Nihayet mahkeme Ergenekon iddianamesini kabul etti ve böylece iddianame önce sanık avukatlarına, onlardan da gazetecilerin eline geldi. Nihayet bölük pörçük cümlelerden, bütün soruşturmayı yansıtmaktan uzak ifadelerden veya belgelerden kurtulacak, artık resmen bir davaya dönüşmüş olan soruşturmayı savcının gördüğü bütünsellik içinde görebilir hale geleceğiz.
Ergenekon soruşturması ve davasının Cumhuriyet tarihimizin en önemli adli soruşturmalarından biri olduğunu çok defa yazmış biri olarak, elimizdeki iddianamenin 2003-2004 yılları arasında yaşadığımız darbe girişimlerini içermiyor olması, benim için ciddi bir hayal kırıklığı sebebi.
Ama bu hayal kırıklığına rağmen, yürütülen soruşturmayı ve açılan davayı da küçümsüyor değilim, bazı sorumsuz siyasetçiler gibi 'Dağ fare doğurdu' diye düşünüyor da değilim.
Tam tersine, elde silah, cepte bomba, Türkiye'yi karıştırmaya çalışan, insanları öldürmeye çalışan, o terör ortamından siyasi çıkar uman kişi ve kişilerin belki de tarihimizde ilk kez yargı önüne çıkarılmış, yaptıklarının ve yapacaklarının hesabını veriyor olmaları çok ama çok önemli.
Aslında lafı çok da fazla uzatmak istemiyorum ama şunu da söylemem gerek: Hepimizin, özellikle de benim kuşağımdakilerin hayatı gizli bir el veya eller tarafından işlenen, sonra da hiçbir biçimde tam olarak aydınlatılamayan cinayetlerin öyküleriyle geçti.
Meslek hayatımın bir bölümünü, Mehmet Ali Ağca'nın Abdi İpekçi cinayeti ve Papa suikastı ile geçirmiş, bu konuyu epey deşmiş biri olarak söylüyorum, gerçeği öğrenememek, gerçeği bilememek çok kötü bir duygu.
Abdi İpekçi'yi öldürmeyi Ağca kendi başına mı düşündü, ona bu ismi önerenler oldu mu? Peki Ağca'ya 'İpekçi'yi öldür' diyenlere telkinde bulunan başka kişiler var mıydı?
Böyle onlarca cinayet veya karanlık eylem sayabilirim, tam anlamıyla aydınlatılamayan, 'gizli bir el' tarafından yapıldığı ya da yaptırıldığı söylenen.
Belki 15 yıldır 'derin devlet' diye bir kavramımız var. Uğur Mumcu öldürülüyor, hemen akıllarda bir şüphe: 'Derin devlet mi yaptı?'
Hepimizi paranoyak, hepimizi amatör dedektif olmak zorunda bırakan bu ortam, belki de Ergenekon davası sayesinde biraz olsun dağılabilecek.
Hayır hayır, yanlış anlamayın, başa gelen bütün kötülükleri bu örgütün üstüne yıkan kolaycılardan değilim, tek söylemek istediğim, ilk kez gerçekten karanlık işler yapan, kendileriyle aynı fikri paylaşan kişi ve kurumları bile provokasyon için öldürmekten
veya öldürmeyi düşünmekten kaçınmayan bir örgütü yargılıyoruz.
İddianameyi iyice okuyup içimize sindirelim, daha konuşacak çok şeyimiz var!
Kaynak: Radikal