Bush yönetiminin Pakistan siyasetini terörle savaş belirliyor. ABD'nin tek isteği, İslamabad'ın Taliban ve Kaide'yle savaşmayı sürdürmesi

Washington'ın Pakistan Devlet Başkanı General Pervez Müşerref'e verdiği mesaj, bir 'taciz ateşi' gibi: 'Tutukluları bırakması gerek... İnsanların dövülmesini durdurmalı... Basın özgürlüğünün geri gelmesi kaçınılmaz... Demokrasiye hızlı bir dönüş bekliyoruz..'

Mesaj şöyle bitiyor: 'ABD'nin sabrı sınırlı'.
Bu mesaj görünürde güçlü ve açık. Ancak, acaba Bush yönetimi, çoğulculuğu ve nezih genel seçimlerin yapılmasını garanti edecek türden eksiksiz bir demokrasiyi Pakistan'a getirmekte gerçekten kararlı mı?
Amerikan uyarılarının gücünü ve açıklığını bir yana bırakırsak, Pakistan siyasetine dair yaşanan Amerikan hareketlenmesinin yapısını belirleyen en önemli düşünce, 'terörle savaşın' sürdürülmesi. Yani, Afganistan'daki Taliban ve müttefiki Kaide'yle savaşa, Pakistan-Afganistan sınırında devam edilmesi.

Sivil-asker koalisyonu tercih edilir
Bu bağlamda Washington'ın İslamabad'da iktidardaki rejimden -bileşenleri ne olursa olsun- istediği rol, iki önemli görevden oluşuyor: Öncelikle Pakistan ordusunun, Taliban hareketi içindeki Peştunlarla koalisyon kurmuş aşiret milisleriyle savaşma görevini üstlenmesi. İkincisi de, siyasi otoritenin, Taliban'a sevgi besleyen ve onu siyasi olarak destekleyen Pakistanlı İslami hareketlerle partileri kontrol altına almak için baskıcı bir siyaset izlemesi.
Bush yönetimi, Pakistan'da yükselen siyasi karmaşayla, bu çifte standart içeren bakış açısına uygun bir ilişki kuruyor. Dolayısıyla, askeri-sivil yapıya sahip otoritenin, 'teröre karşı savaşı' sürdürmeye bağlı kalması gerekiyor.
Şu an kendisini iktidar karşıtı ayaklanmanın lideri olarak sunmaya başlayan eski Başbakan Benazir Butto'nun, Taliban, aşiret milisleri ve içerideki İslami örgütlere düşmanlık açısından Müşerref kadar olmasa da Bush yönetiminin müttefiki olduğunu dikkate alırsak, Washington'ın kafasındaki yeni yönetimin, hem askeri kurumdan hem de Butto'nun liderliğini yaptığı Pakistan Halk Partisi'nden oluşması gerekiyor.


Seçimlerin şaibeli geçeceği kesin

Washington, Müşerref'i kurban vermekten veya en azından komutanlığı bırakmaya sevk etmekten geri durmuyor. Bu durumda General cumhurbaşkanı olarak kalacak ve Butto da başbakanlık makamında ona eşlik edecek. Her halükârda böyle bir birleştirme geçici olacak. Zira sokaklar ancak, genel seçimlerin yakın zamanda yapılması için belirli bir tarihin saptanmasıyla yatışır.

Bu noktada Washington açısından sıkıntılı bir döneme giriliyor. Evet ABD Pakistan ordusu üzerindeki kontrolünü muhafaza edebilir. Hatta Müşerref sivil bir yöneticiye dönüşse bile, ABD yönetimi başkomutanlığa Amerika destekli bir diğer generali getirebilir. Fakat Bush yönetimi nasıl, Butto için ezici bir zaferi temin edebilir ve İslamcı örgütleri böyle bir zaferden mahrum bırakabilir?

Düşündüğümüz gibi, ABD şu an Butto'nun kazanacağından eminmiş gibi seçimlerin yapılmasını istiyor. Bu güven, Pakistan'ın başından sonuna şaibeli geçecek bir seçim randevusuna hazırlandığını gösteriyor. Tıpkı Pakistan'ın yakın geçmişindeki benzer 'sabıkaları' gibi...

Kaynak: Radikal