Amerika, iktisâdi ve askeri krizlerin üstesinden gelmek, uzun vadede söz konusu olacak risklerin önünü almak için ekonomisini ve ulusal güvenliğini Çin'le aynı hizaya getirmelidir.

"Task ahead for China, US: Maximum cooperation" başlıklı çalışmayı kaleme alan Brookings Enstitüsünden David Shambaugh, Obama'nın küresel finans ve güvenlik krizine, iklim değişikliğine çözüm bulabilmek maksadıyla daha geniş bir stratejik gündem takip etmek için stratejik diyaloğun tarzını değiştirmeyi istediğini belirterek Kuzey Kore, İran nükleer programı, yuan'ın değeri, ticaret açığı, fikri ve sınâi mülkiyet hakları ve insan hakları gibi Bush döneminin öncelikli meselelerini ertelemeyi tercih ettiğini, " yeni yönetimin başlıca sorununun, her ne kadar eşzamanlı olarak yürütülmeleri gerekiyorsa da, gündemdeki maddelerin önceliğini belirlemek" olduğunu kaydetti.

Obama yönetimi bunu nasıl kotarabilir? Obama ve Başkan Hu Jintao, Eylül ayında buluştuklarında, ülkelerinin ekonomilerini ve güvenliğini birbiriyle hizalamaya rıza göstererek algılama ve iletişim boşlukları arasında köprü kurabilirler. Bunu başarmaları, küresel ekonominin canına can katacak ve ekonomik krizin üstesinden gelmeye yardımcı olacaktır.


Bereket versin ki Çin politika yapımcılarının pek çoğu bu hizalamayı gereklilik olarak görüyorlar ki bunların arasında Hu ve Wen Jiabao da var. Öte yandan, böylesi yaklaşım, Amerikalı pek çok politika yapımcı nezdinde düşünülmez bir şey.

Hizalama söz konusu olacaksa, Amerika ekonomisini, dış politika ve savunma stratejisini değiştirmek zorundadır.

Yapılması gerekenler

Birinci olarak, Obama, Amerika'nın "medeniyetler çatışması" zihniyetine dayanan politikalarından sarf-ı nazar etmeli ve "medeniyetler arası işbirliğini" kabul etmelidir.

Çin, neredeyse altmış yıldır barış içinde birarada yaşamanın beş ilkesini uyguluyor. Son 30 yıllık dış politikası ekonomik büyümesini kolaylaştırdı. Amerikan ekonomisine de yardım etti fakat geneli itibariyle Amerikalılar bunu takdir etmeye meyilli değiller.

İkincisi, Obama, ekonomisini ve ulusal güvenliğini Çin'le askeri bir karşılaşmaya hazırlıklı olmak sûretiyle korumaya ayarlı Amerikan dış politikasının ve savunma stratejisinin bir temeli olup olmadığına karar vermelidir.

1.3 milyar nüfuslu Çin'in dünyanın üçüncü en büyük ve en hızlı büyüyen ekonomisi tehlikedeyken 302 milyonluk Amerika'nın ekonomik ve ulusal güvenliğinin güvenceye alınabileceğine inanmak pek zor. Obama, eğer askeri çatışmaya hazırlanmanın Amerikan çıkarlarına zararlı olacağını düşünüyorsa, o halde bu politikayı değiştirmelidir.

Deng Xiaoping 1978'de Çin'in lideri olduğunda yaptığı tam da buydu. Aslında 1949'dan sonra gelen her bir Çin lideri bu umudu taşıdı ancak Amerikayla stratejik bir ortaklığı tutturamadılar her ne kadar barış içinde birarada yaşamak, Washington'un ekonomik ve ulusal güvenliğini sağlamanın etkin ve ekonomik bir yoluysa da. ABD ve Çin, ekonomilerini ve ulusal güvenliklerini hizalamadıkları takdirde büyük küresel problemlerin ancak pek azı çözüme kavuşturulabilecektir.

Üçüncüsü, Obama, Hu'nun ve diğer Çin liderlerinin askeri ve ekonomik ilişkilerde karşılıklı saygıya, ekonomik mübadele ve kazançlı çözümlere dayalı "kazan-kazan" teklifini kabul edebilir.

Maalesef Amerika'nın "medeniyetler çatışması" ve "sıfır toplamlı oyun" penceresinden bakması, geçmiş Amerikan yönetimlerinin Çinlilere bir faydası dokunmayan ve hatta ekonomilerine ve ulusal güvenliklerine aykırı iç ve dış politikalar teklif etmesine yol açtı. Gerçek şu ki karşılıklı faydaya dayanmayan teklifleri uygulamaları için ne en büyük ne de üçüncü en büyük ekonomi diğerlerini zorlayamaz, onları tehdit edemez yahut onları aptal yerine koyamaz.

