çatışan İran’a yaklaşma çabalarıyla fazla ileri gittiğini düşünüyor. AKP hükümetinin uluslararası kararlara ‘isyan eden’ Tahran’la aynı ifadeleri kullanması ve İran’a karşı bir İsrail operasyonuna dair uyarıda bulunması, İran’a saldırmayı düşünmemesine rağmen ABD’nin hoşuna gitmedi. Washington Soğuk Savaş’ta NATO’nun bekçisi rolünü oynamış Türk ordusuyla derin ilişkiler kurmuştu ve Pentagon da doğal olarak generallerin ‘aşağılanmasından’ mutlu olmaz.
Generaller toplu istifa tehditlerini hayata geçirsin veya geçirmesin, Erdoğan orduyla yeniden büyük bir çatışmaya girme ihtimaliyle mücadele ederken yargıyla gerilim de tırmanıyor. Diğer yandan İsrail’le siyasi çatışmaları tekrarlanıyor ve AB üyeliği ihtimali azalıyor. (Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 25 Şubat 2010)
Kaynak: Radikal