New York - Zaman'ın genç kalemlerinden Ali H.Aslan, Washington'ın nabzını en iyi tutan gazetecilerden biri. Türkiye'ye dönmesine rağmen Taraf'taki yazıları ile Yasemin Çongar, Atlantik ötesini en yakından takip eden bir başka meslektaşımız. Onların yazdıklarını okumadan, Bush yönetiminin, AK Parti'nin kapatılması sürecinde izlediği politikayı anlamak mümkün değil.
New Jersey'de ABD vatandaşı Türk esnaflarla konuştum. Malum, Türk televizyonları başta Samanyolu TV, buralarda da seyrediliyor. Mehtap TV'deki Akıl Defteri ve Düşünce Günlüğü programlarının epey tiryakisi var. Bizim insanımız, binlerce mil uzakta olsa da, Türkiye'de olup bitenleri yakından takip ediyor. Hepsi aynı soruyu soruyorlar: "AK Parti kapatılacak mı?" Son Yargıtay muhtırasını da örnek vererek, "Bazı çevreler çok kararlı, baskılarını da giderek artırıyorlar." diye cevap veriyorum.

Türkiye, dünyada yalnız değil. Hele küresel terörün en fazla Batı'yı tedirgin ettiği düşünülürse, İslam coğrafyasında demokrasi adası olarak Türkiye'nin önemi giderek öne çıkıyor.

Türkiye'de AK Parti bahane edilerek demokrasiye kıyılır mı? Bu sorunun cevabını belirleyecek unsurların başında Washington'ın tavrı geliyor.

Avrupa Birliği, kapatılma sürecini "yargı darbesi" olarak niteledi ve süreci başlatanları çok net şekilde uyarıyor. Türkiye'nin üyeliğinin sona erebileceğine dair net mesajlar veriyor.

ABD yönetimi öyle değil. Bush yönetimini etkileyen lobiler ve güç merkezleri, aleni bir şekilde, AK Parti'yi kapatmak isteyen "ulusalcı dalga"ya rüzgâr sağlıyor. Ali H.Aslan'ın ve Yasemin Çongar'ın yazılarında, bu işbirliğinin boyutları gözler önüne seriliyor. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in etrafındaki ekip, bu işbirliği yüzünden Demokrat çevrelerin giderek tepkisini çekiyor. Yasemin Çongar, Demokrat başkan adayı Obama'nın çevresindekilerin, dönen dolapların farkında olduğunu şöyle ifade ediyor:

"Obama'cı ekibin bir başka özelliği de Türkiye'deki "ulusalcı" tayfanın yıllardır Washington'la yürütmeye çalıştığı ve özellikle Dick Cheney ile şürekası sayesinde, son dönemde zaman zaman etkisini de hissettiren marazi ilişkinin farkında olmasıdır.

"Obama'cı ekip; Türkiye'den hangi siyasetçilerin, hangi işadamlarının, hangi 'sivil toplum' temsilcilerinin her fırsatta Washington'ın yolunu tutup 'askerî darbe' propagandası yaptıklarını, bu propaganda ile uyumlu bir dezenformasyon kampanyasının hangi cevval Türk ve Amerikalı yazarlar üzerinden yürütüldüğünü çok iyi biliyor." (Taraf, 20 Mayıs 2008)

Ali H.Aslan, Başkan Bush'un bu süreçte "antidemokratik ve İslamofobik lobilerle içli dışlı olan Dick Cheney'e bir kez olsun" kulak tıkaması gerektiğinin altını çiziyor.

AK Parti'nin kapatılması için başlatılan süreç, herkes, her kurum, her ülke bilhassa da ABD'nin demokrasi ile sınavıdır. ABD yönetimi Türkiye konusunda tarihî bir güven testinden geçmektedir.

Türkiye'de ABD yönetimine duyulan güvensizlik, ikili ilişkilerin başladığı günden bu yana en yüksek orandadır. Geçmişte darbelerin ardındaki Amerikan rolü yıllar sonra kamuoyuna mal olmuştu. Bugün bu rol günbegün takip ediliyor.

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, Wall Street Journal'daki makalesindeki, AK Parti'nin kapatılmasının bölgede demokrasiye ciddi bir darbe olacağı ikazını boşuna yapmıyor.

Bizde sorumsuz güç merkezleri çok da, acaba kendini süper güç olarak takdim eden ABD'de de durum böyle mi? Öyle ise dünyanın başı çok ağrıyacak demektir.

Türkiye kaybederse ABD de kaybedecek, Avrupa Birliği de...

 
Kaynak: Zaman