Cumhurbaşkanlığı seçimi randevusuna doğru ilginç bir süreci yaşıyoruz.

Hani bir Amiral günlüğü vardı. Nokta dergisi yayınlamıştı. İçinde iki darbe teşebbüsünden söz ediliyordu. Başbakan, savcıların harekete geçmesini istemişti, önce Nokta dergisinin dinlenmesini, ardından da belge gerçekse ilgililer hakkında, gidilebilecek yere kadar gidilmesini tavsiye etmişti.

Sonra ilginç biçimde, amiralin günlüğün varlığını yalanladığını ve Nokta dergisi hakkında soruşturma açıldığını öğrendik. İddiaya göre darbe girişimlerini ifşa eden Nokta dergisi halkı askerlikten soğutmak gibi bir suç işlemişti.

Evet, darbeyi ifşa etmek halkı askerlikten soğutmak anlamına geliyordu.

Acaba öyle miydi, tabii ki yargı olaya tek boyutlu bakmayacak. Önümüzdeki zamanlarda işin bütün boyutları ortaya çıkacak.

Bugünkü gelişme şu:

Başbakan'ın “öncelikle sorulsun” dediği Nokta dergisinin genel yayın müdürü Alper Görmüş, Radikal'den Neşe Düzel'e konuşmuş.

Bakın neler diyor Alper Görmüş:

-Günlüğün oramiral Özden Örnek'e ait olduğundan eminiz. Dokümanın tamamı, bunların amirale ait olduğunun kanıtı niteliğinde. İncelense bu gerçek ortaya çıkar.

-Darbenin planı Genelkurmay arşivinde var. İyi bir soruşturma yapılırsa ortaya çıkar. Darbe bilgisini arşive Org. Özkök koyduruyor. Darbe ile ilgili yeni belgeler çıkacak.

-Günlüklerin benim için en çarpıcı yanı şu: Askerin asli görevini çok az yaptığını, tamamen günlük siyasetin içinde olduğunu, bu konuda siyasetçiden hiçbir farkının bulunmadığını gördüm.

-Bu günlükleri okuduktan sonra günümüzdeki kitlesel eylemlerin sivilliğine inanmak çok zor artık. Türkiye'de darbe yapmak artık mümkün değil. Ordu sivil toplumu kullanarak siyasete müdahale etme konseptini geliştirdi.

-Günlükte en inatçı darbe taraftarı olarak zikredilen kişinin, yani Jandarma Genel komutanı Şener Eruygur'un Ankara'da miting düzenlemesi ile, günlükteki darbe planları arasında bağ var.

İşte andıçı ifşa eden, artı günlüğü ifşa eden derginin genel yayın müdürünün açıklamaları.

Şimdi ne yapmalı?

Hala derginin halkı askerlikten soğutma suçundan yargılanmasını mı talep etmeli, yoksa başka bir görev de söz konusu mu devlet için?

Yani eğer Şener Eruygur'un inatla gerçekleştirmek istediği Sarıkız ve Ayışığı adı altındaki darbe planları Genelkurmay arşivlerinde varsa, ve bu sayın emekli generalin, şu anda yürüttüğü kitle eylemleri rütbe altında iken başlattığı işlerin bir devamı niteliğinde ise bunlar soruşturulmamalı mı?

Evet Nokta'yı soruşturalım. Hangi yayının nasıl, halkı askerlikten soğuttuğuna bakalım. Amma velakin, şu darbe işine de bir bakalım.

Çağırıp soralım Şener Eruygur'a...

Yani birisi sorsun.

Soracak bir savcı çıksın.

Şimdi tabii, kamuoyunda şöyle bir kanaat var:

-Hangi savcı bu işe cesaret edebilir ki?

Şemdinli Savcısının başına gelenler biliniyorken...

İktidar o savcıya başta sahip çıkıp sonradan yalnız bırakmış, hatta görevden alınması için düğmeye basmışken...

Bu iş de ona mı benziyor gerçekten...

Hiçbir savcı Şemdinli Savcısı gibi olmak istemiyor mu?

Yargı böyle mi işliyor bu ülkede?

Bakınız iş nerelere gidiyor.

Bundan sonra hep bir “Şemdinli Savcısı” vakıası gelecek gündeme...

Şemdinli Savcısı hadisesi, yargının bir yaralı yanı gibi konuşulup duracak.

Ama ben burada gene de şunu söylemek isterim:

Şener Eruygur bundan böyle Ankara'da miting düzenlemek değil, ağzı ile kuş tutsa, yapabileceği bir şey yoktur. Çıkmaz bir yoldadır. Çünkü ifşa edilmiştir. Bundan sonraki her eylemi, gidip, Özden Örnek'in günlüğündeki iddialarla buluşacaktır.

İşin ilginç yanı, kendisi ile birlikte hareket eden herkes de, o işin, yani o demokrasi dışı hesapların uzantısı halinde algılanacaktır.

Ne deniyor bakınız Sarıkız darbe planı ile ilgili olarak günlükte:

-Kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik. Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık.... Sonra rektörlerle temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalarla aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Derneklerle temas edip onları hükümet aleyhine teşvik edecektik. Bu olayları yurt çapında yapacaktık.”

İnsanın bu planı alıp, şu an yaşanan veya yarın yaşanacak olanlara monte edeceği geliyor.

Geliyor ama devreye sokulacağı tasarlanan odaklar, tamı tamına devreye sokulabilmiş değil.

Medyada bir iki isim var öfke salvolarıyla dolaşan.

Birisi “Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe” diye buyuruyor. “Darbeli mi olacak darbesiz mi?” bu tartışılıyormuş bir yerlerde...

Bir başkası asker adına açıklama yapıyor. “Asker, diyor, darbe dışında her şeyi yapacak... Çankaya'da verilen resepsiyonlara katılmamak, uyarılarda bulunmak gibi...”

Askerin, yapacağı işi gazete köşelerinde ifşa etme gibi bir adeti var mı bilinmez.

Yine, asker adına darbeli mi darbesiz mi hesaplarını köşe yazarlarının yapması geleneği nasıl oluştu onu da bilmiyoruz.

Bu köşe efelenmeleri yanında Türkiye'nin belki en tartışmalı kurumu olan YÖK de sokakta umut arıyor.

Ama ötesi yok... Ötesi kısır döngü... Medyanın geneli anti demokratik sürece karşı. Uluslar arası desteği yok anti demokratik girişimlerin, iş camiası istikrarsızlık istemiyor... Ne olacak bu durumda? Hiç. Bir kara deliğe düşecekler... Sıfır. Evet, belki bir süre sancılanacak Türkiye ama, sonunda düzlüğe çıkacak. Zamanı geldi artık bunun.

Burada belki, askerden bir açıklama bekleniyor. Kendi adına yapılan anti demokratik hesaplar karşısındaki tavrını ilan... Köşe yazısında askerlerin eylem planını okumak... belki halkı asıl askerden soğutacak olan şey budur.