Takım elbise ve kravat

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, fazla zaman kaybedemezdi; Muhammed Said Tantavi'nin in ölümünün üzerinden henüz iki hafta geçmemişti ki, Sünni İslam'ın en eski ve en seçkin eğitim kurumunun, 1000 yıllık El-Ezher Üniversitesi'nin yönetimine yeni bir isim atadı.

Mısır'ın eski baş müftüsü olan Ahmed el-Tayib, aynı zamanda tüm Sünniler için (toplam 1,5 milyar Müslüman'ın yaklaşık yüzde 90'ı) de yol gösterici olan, ülkenin en yüksek otoritesinin makamını devraldı.

Doktorasını Fransız Sorbonne üniversitesinde yapan 64 yaşındaki el Tayib, bundan böyle 300.000 üniversiteliyi barındıran bir üniversitenin ve 1,5 milyon öğrenciyi kapsayan bir ilköğretim ve lise sisteminin sorumluğunu taşıyacak. Ezher, Mısır hükümetinin görevlendirmesiyle, hangi filmlerin ve kitapların İslami değerleriyle bağdaşmadıkları için yasaklanacağına ya da sansüre tabi kılınacağına da karar veriyor.

Batı tarzı takım elbise giyip kravat takmayı tercih eden El-Tayib, dünyaya açık ve ılımlı biri olarak kabul ediliyor. Aşırıcılığın her türlü biçimini reddediyor, geçmişte verdiği çok sayıda fetvayla aşırıcılığa karşı savaştı. Başkan Mübarek için Tayib'in atanmasında bu özelliği belirleyici oldu.

Büyük şeyhin aynı zamanda Mübarek'in iktidardaki Ulusal Demokrat Partisi'ne üye olması da, bu kararda 'güven oluşturucu' bir unsur oldu. Büyük Şeyh bu partinin merkez komitesinde yer alıyor.

Büyük Şeyh'in bağımsızlığına yönelik kuşkular

Ancak, daha şimdiden el-Tayib'in bu türden yan görevleri bırakmasına yönelik talepler var. El-Ezher Üniversitesi'nin fetva heyetinin eski başkanı Cemal Kutb, bu durumu "bir çelişki" olarak nitelendiriyor. "Devletin çıkarı, görüşleri devletin görüşüyle tesadüfen örtüşse bile, görüşlerine herkesin saygı duyduğu, tamamen bağımsız, bilimsel bir kurumdan yanadır."

Ahmed el-Tayib, Müslüman Kardeşlerin sistemin kurallarına uymaları koşuluyla siyasal katılımını ve sisteme dahil edilmesini onaylıyor. Ahmed el-Tayib ise, sırf iktidar partisine üye olduğu için atandığı yönündeki suçlamaları reddetti ve görevinin gerekliliklerini yerine getirmekte sorun yaşamayacağını söyledi: "Tarafsız" olacak ve "tüm kararları Ezher'in, Mısır'ın ve İslam'ın iyiliği doğrultusunda" alacaktı.

Luxor doğumlu Büyük Şeyh, bu yaklaşımına uygun olarak parti görevlerinden istifa etmeye yanaşmadı. Bu durum, Mısır'da daha fazla demokrasi isteyen siyasal muhaliflerin protestolarını daha da alevlendirdi.

Bu muhalifler arasında, Mısır'ın en büyük ve en iyi örgütlenmiş muhalif grubu olan Müslüman Kardeşler de bulunuyor. El-Tayib 2006 yılında, o sıralar henüz El-Ezher Üniversitesi'nde dekanlık görevindeyken, bu grubun üniversite kampüsündeki gösterilerinden birini dağıttırmıştı.

Şimdi, Büyük Şeyh sıfatıyla Müslüman Kardeşlerin web sitesine ("Ihvanweb") gönderdiği açık mektup, onların reddedici tavrını pek değiştirecek gibi görünmüyor. El-Tayib bu mektupta Müslüman Kardeşlere değer vereceğini ve Mısır'da oynayacakları rolü memnuniyetle karşılayacağını yazmıştı.

"Tüm öteki ulusal partiler ya da İslamcı gruplar gibi" diye yazıyordu El-Tayib, "Müslüman Kardeşler de hukuki kurallara uyarsa, ülkedeki faaliyetlere katılabilir."

Bu mektup, "Mübarek sistemi"ni eleştirenlerin gözünden, Mısır'ın en yüksek dini makam sahibine artı puanlar kazandırmayacak. Müslüman Kardeşler ve diğer rejim muhalifleri, El-Tayib'in selefini de (Tantavi) hükümetin "kuklası" olarak görüyorlardı.

