Vatikan, Papa suikastı ve..?

Papa suikastı yeniden masaya yatırılmalı..! Evet, 13 Mayıs 1981, saat 17.18'de St. Peter Meydanı'nda Papa John Paul'e karşı girişilen suikasttan bu yana 27 yıl, 12 gün geçti ama ne gariptir ki, dünya halkları, asrın bu en önemli suikastında 'tetiği çeken parmağın ardındaki güç' konusunda aydınlatılmış değil. Hatırlanacağı üzere bu suikastta üç el ateş edilmiş, birinci kurşun Papa'nın midesine, ikinci kurşun sağ eline, üçüncü kurşun ise sağ kolunun üst kısmına girmişti. 

Öyle inanıyorum ki, Papa ve çevresi, ABD, İngiltere ve Fransa başkanları ve üst düzey CIA mensupları, bu suikastin ardındaki güç odağını biliyorlardı ama yine sanırım bu odağın açıklanmasının dünya üzerinde meydana getirebileceği tepki boyutlarının kestirilememesi ve başlayabilecek olayların kontrol altına alınamayabileceği endişesi, bu sırrın, bilenlerce mezara götürülmesini zorunlu kıldı.

Hatırlayacaksınız o zamanlar bu suikastla ilgili dikkatler bir takım odaklarca İran'a, hatta kişiselleştirilerek Humeyni'ye, Kremlin'e, Sofya'ya çekildi. Papa da 23 Aralık 1983'de M.Ali Ağca'nın Roma Rebibbia Hapishanesi'ndeki T4 nolu hücresine girerek ve "Lei ê Mehmet Ali Ağca, lei abita gui?" cümleleriyle başlayan ve 20 dakika süren bir görüşme yaparak, dünya kamuoyuna, kendisinin ve Vatikan'ın bu suikastla ilgili herhangi bir somut bilgisi olmadığı izlenimi vermeye çalışıyordu. Ve başarılı da oldu!.. Esasen bu 'adres'in 'delillendirilemese de', tahmin edilmesinin öyle zannedildiği gibi "zor" olmadığı görüşündeyim. Bu 'adres'in tahmininde aşağıda sıralayacağım sorulara cevap aranabilseydi, sanırım tetiğin ardındaki o çok iyi gizlendiğini zanneden 'adres' yıllar önce dünya kamuoyu önüne sunulmuş olurdu... Şimdi sorulara geçelim:

1) Vatikan'ın, dolayısıyla Papa'nın, ABD, Fransa ve bu gibi ülkelerde yapılan Başkanlık seçimlerinde herhangi bir gizli etkisi var mıydı? Varsa boyutları neydi? 2) CIA ve diğer ülke istihbaratlarına 'Katolik' başkan tayininde Papa'nın rolü neydi? 3) Papa ve Arafat arasındaki ilişkilerin boyutu hangi düzeydeydi? 4) Vatikan'ın Katolik ABD başkanları ile ilişkilerinin derecesi ve Papa John Paul'ün Katolik ABD başkanı Ronald Reagan'la samimiyetinin derinliği neydi? 5) Vatikan'a CIA dışında hangi ülke istihbarat yetkilileri (çok istemelerine karşın) giremiyorlardı? 6) Papa'nın İslâm dinine ve dünyasına bakışı nasıldı? 7) CIA ile Papa arasında "ÇOK GİZLİ BİLGİ" alış-verişi var mıydı, konuları nelerdi? 8) Papa suikast konusunda CIA tarafından uyarılmış mıydı...? İşte bu suikastı, 'dünya kamuoyunu bilgilendirme adına aydınlatmaya soyunanlar', olaya sıcağı sıcağına veya geç olmayan zaman dilimleri içersinde bu sorularla yaklaşsalardı, Vatikan ve CIA içersinden birtakım gönüllü kaynaklar 'kimlikleri gizli kalmak kaydıyla' kendilerini dolaylı yollarla bilgilendirir, suikastın adresi, kaynağı yıllar önce bir şekilde ortaya çıkarılabilirdi... Şimdi diyelim ki, suikastın hemen akabinde birileri, kimlikleri 'gizli' tutulması gereken birilerine bu soruları yöneltselerdi, acaba ne cevap alırlardı? Ne cevap alabileceklerini gelin tek tek okuyalım: (Tabi özetle...)

