Belgrad'ı bir yandan seçim bir yandan Eurovision şarkı yarışması heyecanı sarmış durumda. Sırbistan konuklarını ağırlama, yarışmacıların bazıları kendilerini ve müziklerini, bazıları da ülkelerini temsil etme derdinde.
Mesela, Fransa adına yarışacak şarkı sözlerinin İngilizce olması nedeniyle Fransa eski Dışişleri müsteşarının başlattığı tartışmalar, uzunca bir süre Paris'i de heyecanlı bir yer haline getirmişti. Bir Fransız neden Fransızca şarkı söylemiyor diye tartışma başlatmak, tam da yarışmanın Sırbistan ruhuna uygun düşüyor. Milliyetçilik, bir şarkı söyleyip herkese Fransa tanıtımı yapılacak sanmak olabilir. Belki de, Fransızları sinirlendiren Fransızca söylenmemesi değil, İngilizce söylenmesidir.
Oysa Belgrad bu tür eğilimleri aşma mücadelesi içine girmiş durumda. Geçen Pazar günü yapılan genel seçimler, öz bakımından bir referandum niteliğindeydi.
Avrupa Birliği yanlısı Devlet Başkanı Borik Tadic'in partisi Demokratik Parti ve müttefikleri yüzde 38.7 oranında oy topladı. Bu oran beklenenden fazla olduğundan Sırpların AB tercihinin zaferi olarak değerlendirildi. Öte yandan, en büyük muhalefet grubu olan aşırı milliyetçi Sırp Radikal Partisi (SRP) oyların yüzde 29.1'ini aldı. Tomislav Nikolic liderliğindeki bu parti, AB'nin Sırbistan'a haksızlık yaptığını, emperyalist emelleri bulunduğunu ileri süren bir eğilimde. SRP, tüm seçim kampanyasını bu tema üzerine kurmuş, AB'nin değil Sırbistan'ın içişlerine karışmak, hatta sadece ülkeyi bölmek için çalıştığını savunmuştu. Kosova'nın bağımsızlık konusunda AB'den cesaret aldığını ve AB'nin çifte standart uyguladığını ileri sürmüştü. Kısacası Nikolic Kosova travması ile AB karşıtlığını oya çevirme derdindeydi. Genel yaklaşımının 'Batı' ile ittifak kurmak yerine Rusya'ya yaklaşmak olduğu söylenebilir.
Oy oranları bakımından DP kazanmış olsa da, bu oran tek başına hükümet kurmaya yetmiyor. Bu durum seçmenlerin büyük bir çoğunlukla AB taraftarı olmadıklarını da akla getiriyor. AB yanlısı Liberal Parti'nin de yüzde 5'lik ülke barajının etrafında gezindiği düşünülürse, seçmenin gene de çoğunluğu AB yanlısı çıkmıyor. Koalisyon ihtimali, milliyetçi Sırp Demokratik Partisi lideri ve başbakan Kostunica ve Slobodan Milosevic'in Sosyalist Partisi'ni önemli hale getirmiş durumda. Bu önem, Sosyalistler, Milliyetçi ve Aşırı Milliyetçilerin aynı tarafa toplanmalarından kaynaklanıyor.
Bir tarafta demokrat ve liberaller, öte tarafta sosyalist ve milliyetçiler Sırbistan'ın kaderini belirleme derdindeler. Bu kader, AB'ye katılma ve dünyaya açılma ile kapanma arasındaki bir duruma işaret ediyor. Bir yandan da çıkış arayanlarla sadece eleştirenleri ifade ediyor. Bu durum, insanın aklına nedense bazı benzerlikleri getirmiyor değil.
Seçim sonuçları ülkenin koalisyonla yönetileceğini gösterdiğine göre, henüz Sırbistan'da istikrardan söz etmek mümkün görünmüyor. Ayrıca, muhalefet partilerinin, kendilerinin içinde yer almadığı bir hükümet kurulması halinde neler olacağına garanti edemeyeceklerini açıkladıkları ortada. Belki bu açıklama fazlaca AB yanlısı olunursa, karşı çıkışın sokaklara yansıyacağı anlamına geliyordur. Kimbilir belki mitingler falan olur ve oradan doğacak tedhiş ortamı, hükümet-AB ilişkilerinin bloke olmasını sağlar. Bu ihtimal de akıllara benze durumların başka ülkelerde yaşandığını getiriyor.
Sırbistan'da seçmenlerin yaklaşık yüzde 40'ı sandığa gitmedi. Bu kesim halinden çok memnun olduğu için değil de kararsız olduğundan, iki taraf arasına sıkışıp bunaldığından gitmemiş olabilir. Belki de ülkenin kaderini bu kesim belirleyecektir. Bu da mı başka ülkelere benziyor ne?
Kaynak: Star