Tantavi peçenin İslam dışı olduğunu söylemişti

10 martta, Suudi Arabistan ziyareti sırasında bir kalp krizi geçirerek, 81 yaşında ölen Muhammed Sayid Tantavi, hükümetin çizgisindeki bir ılımlı İslam'ı savunmuştu, elbette savunduğu bu İslam'ın kendisine saf bir oportünizm suçlamasının yöneltilemeyeceği kadar "sivri ve köşeli yanları" da bulunuyordu.

Tantavi, İsrail'le müzakere etmeye hazırdı, kaçakçılığı önlemek için Şimon Peres'le el sıkışmıştı. Eski büyük şeyh bankaların faiz ödemesini, Fransa'nın başörtüsünü yasaklamasını onaylamıştı. Kadınların sünnet edilmesini de yasaklamıştı ve kadınların devlet içinde yüksek görevlere getirilmelerini istiyordu.

Ezher okullarında peçenin yasaklanması, fundamentalistler için özel bir hakaret anlamına geliyordu. Tantavi peçenin İslam dışı olduğunu söylemiş ve böylelikle yasaklanmasını meşrulaştırmıştı. Ne var ki daha sonra bir mahkeme, kadınların anayasal haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle bu yasağı kaldırmıştı.

Mart ayında vefat eden Tantavi, teolojik çizgisi açısından liberal kabul ediliyordu. Kadınların peçe takma yükümlülüğü bulunmadığını söyledi ve El Ezher'de peçenin yasaklanmasını savundu. Haftalık El-Kahire gazetesinden Salah Ayssa "Tantavi, Ezher Üniversitesi'nin ılımlı karakterini her türlü aşırı akıma karşı korudu" diye yazıyor. Tantavi'nin görevde olduğu süre (2006 – 2010) karışık ve politik açıdan zor bir dönemdi. Bu döneme 11 Eylül 2001 saldırıları ve bunu izleyen Afganistan ve Irak işgalleri, Filistin'deki ikinci intifada, 2006 Lübnan savaşı ve 2008 kış aylarında Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar sığmıştı.

Hoşgörünün ve ılımlılığın kalesi

Ezher'in yeni yönetiminin, bir kısmı gerçekten çok radikal olan seslere karşı kendini ispat etmesi kolay olmayacak. Ahmed el-Tayib bu bakımdan, daha şimdiden ilk sinyalleri vermeyi ve konumunu belli etmeyi denedi. Büyük Şeyh, göreve başladıktan hemen sonra "El-Ezher aşırıcılığa ve fanatizme karşı hoşgörünün ve ılımlılığın kalesi olmayı sürdürecek" güvencesini verdi.

En yeni teknolojiden yararlanılarak dünyada ılımlı İslam yaygınlaştırılmak isteniyordu. Ezher'deki din adamları özellikle yavaş, geleneksel adımlar yerine hızlı tepkiler bekleyen genç kuşağa hitap edebilmek için gelecekte yeni vaaz verme yöntemlerini öğreneceklerdi. Sadece geleneksel bir örtü olduğu ve kadın için bir yükümlülük oluşturmadığı halde, peçenin bir daha yasaklanması düşünülmüyordu.

Yıllardır popüler olan, verdikleri radikal vaazlarla Müslüman kitleyi kendilerine çeken televizyon vaizlerine karşı özel önlemler alınması planlanıyordu. El-Tayib, Mısır'daki bir talk-şov programında, "Fikirleri çok aşırı olan bu vaizlere karşı çıkmalıydık" dedi. "Onları medyadan uzaklaştırmak gerekirdi, çünkü sansasyon yaratmaktan başka bir amaçları yok."

El-Tayib bu türden "sadece televizyondan bağıran" vaizlerle ciddi ciddi uğraşmak ve gençlerin ilgisini çekecek yeni, daha iyi programlar hazırlamak istiyor.

Ne var ki Ezher'in Büyük Şeyhi, bu sevimsiz TV vaizlerini yasaklama konusunda pek başarılı olamayacak çünkü, bu vaizlerin çoğu, uydudan yayın yapan televizyon kanallarına çıkıyor ve bu kanallar hemen hemen her evde izlenebiliyor. Bu yüzden Mısır'ın en yüksek otoritesine, uydu televizyonunu yasaklamaktan başka seçenek kalmıyor.

O zaman da, çanak antenlerin yasak olduğu ve İslami din polisinin binaların çatılarında yasayı çiğneyenlerin izini sürdüğü İran'daki gibi bir atmosfer yaratılmış olur. Bu durumda, gelecekte de bin yıllık seçkin eğitim kurumu El-Ezher'in simgesi olması istenen hoşgörüden söz edilemez.


Alfred Hackensberger

Almancadan çeviren: Mustafa Tüzel

Kaynak: Qantara.de