Zamanın ilacı kimde?

Zamanı kirleten insanın oluşturduğu atmosferden etkilenmemesi düşünülemez. Çağımız insanın fıtratına olan uzaklığını anlama açısından, hangi açıdan ölçmeye kalkışılsa çok büyük açıkla karşılaşılması kaçınılmaz sonuç olarak karşımıza çıkar.

İlerlemeci tarih anlayışının açık sonuçlarının göstergesi olan bu durumla günümüz insanını, belki çocukla, safiyetle kıyaslayarak kat edilen yıkıcı mesafeye hakkında fikir edinmek mümkün olabilir.

Herşeyi olan ve aynı anda hiçbir şeyden memnun olamayan, huzuru kaçmış insanın yerküredeki öyküsünün her satırını depresyon bahsi ile noktalamak mümkün. Varlıklısı ve yoksulu; doğulusu, batılısı bu konuda aynı korkunun kollarında titremeye duruyor.

Güven, huzurla birlikte gitti.

İnsanı güvensiz yapan en etkili tedbirlerin başında güvenlik için almış olduğu tedbirler, imal ettiği binbir “marifet”li; uzak yakın demeden; canlı cansız seçmeden, suçlu masum anlamadan her şeyi anında yok eden silahlar gelmektedir.

Dünyanın en modern kentlerini geceleri korku kontrol ediyor. Bütün alarm tedbirleri, güvenlik sistemlerinin varlığı, insanın korkuya teslim oluşunun bir ifadesi. İnsanoğlu elde etti maddi zenginlikler karşısında,  tedbir üstüne tedbir alıyor. Kime karşı? Hem cinsi olan,  gündüzleri aynı caddeyi, kaslara yansıyan gülümseme hareketi, suni nezaket cümleleriyle paylaştığı daha yoksul insanlara karşı.

Modernleştikçe gerilim daha da artıyor. Dış dünya güvensizleştikçe insanın içine doğru çekilmesi de başka bir problemli tipoloji olan gamsız kümeleri çoğaltıyor. Her şeye karşı bigane olan ve anlık, absürt zevklerle unutma yolunda uyuşturucuyla sırdaşlığı seçen, pimi çekilmiş  bombaların nerede, ne zaman, ne yapacağı tahmin dışı.

Değere yaslanmayan özgürlük algısının bir sonucu olarak ortaya çıkan yalnızlık öykülerinin her biri ayrı bir probleme işaret etmede. İçine çekilen insan gibi, dışa dönük ortaya çıkan NLP canavarları da mutsuz ve güvensiz. Standartlarının düşeceği, piyasaların bozulacağı korkusu gibi, arkası gelmeyen tedirginlikler her an yeni tanılara muhtaç hastalıkları tetikliyor.

Ürettiği kirden mikrop kapıyor insan.

Dünyayı defalarca yok edebilecek nükleer silaha sahip olmak, övünülecek bir durumsa, insanın ne olduğu konusunda, temelden, yeni tanıma ihtiyaç var demektir. Değerden kopan, yaradılış amacını yitiren varlığın aklı ve becerisi yırtıcı varlıklardan daha tehlikeli mahiyet içerdiği kadim kültürlerin ortak paydasıdır.

Nimetin varoluş amacı dışında kullanılışı, dengeyi sabote ederek, zincirleme etkiyle varlığın ahengine savaş açmış oluyor. İnsanın insana güvenin kaybolduğu ortamda, hayatın merkezi yara almış demektir.

“Çocuk insanın atasıdır” sözü, bozulmamış insanın temizliğini, neşesini, umudunu, hepsinden önemlisi,  varoluşa karşı, eksilmeyen hayret ve hayranlık ifade eder.

Vahiy, çocuktaki bütün bu olumlu hasletlerin yetişkinlikte, adalet merkezli olarak, yaşanması işlevine karşılık gelir.

Küresel dünyanın içinde yüzdüğü kirli zamanı yıkama potansiyeli sadece Müslümanlıkta olduğu halde, dilden öteye geçmeyen, dile düşmüş din anlayışı yüzünden zaman, temizlenme  imkanından uzak akıyor.