'İğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batır' derler. Bugünlerde Gazze'de yaşananlara bakıp Arapların kendi kendilerine tekrarlaması icap eden deyim bu olsa gerek. Görün bakın, Gazze'yi, başta lider geçinen Mısır olmak üzere, bütün Arap diktatörlükleri ile monarşileri bir iki gak guk eşliğinde oturup seyreyleyecek. Şimdiye dek yaptıkları gibi... İnsanlık sınırlarını zorlayan bir operasyonu kınamamak elde değil. Lakin yaşananlara sebep olan politikaları anlayamadıktan sonra ahlanıp vahlanmak ne işe yarar?
'Her şeyin sorumlusu İsrail. Gazze'yi ablukaya alıp bir insanlık dramı yarattı. Şimdi de Hamas ateşkesi ancak ablukanın kaldırılması karşılığında yenileme kumarı oynadı ve bu arada da İsrail topraklarına üç beş roket fırlattı diye tepelerine bomba yağdırıyor'. Bu haklılık payı olan insani bir tepki olsa da, Ortadoğu'daki politikaları anlamaktan uzak, basite indirgemeci bir yaklaşım. Öyleyse Hamas'ın 2006'da sandıktan çıkmasıyla başlayan iki yıllık sürece ve aktörlere dönüp bakalım.
Hamas 'elinden gelen her şeyi' yaptı. Batılılar 'demokrasi dedi, seçime girdi kazandı'. Sonrasında İsrail'in hiç de işine gelmeyen türden 'adil barış' mesajları yolladı. Gel gör ki, İsrail'in hesapları vakti zamanında Fetih'e karşı yaratılmasına büyük katkı yaptığı Hamas'ınkiyle uyuşmadı. 'Alçaklar, insafsızlar' denilebilir. Lakin maalesef devletlerin politikaları 'insaniyet namına' yapılmıyor. Yine maalesef tarih bize savaşılarak elde edilen barışlarda ezilenlerin tüm taleplerini kabul ettirmelerinin mümkün olamadığını söylüyor. Velhasıl Hamas, İsrail'in feci Lübnan yenilgisiyle Hizbullah'tan feyz alıp 2007 yazında Fetih'i kovduğu Gazze'ye konuşlandı. Tufaya düştü. O vakitler yazdığım 'Hamasistan..İsrail için daha iyisi Şam'da kayısı' başlıklı yazıda, 'Hamasistan, Fetihistan, sonrası allah kerim' demiştim. '1.5 milyonluk beslenmesi gereken nüfusun doluştuğu 365 kilometrekarelik Gazze için ufukta görünenin dramatik bir tecrit' olacağının altını çizerek, Hamas'ın 'bir tarafta roket saldırılarıyla çileden çıkartması halinde operasyondan kaçınmayacak bir İsrail, diğer tarafta kendisine diş bileyen Mısır'la karşı karşıya kalacağını' eklemiştim.
Aynen böyle oldu. Bunun en mühim nedeni ise Filistinlilerin 'üvey kardeşleri' Araplar. İsrail'i gayet ılımlı mesajlar da verebilen Hamas'la bir çözüme ikna etmek için kıllarını kıpırdatmayan, sandıktan çıkan bu hareketi günahları kadar sevmeyen, Hamas'ın giderek Hizbullah ve İran etkisine girmesine sebebiyet veren Arap diktatörlükleri ile monarşileri...
Bu düşmanlıkta İsrail'in duruşu çok daha net. Hamas Gazze'den Fetih'i çıkartınca, İsrailliler Batı Şeria'daki Abbas yönetimiyle Olmert'in 'acılı tavizler' dediği İsrail'e pahalıya patlayan yerleşimlerden çekilme karşılığı barışı tartışmaya açtı, zaten çekilme ile gözden çıkarttıkları Gazze'de ise önce topu Araplara yuvarladı. Geçen ocakta aç sefil Gazzelilerin Mısır'la aralarındaki Refah sınırını buldozerlerle ezip karşı tarafa geçmesini anımsayın. Zorda kalan Mısır, Filistinlilere ancak bir süre 'tahammül gösterdi!' İsrail böyle olacağını biliyordu. İsrail, diğer yandan nefes borusu açılmış bir Hamas'ın burnunun dibindeki ikinci Hizbullah olacağından hareketle, hep başvurduğu gibi insani yasaları rafa kaldırıp toplu cezalandırmaya yöneldi, ablukayı sıktıkça sıktı. Lübnan savaşında Hizbullah'a düşman olurlar umuduyla sivil mahalleleri vurmaya benzer bir politika bu. Lübnan'da işe yaramadı zira orada 'hakiki Hizbullah' vardı.
Gazze'de ise sosyal yardım kuruluşundan 'Hizbullah'a evrilme' çabasındaki Hamas.
İsrail şimdi son operasyonu burnunun dibinde 'ikinci bir Hizbullah' olmaması için yapıyor. Tevekkeli değil, Haaretz'e göre Gazze operasyonu için düğmeye taa altı ay öncesinden basmışlar. Cumartesi günkü hedeflerden birinin polis akademisinin (Filistin için bir nevi harp okulu mezuniyet töreni olması pek manidar).
Savaşan taraf olarak İsrail'in gayrı insani yöntemlerini kınamamak mümkün değil. Ama bu tabloda asıl bakılması gereken yer, geçen hafta İsrail Dışişleri Bakanı Tzippi Livni'nin operasyonu iletmek üzere gittiği Mısır. 24 Aralık tarihli El Kuds el Arabi gazetesine bakılırsa, Mısır istihbarat şefi Ömer Süleyman da İsrail Savunma Bakan-lığı'ndan Amos Gilad'la görüşüp 'Hamas'ı devirme hedefli sınırlı bir Gazze operasyonuna karşı olmadıklarını' iletivermiş.
Filistin sorununun ulaştığı aşamayı anlamak isteyenler, asıl yıllardır mütemadiyen abluka altında tutulan Gazze için hiçbir şey yapmayan Araplara bakmalı. Gazzelilere ablukanın sona ermesi için öfkeli bir açıklama, İsrail'e yahut ABD'ye yoğun bir baskı yapan bir Arap ülkesi işittiniz mi? ABD merkezli Özgür Gazze Hareketi'nden dört gemi, bu yıl İsrail'in denizden ablukasını delip insani yardım ulaştırdı. Buna yeltenen tek Arap ülkesi Libya oldu. Onlar da İsrail, 'diplomatik ilişkimiz yok' resti çeker çekmez rotalarını Güney Kıbrıs'a çevirdi.
Kıssadan hisse... Filistin, Arapların dillerinde sadece sakız. İsrail içinse kendi çözümsüzlüğün tezahürü...