Saldırıların arttığı, yürekleri yakan cenaze haberlerinin gittikçe çoğaldığı ortamda her kesimden alelacele ortaya konmuş çözüm/açılım paketleri ortalıkta dolaşmaya başlar. Nispeten sükunetli ortam sona erer ermez "bin yıllık uykudan uyanmış" gibi şaşkınlık, acemilik, acelecilikle sanki böylesi bir durumla ilk defa karşılaşılıyor gibi bir tavır sergilenir. Yine böyle bir ortamdayız. İmralı'dakini idam etmek, belediyelere özerklik vermek, açılımı yeniden canlandırmak, profesyonel askerliğe geçmek ya da OHAL ilanına umut bağlayan birbiriyle uzlaşmaz çözümlerden geçilmiyor.

Aslında burada Güneydoğu'da yaşanan sorunun Kürt sorunu olduğuyla başlayıp, kültürel haklar, anadilde eğitim, yayın serbestisine kadar uzanan bir dizi çözüm önerileriyle temelde ulusdevlet fikrinin açmazlarına ilişkin bir durum olduğu söylenir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında moda olan ulusçuluk ve ulus devlet modelinin uzun süre bastırdığı sorunlar karşısında bizzat bu siyasal aygıtın ve ideolojisinin kendini yenileyememesi karşısında pandoranın kutusunun açılması durumudur yaşadıklarımız. Tam bu noktada ulusçuluk ideolojisini ve ulusdevlet modelinin ortaya çıkardığı sakıncaları çözmek adına benzer yanlışlar tekrarlanıyor...

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN