Analiz

Trump Faşist Değil Hiperkapitalist

Santiago Zabala ve Claudio Gallo, Trump’ın klasik faşizmden çok farklı bir ideolojik çerçevede değerlendirileceğini savunuyor: Hiperkapitalizm.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci dönemine hızlı ve tartışmalı adımlarla başlaması, hem ülkede hem de uluslararası arenada geniş yankı uyandırdı. Trump’ın göçmen karşıtı politikaları, Filistin destekçilerine yönelik baskılar, çeşitlilik ve kapsayıcılık programlarını kaldırması ve yükseköğretimle ifade özgürlüğüne yönelik saldırıları, onu "aşırı sağcı" bir çizgiye yerleştirdi. Al Jazeera'de yayımlanan bir analizde, Santiago Zabala ve Claudio Gallo, Trump’ın bu tutumunun klasik faşizmden çok farklı bir ideolojik çerçevede değerlendirileceğini savunuyor: Hiperkapitalizm.

Yazarlara göre faşizm; milletin iyiliğini yücelten, devletin toplum ve ekonomi üzerindeki hâkimiyetini artıran bir ideolojiydi. Trump ise "milletin iyiliği"ni değil, en zengin yüzde 1’in çıkarlarını gözetiyor. Trump’ın politikaları, neoliberalizmin ötesine geçerek devleti, büyük sermayenin önündeki tüm demokratik engellerden arındırmayı hedefliyor.

Trump’ın çevresindeki teknoloji milyarderlerinin savunduğu ideolojik çerçeve de bu görüşü destekliyor. Örneğin Silikon Vadisi yatırımcısı Marc Andreessen’in “Tekno-İyimser Manifestosu”, sınırsız teknolojik büyümeyi ve bireysel gücün mutlak üstünlüğünü savunuyor. Bu anlayış, toplumun genel refahı yerine bireysel başarıyı öne çıkaran bir "hayatta kalma" felsefesine dayanıyor.

Trump’ın gümrük tarifeleri gibi politikaları da yüzeyde devletçi görünebilir, ancak analizde bu hamlelerin temel amacının yabancı ülkeleri büyük sermaye lehine pazarlık masasına çekmek olduğu belirtiliyor. Yazarlar, Trump’ın göçmen karşıtı ve ırkçı söylemlerle halkın dikkatini asıl ekonomik sorunlardan uzaklaştırdığını vurguluyor.

Trump’ın politikaları Avrupa’daki bazı aşırı sağcı liderlerle benzerlik gösterse de, analizde bu liderlerin de klasik faşizmden uzaklaşarak serbest piyasa politikalarını benimsediği hatırlatılıyor. Bu bağlamda, faşist benzetmelerin ideolojik gerçeği yansıtmadığı ifade ediliyor.

Zabala ve Gallo, solun “Trump faşisttir” söylemine takılıp kaldığını ve bu tür tartışmaların halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmediğini öne sürüyor. Yazarlara göre solun görevi, Trump’ı bir "büyük sermaye temsilcisi" olarak ifşa etmekle sınırlı kalmamalı; işsizlik, sağlık, eğitim gibi temel alanlarda somut alternatifler sunmalı.