Terörün öz annesi

Cinayetten daha dehşet verici olan cinayetin tüyleri ürpertmemesidir. İnsan hayatından daha büyük değer olmadığı konusunda, bütün insanlığın birleşmemesi potansiyel olarak, terörün süreceğinin göstergesi olarak ortaya çıkıyor.

Eğer bir ülkede, bütün farklı gruplar aynı duyarlılıkla terör konusunda kendiliğinden ortak tavır geliştiremiyorsa, orada terörün aradığı mümbit bir ortam var demektir. Türkiye’nin en büyük sorunu, henüz toplumun önemli konularda bir noktada buluşamaması, erdeme ait normların oluşamamasıdır.

Ankara’da meydana gelen terörün ardından, bir saat süre geçmeden kimi siyasilerin, siyasi rakiplerini suçlu ilan etmesi, terörün kullanışı açısından ibret verici bir durumdur. İnsan hayatının ilişkilere, zihnin yönlendirilmesinde kullanılması, modern döneme has bir tutum.

Bütün medeniyetler ve sayısız anlayışların ve grupların temel yarış alanı insana atfettiği değerdir. Değişik referanslar üzerinden insana yüklenen önem, önce insan hayatını dokunmaz kılması gerekirken, yaşanan saldırıların, işgallerin, kanlı harita tasarımlarının izahı gayri mümkündür.

Terör üzerinden algı oluşturulduğunu kabul etmek ve bu saikle iz sürmek, aynı zamanda, bir zihinsel sapmadır. İslam medeniyeti ayrım yapmaksızın, her insanın yaşama hakkını dokunulmaz kılmıştır. Suçsuz bir insanın öldürülmesini, bütün insanlığın öldürülmesi olarak görmesi (Maide / 32) müminleri duyarlı davranmaya taşıyan temel bir referans hükmüdür. Buna rağmen, modern dünyanın davranışlarından etkilenen, devlet terörünü yakıcı yaşayan beldelerdeki durumun hiç de iç açıcı olmadığı malum.

Şiddetin, durağan bir vasatı harekete geçirici özelliği ve modern kan davası olarak birbirini tetiklediği zaman kesitinde, saldırganlaşan insan için uygun silah ihtiyacının, fazlasıyla, karşılanması modern dünyanın güven sorununu açığa çıkarıyor.

İnsan teknolojinin kollarında her zamankinden çok daha güvensiz, ne var ki, geriye dönmek istemesi bir anlam ifade etmiyor. Gittikçe daha tehlikeli hale gelen; insanın nerede, hangi tür bombayla öldürüleceğine dair öngörüsü yok.

Her yeni silah, yeni hedef arar.

Her yeni silah, insan zihninin biraz daha kirlenmesine, vicdanın kararmasına yol açıyor. Her şeyin tartışıldığı bir atmosferde, kitle imha silahlarının imalatının, bulundurulmasının ve taşınmasının tartışılmadığı dikkat çekici bir durum olsa gerek.

Küresel şiddetin, grup şiddetini tetiklediği ve işgal coğrafyalarındaki çaresizliğin, adalet eksikliğinden neşet ettiği açıkça anlaşılıyor. Bir başka ifadeyle hak ve adalet açısından yerlerde sürünen bir dünyada, silah üretiminde durmadan çağ atlanması, insanın korumasızlığını, çaresizliğini otaya koyuyor.

Resim; insanlığın sustuğu yerde, silahların konuştuğunu gösteriyor.

Modern dünya, mutluluğu sahiplenmeye endekslediği günden beri, nimeti çöpe çeviriyor, eline geçirdiği her maddeden, hangi silahı üretebileceğini düşünüyor.

İnsanın içine çekilmesiyle başlayan yalnızlığı, tedavi edilemez mahiyette.

İnsan kainatın hızından koptu. Kozmik savrulma içinde, düşmanlığını sorgulamak yerine düşman edinip öldürme yolunu tercih ediyor.

Bütün söylemler vitrine dönük.

Sahte ve sahipsiz.

Bütün barış çağrılarının altında patlamaya hazır silahlar saklı.

İnsan küçüldükçe küçülüyor ve utandığı geçmişini unutmak için uyuşturucunun insafına sığınıyor.

Güvenlik önlemlerinin artması, sarhoşluk veren madde kullanımının çoğalması, nasıl bir dünyanın habercisi olabilir?

Ve böyle bir dünyayı idare etmeye kirli algı ne kadar dayanabilir?

Terörün her grubun ve insan tekinin kullanabildiği, kolay bir eylem türü oluşu, tedbirin fiziki alanın dışında olduğunu ilham ediyor.

Ancak güçlü bir eğitim ve tekrar hesap verileceğine olan kesin inanç, insanı saldırı karşısında dizginleyebilir. Sabrını karşılığının daha büyük bir ecirle karşılanacağına olan inanç, insanı durdurabilir.

Öte yandan, tehlikenin sınır tanımadığı ve silahların sabreden insanı da anlık zaman diliminde bulması, başka bir çaresizlik olarak tebarüz ediyor.

Siz yürümek istediğinizde, koşanlar sizi devirebiliyor. Birbiriyle böylesine iç içe geçmiş küresel dünyada, sorunun herkesi kucaklamasına orantılı olarak, çözümün küresel ölçekte idrak edilmemesi, hayırlı bir neticeye imkan hazırlamakta yeterli olamayacaktır.