1) Vatikan ve Papa, ABD ve diğer Hıristiyan ülkelerinde başkanlık seçimlerinde her zaman için etkin oldu. Katoliklerin önemli noktalara gelmelerinde, ellerindeki tüm imkanı 'gizli' bir biçimde kullandılar. 2) CIA ve diğer ülke istihbaratlarının başına Katolik inancında olan kişilerin gelmesi için de özel çaba harcadılar. 3) Suikasta uğrayan Papa ile Yaser Arafat arasında çok özel, çok samimi ilişkiler vardı. Yaser Arafat ve onun üst düzey adamları sık sık Vatikan'da Papa'yla baş başa, uzun ve gizli görüşmeler yapıyordu. Yaser Arafat'ın bir seferinde Papa'ya şöyle seslendiği söylenir: "Lütfen hayal etmeme izin verin. Sizi Kudüs'e girerken görüyorum. Vatanlarına dönen Filistinli göçmenler etrafınızı sarmış, ellerindeki zeytin dallarını ayaklarınızın altına seriyorlar." Papa, Peder İdi Ayad'ı F.K.Ö.'nün içine Vatikan elçisi olarak atamıştı. Papa Hz. Muhammed'in doğum gününü de unutmuyor, Yaser Arafat'ı ve tüm F.K.Ö.'yü kutluyordu. 4) Vatikan'ın ve dolayısıyla Papa'nın ABD başkanı ile de arası ABD'de etkin olan bazı çevreleri kıskandıracak düzeydeydi. Öyle ki, Papa John Paul'le ABD'nin Katolik Başkanı R.Reagan arasında dünyaya çeki-düzen verme birlikteliği yapacak kadar derin bir ilişki mevcuttu. Öyle ki, ikisi arasında yapılan "gizli" bir anlaşmayla ABD, Vatikan'ı askeri, politik ve ekonomik yönden sürekli bilgilendiriyor, CIA Roma istasyon şefi de, uydu taramalarından ve örgütün sahadaki ajanları tarafından elektronik dinlemeyle elde edilen en son sırları her hafta düzenli olarak Papa'ya iletiyordu. 5) Vatikan'a CIA dışında hemen hemen hiçbir ülkenin istihbarat yetkilileri sokulmuyordu. Buna MOSSAD da dahildi. 6) Papa'nın İslâm dinine özel bir ilgisi vardı. O yüzden Filistin hareketinin önemli bir destekçisi idi. Filistin'i hemen her platformda savunma gayreti içerisindeydi. Küçük yatak odasının yanındaki Şapel'de de zaman zaman Kur'an okuduğu bilinmektedir. 7) CIA'ya başkan atanmasında da Papa John Paul çok etkiliydi. Katolik Reagan'ın Katolik güvenlik danışmanı Richard Allen'ın dediğine göre, "CIA ile Papa John Paul arasındaki ilişki, bütün zamanların en büyük ittifaklarından biriydi". Mesela Katolik CIA Başkanı William Casey'le Vatikan'daki bürosunda sık sık bir araya gelir, Casey, Papa'yı suikast konusunda sık sık uyarırdı..!

Peki Katolik CIA Başkanı Casey (okuduğunuz bu sorular ve cevaplar üzerinde düşündüğünüzde) sizce Papa John Paul'ü kimlere veya hangi ülke ve istihbaratına karşı uyarıyordu dersiniz? Siz ne düşünürsünüz bilemem ama bu konuda benim aklıma iki şey gelmektedir: Birincisi İsrail, ikincisi MOSSAD..! Evet Papa suikastı yeniden masaya yatırılmalı ya da her beyin, her zaman düşmanlarını başka yere baktırmakla övünen MOSSAD'ın bu suikastla herhangi bir ilişkisinin olup-olamayacağını, yukarıdaki soru ve cevapları göz önüne getirerek yeniden sorgulamalı, yakın çevresiyle tartışmalı ve yargılamalıdır... Bir 27 yıl daha geçmeden...
 
Kaynak: Vakit