Teröre karşı Başbuğ Paşa

Terör ülkenin en yakıcı sorunu... Gün geçmiyor ki Güneydoğu'dan şehit haberi gelmesin. Bu satırları yazarken ekranlara Siirt'te Uzman Çavuş Suat Yalçın'ın şehit olduğu haberi düştü.

Terörle mücadelede çok mesafe aldığımız kesin. Bölücü örgütün beli kırıldı, artık eski havası yok. Bölgede halk desteğini yitirdi. Uluslararası sahada yalnızlaştı. Son dönemde GAP'a aktarılan kaynaklar Güneydoğu'da ekonomiyi canlandırdı. Hükümet GAP Eylem Planı'nı salt ekonomik bir paket değil aynı zamanda terörle mücadelenin bir parçası olarak görüyor. O yüzden bu planı hayata geçirmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor. Bu sayede bölgenin sosyoekonomik yapısı değişmeye başladı.

Ancak buna rağmen terörün kökü kazınamadı. En büyük sorun ise dağa çıkışların önlenememesi... Başbakan Erdoğan'ın Şam'dan dönüş yolunda söylediği şu sözler bu açıdan çok manidar: "Dağda 90'lı yıllarda 6 bin kişi vardı. Binlercesi etkisiz hale getirildi. Ancak bugün rakam aşağı yukarı aynı... Dağa katılımın önünü kesmeliyiz."

Dağa giden yol neden kesilemiyor? Onca tedbir neden işe yaramadı? Bunun üzerine düşünmek lazım.

Türkiye bu sorunu çözmek için yeni bir hamleye hazırlanıyor. Önümüzdeki hafta Ankara'da Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında terör zirvesi toplanacak. Zirveye hükümet yetkilileri ve askerî erkân katılacak. Burada terör sorunu bütün yönleriyle masaya yatırılacak. Çözüm yolları tartışılacak. Yeni önlemler gündeme gelecek. Bu yeni bir pakete dönüşebilir. Hiç şüphe yok ki terörün kökünün kazınması dağa giden yolun tamamen kapanmasından geçiyor.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ilk yurt gezisini Güneydoğu'ya yaptı. Şüphesiz bunun sembolik anlamı var. Başbuğ'un burada sergilediği görüntü halkın kazanılması adına tarihî önemde... Temasları sırasında devletin soğuk ve sert yüzünü yansıtmaktan özenle kaçındı. Aksine alabildiğine sempatik davrandı. Sevecendi. Diyarbakır'da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmesi sürprizdi.

Terörle mücadelenin topluma bakan boyutu da var çünkü. Bu görüşme ile onu harekete geçirmeye çalıştı. Başbuğ Paşa, Van Valiliği'ne giderken sokaktaki vatandaşların arasına karıştı, onlarla sohbet etti. Dikkat ettim, yüzüne yansıyan ifadeler, ağzından dökülen cümleler önceden planlanmış bir halkla ilişkiler çalışması değil, sahiciydi. Yapmacık değil samimiydi. Sembolik de olsa terör örgütü ile halkın arasına böyle girilir.

Vatandaştan gördüğü yakın ve sıcak ilgi kendisini memnun etmiş olmalı ki "Bu tabloyu hayatım boyunca unutmayacağım." dedi. Halkın arasında bir Genelkurmay başkanı... Her açıdan etkileyici. Orgeneral Başbuğ bu tavrıyla dağda teröristle mücadele eden askerin yeri geldiğinde devletin müşfik yüzünü sergilemekte de ne denli mahir olduğunu ortaya koydu. Buna ihtiyaç vardı. Bölge insanında devlet ve resmî görevlilere ilişkin algı çok olumlu değil. Bu topraklarda sevgi karşılıksız kalmaz. Halka samimiyetle, güler yüzle yaklaşırsanız mutlaka karşılığını alırsınız. Verdiğinizden fazlasını alırsınız. Daha yoğun sevgi ve muhabbet görürsünüz. Başbuğ Paşa'nın Güneydoğu görüntüleri bunun kanıtı.

Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Güneydoğu izlenimlerini terör zirvesine taşıyacağını söyledi. Başbuğ, terörle mücadelede deneyimli bir isim. Bölgede görev yaptı. Sahadan geliyor yani. Kara Kuvvetleri Komutanlığı sırasında da terörle mücadeleye yoğunlaştı. Sık sık bölgeye gitti. Bu özelliklerinden hareketle iki yıllık görevi sırasında terör sorununa özel önem vereceğini söylemek mümkün... Başbuğ terörle mücadele için iyi bir şans. Haftaya yapılacak terör zirvesi, bölücü teröre karşı kesin sonuç verecek yeni bir süreci başlatabilir.

Artık bu kadar can yaktığı yetti. Mutlaka bir sonu olmalı bunun. Bölücü terör Türkiye'nin üstesinden gelemeyeceği bir sorun değil. Yeter ki eski yanlışlar tekrarlanmasın, ortak akıl devreye girsin. Hükümetin sağlam duruşu, Başbuğ'un tecrübesi ve kararlılığı iyi bir fırsat...

Kaynak: Zaman