Asya’nın seçilmiş ve 22 sene gibi en uzun süre iktidarda kalmış tek başbakanı olan Mahathir Muhammed’in ardından Abdullah Bedevi, Malezya’yı geleceğe taşımak için üç yıldır görev başında.
Jeostratejik ve jeopolitik konum itibariyle önemli bir yerde bulunan Malezya, yüzyıllardır Hollanda ve İngiltere sömürgesi ve zulmü altında inledikten sonra 1957’de bağımsızlığını kazandı. 1965’te Singapur’un da ayrılmasıyla bugünkü haline gelen ülke, şimdilerde, yarım asrı bulmayan siyasi bağımsızlığına rağmen, sömürgecilerin bıraktıkları kötü mirasla mücadele ediyor; kültürel kolonyalizmin menfi tesirlerini bertaraf etmeye çalışıyor.
İngiltere, sömürge yönetimi esnasında, kasıtlı göç politikalarıyla Çinli nüfusu Malayların içine âdeta enjekte etmiş. Çinliler, şimdi, nüfusun % 35’ini teşkil ediyorlar ve ekonomi neredeyse tamamen onların elinde. Ahmed Bedevi’nin yeni başlattığı projeye göre 2020 senesinde ekonominin % 30’unu Müslüman Malay nüfusun kontrol etmesi hedefleniyor...
Kuruluşundan bu yana Müslümanlarca yönetilen Malezya’da, ilk defa bu sene Çinliler başbakanlığa talip oldular. Buna karşı, Bedevi hükümetinin şiddetli bir tepkisi oldu ve “Malezya bir İslam devletidir” açıklamasını yaptı. Devamında da medyada Malezya’nın bir İslam devleti olup olmadığına dair tartışmaları yasakladığını içişleri bakanının aracılığı ile ilan etti.
Çinlilerin ekonomiyi kontrol etmeleri ve ülkeye ahlaksızlığı bilinçli olarak yaymaları, Hıristiyanların para karşılığı Malayları Hıristiyanlaştırma çalışmaları, Malezya’nın şu anki en büyük sorunları. Çünkü Malaylar biliyorlar ki, İslamiyet, Malezya’da kaybolursa Malay diye bir millet, Malezya diye bir ülke kalmayacak. Varolmanın tek yolunun İslam’a sımsıkı yapışmak olduğunun farkında olan Malezyalı Müslümanlar, tüm gayretleriyle İslam’ı çok daha ciddi yaşamak için çaba harcıyorlar.
Malezya’da İslami hayatın yerleşmesinde ve gelişmesinde en büyük rolü, Malezya Müslüman Gençlik Hareketi (ABİM) oynadı. 1971’de kurulan ABİM’in (www.abim.org.my) hâlâ Malezya’da özellikle gençlerin dava şuuru kazanması ve İslami terbiye alması için ciddi çalışmaları var. Açtığı okullarda hâlihazırda 30000’den fazla öğrenci okutan ABİM’in genç başkanı Yüsri Muhammed çok ciddi ve şuurlu bir lider. “Malezya pratik olarak bir İslam devletidir” diyen Muhammed, ABİM’de hizmet etmesinde ve vazife almasında Bediüzzaman Hazretleri’nin bazı risalelerini okumasının çok büyük etkisi olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Türkiye bizim için çok önemli ve lider bir ülke. Tarihi zenginliği ve şu anki durumu itibariyle bizim için çok önemli.”
Yusri Muhammed, tebliğ ve davet çalışmalarında aşılması gereken en büyük problemin halkın aşırı politize olması olduğunun altını çiziyor. Medyanın, toplumun her gün, her an siyasetle iç içe olmasının asıl hakikatleri gözden kaçırmamıza sebep olduğunu ve bunu aşmamız gerektiğini vurguluyor. Ona göre halk ve özellikle gençlik İslami hayatı benimserse zaten siyasi liderler onları takip etmek zorundalar. Bundan dolayı bütün himmeti tebliğ ve davet hizmetlerine vermek ve bu sahada yoğunlaşmak gerektiğine dikkat çekiyor.
Malezya’da nüfusun yarıya yakınının gayr-ı Müslim olması ve birbirinden farklı hayat tarzlarının aynı toplumda beraber bulunması Malay Müslümanları da uyanık tutuyor. Hak ile bâtılın, hayır ile şerrin arasının açılması, Müslümanlara, hayat tarzlarına sahip çıkma mücadelelerinde önemli bir şevk unsuru oluyor.
İslam Konsferansı Teşkilatı (İKT)’nın da dönem başkanlığını yürüten Malezya, çok kültürlü, farklı etnik yapıları kendi değerlerinden, kazançlarından ve şu anki siyasi mevkiinden taviz vermeden bir arada tutmayı başarırsa İslam âlemi için önemli motor bir güç olmaya aday.
Asya kaplanının diriliş hamlesi devam ediyor. Ancak, Asya kaplanı tüm enerjisiyle İslam dünyasının en önemli ülkesi olan Türkiye’nin uyanışını ve liderliğini bekliyor…