Kıbrıs Akdeniz'in doğusunda bulunan küçük bir ada. Coğrafik olarak Asya kıtasının bir parçası sayılıyor.
Türkiye büyük bir ülke ve coğrafî açıdan Asya kıtasının bir parçası; ancak Avrupa kıtasıyla da coğrafî bağlantısı var. Ukrayna gibi bazı ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin Avrupalı olmaya bu ülkelerden daha yakın olduğunu görüyoruz. Kıbrıs'la (Rum kesimi) karşılaştırıldığında Türkiye kesinlikle Avrupalıyken Kıbrıs, Asyalıdır.
Coğrafî açıdan durum bu. Fakat siyaset, kültür, medeniyet, tarih, din ve ırk, coğrafyayı tanımaz, siyahı beyaz, beyazı siyah yapar. Çünkü tarih ancak güçlüyü tanır ve tarihi ne kadar adil olsa da güçlü yazar. Örneğin Filistin hak bir dava ve nihayetinde hak galip gelecek. Teorik açıdan öyle, ancak tarih gerçeği ve vakıayı kabul ediyor. Araplar, Abbasi hilafetinin yıkılmasından, Türkler ve Memlüklerin bölgenin mukadderatlarına hükmetmesinden bu yana kendi toprakları üzerindeki hakimiyetlerini kaybettiler. Konu hak-hukuk meselesi olsaydı Araplar kaybetmez ve bin yıldır gelişmelerin yaşandığı alanda yok olmazlardı. Konu hak-hukuk meselesi olsaydı ABD ve ondan önce Fransa, Britanya, Hollanda, Portekiz ve İspanya geçen yüzyıllar boyunca dünyaya hükmetmekte başarılı olmazdı. Konu hak-hukuk meselesi olsaydı ülkenin yerlileri Kızılderililer yok olmazlar, bir folklor ve dekora dönüşmezlerdi.
Aynı durum Kıbrıs için de geçerli. Sadece Türkiye'nin tanıdığı KKTC'nin yeni cumhurbaşkanı seçildi. Önceki Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ada'daki çözüme açılımcıydı, ancak çözüme varma amaçlı müzakere yıllarına rağmen başarısız oldu. Bugün aşırı milliyetçiliğiyle bilinen, Kıbrıs'ın tarihî lideri ve bağımsız cumhuriyetinin kurucusu Rauf Denktaş'ın öğrencisi Derviş Eroğlu yeni cumhurbaşkanı oldu. Eroğlu'nun Kıbrıs'taki müzakerelerin seyrini tıkayacağı söyleniyor. Keza politikalarının Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eğilimleriyle çeliştiği belirtiliyor.
Bütün bunlara rağmen tarihin kabul ettiği gerçekler, KKTC'nin Ankara'da veya Kuzey Kıbrıs'ta iktidarın kim olduğu bir yana anavatan Türkiye ile sağlam ilişkiler içinde olmasıdır. Zira ilişki Anadolu'da veya Ada'nın kuzeyinde iktidarın varlığından daha büyük ve derindir. Tarihin gerçekleri Kıbrıs'ın Batı ile Doğu arasında uygarlığın temas hattı olduğunu ifade ediyor. Avrupa ırkçı ve aşırılıkçı zihniyetini bu adada somutlaştırdı. AB, Türkiye'ye üyelik yolunu kolaylaştırmadan önce Yunanistan ve Rum Kıbrıs'ıyla sorunlarını çözmesini şart koşmuştu. Fakat AB, Rum Kıbrıs'ına birliğe kabul edilmeden önce Türk Kıbrıs'ıyla sorununu çözmesini şart koşmadı.
Keza AB 2004'teki halk referandumunda eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın önerilerini reddeden devletin AB üyeliğini kabul ederek ve bu önerileri destekleyen devletin yani Türk Kıbrıs'ının üyeliğini uzak tutarak ırkçı yüzünü gösterdi. AB, çözümü ve adanın birleşmesini reddedenleri ödüllendirirken destekleyenleri cezalandırdı. Birliğin kendisinin bir Hıristiyan kulübü olduğunu ifade etmesi ayıp değilse sivil ve laik bir kulüp olduğunu ifade ederken tam tersi bir politika izlemesi ayıp.
Bu yüzden KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan ismin kimliğini dikkate almak boş bir uğraşıdır. Rum Kıbrıs'ı ve Avrupalılar da aynı kimliği taşımaktadır. Kıbrıs 'medeniyetler çekişmesi ve çatışmasının' modelidir. Bunun aksini söyleyen, tarihin gerçeklerini büyük bir taş ve hatta kayayla taşlasın. Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç, 25 Nisan 2010
Kaynak: Zaman