Dördüncüsü, Obama, ABD yönetim sisteminin ve Amerikan halkının, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip ve pek çok bakımdan en başarılısı olan Çin medeniyeti ve yönetim sistemiyle barış içinde birarada yaşamaya muktedir olup olmadığına karar vermelidir.

Amerika'nın Çin'e yönelik savunma ve dış politikası karşılıklı faydaya, egemenliğe ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı duymaya, diğerinin iç işlerine müdahil olmama ve saldırmama temeline dayanmıyor – ve bu saydıklarımız, barış içinde birarada yaşamanın beş ilkesidir.

Amerikalıların çoğu Çin'in iktisâdi başarısına ve jeopolitik nüfuzuna halen şüpheyle yaklaşıyorlar. Çin kaybetmediği takdirde Amerika kazanamaz, yalnızca Çin ekonomisi ve güvenliği yıkıcı bir başarısızlık yaşadığı takdirde Amerika kazanır dediğinizde bu şüphecilik rasyonel durur. Amerikan politika yapımcılarının "sıfır toplamlı oyuna" karşı besledikleri böylesi bir inanç, nesnel değildir, sağduyulu da değildir. Her iki ülkenin ulusal ve ekonomik güvenlikleri, siyasi kargaşadan uzak durdukları, ekonomilerini ve ulusal güvenliklerini hizaladıkları takdirde sağlanabilir.

Beşincisi, Amerikan başkanı, gerçeği kabul etmeleri için politika yapımcılarına ve halkına önderlik etmelidir: Amerikan mirâsı, kültürü ve siyasi, iktisâdi, içtimâi, hukuki ve felsefi gelenekleri, Çin halkınınkiyle aynı olmayacaktır. Ayrıca Amerikalıları taklid etmelerini, tek taraflı olarak Washington çıkarlarına hizmet eden politikaları uygulamalarını beklememeleri için onları ikna etmelidir.

Amerikan siyâsi sisteminin istisnâi doğası, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının târifi 200 yılda evrildi. Amerika'nın siyasi, hukuki ve insan hakları sistemi Çin'inkiyle aynı değil. Çin yönetimi ve halkının önceliği ekonomik kalkınma, ulusal güvenliği sağlama ve önceki asırlarda ülkeyi tahribata uğratan siyasi kargaşadan sakınmaktır.

Kendi siyasi ve hukuki sistemini başkalarının da izlemesi için uğraşmak yerine ekonomik kalkınmasını ve ulusal güvenliğini Amerika da öncelemelidir; bilhassa da Bush yönetiminin iktisâdi, askeri ve insan hakları siciline bakınca. Amerikan sistemi istisnâi zira diğerlerinin haklarına ve kanaatlerine karşı hoşgörülü. O halde, Obama, Çin'in hür irade (self determinasyon) hamlesine saygı duymaları için Amerikalıları etkilemelidir.

Eğer Amerika dış politikasını değiştirir ve Çin'in beş ilkesini kabul ederse, bu durumda Amerikan politikalarının bazı unsurlarına etkin bir şekilde katkıda bulunması için Çin'i ikna etmede büyük bir mesafe katetmiş olacak.
Obama ve diğer Amerikalı politika yapımcıları, ABD'nin ekonomik ve ulusal güvenliği, Çin-Amerika ilişkileri hizalansın diye ortaya konulan barış içinde birarada yaşamanın beş ilkesini gerektirir yahut Çin'e bunlarla karşılık vermek gerekir şeklinde bir karara varabileceklerdir. Obama, Amerika'nın güzel davranışlarına Çin yönetimi ve halkının her daim karşılık verdiğinin delili olarak 30 yıllık geçmişi gösterebilir onlara.

Beş ilke ekseninde gerçekleşecek bir değişiklik, küresel barış ve güvenlik adına yeni bir strateji ve yeni bir gündemin temelini teşkil edebilir, meselelerin Amerikan-Çin Stratejik ve Ekonomik Diyaloğu yoluyla halli için Obama ve Hu'ya yardımcı olabilir. Bundan daha azı söz konusu olduğu takdirde birçok problem – küresel ekonomik kriz ve benzer diğerleri – çözümsüz kalacaktır.


Kaynak: China Daily
Dai Min: Center for America-China Partnership Başkanı
John Milligan-Whyte: Center for America-China Partnership Eşbaşkanı
Orijinal Başlık: The magic mantra of peaceful coexistence
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın