Savaşın 18 Ocak'ta bitiminden 3 ay sonra Gazze şeridi unutuldu. Geçiş noktaları aynı duruyor. Mısır'la sınır kapalıdır. İsrail otoriteleri her gün için ancak en temel ihtiyaçları karşılayacak olan 100 kamyona ve halkın ancak hayatta kalmasını sağlayacak kadar petrolün transferine izin vermektedir.
BM'nin bir raporuna göre "İhtiyaçlar karşısında nitelik ve nicelik yetersiz kalmaktadır. Sanayideki petrol ve hanelerin doğalgaz ihtiyaçlarının ancak % 70 ve % 75'i karşılanabilmektedir". Ancak ABD ve AB'nin protestoları karşısında, İsrail Başbakanı Ehud Olmert, bazı gıdaların -peynir, patates, meyve suyu, makarna- güvenlik engelini geçmesine izin vereceğini açıklamıştı.
Durumun kötüleşmesi nedeniyle, Birleşmiş Milletler'in Filistinli sığınmacılarla ilgilenen kuruluşu Unrwa'nın müdürü John Ging 3 Nisan'da "İsrail'in izin verdiği miktarlar tam anlamıyla yetersiz kalmaktadır. Bu durum halkın fizikî ve ruhsal varlığı üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır." açıklamasının ardından sınırların açılması çağrısında bulundu. BM insancıl faaliyetlerin koordinasyonuyla ilgilenen kuruluşu OCHA'nın haftalık yayını, 8-14 Nisan sayısında 132.000 kişinin düzenli olarak suya erişiminin olmadığını belirtti. Bunların arasında 100.000 kişi ancak haftada 2-3 gün suya ulaşabilmektedir, 32.000 kişi ise hiçbir şekilde ulaşamamaktadır. Yine Gazze'de diyare ve sarılık bu yılın ilk 14 haftasında belirgin bir şekilde arttı. Gazzeliler hâlâ durumun değişmesini bekliyorlar. Ancak katılımcı 80 ülke ve örgütün bir yeniden inşa planını ve bunun sağlanması için 4,5 milyar dolarlık bir yardımı kabul ettiği 2 Mart tarihli Şarm el-Şeyh konferansından bu yana hiçbir şey yapılmadı. Oysa bu konferansın sonuç bildirgesinde "Tüm geçiş noktalarının ivedi, tam ve koşulsuz olarak açılması çağrısında bulunuyoruz." açıklaması yapılmıştı.
İsrail 2 şartta bulundu: 25 Haziran 2006'dan bu yana esir olan İsrailli asker Gilad Şalit'in serbest bırakılması ve bu uluslararası yardımın 2007 Haziran'ından bu yana Gazze şeridinde iktidarı elinde tutan Hamas'a aktarılmaması. Hakemlik görevini üstlenen Mısır'ın çabalarına karşın İslamcı hareketle rakibi Fetih arasındaki uzlaşma girişimlerinde de hâlâ başarı elde edilemedi. Bu ayın sonunda Fetih ile Hamas arasında üçüncü bir toplantı gerçekleşebilir, ancak iki düşman kardeşin pozisyonları birbirinden çok uzakta ve yeniden inşanın ve 2010 yılının başında yasama organı ile devlet başkanı seçimlerinin yapılmasına imkân sağlayacak bir ulusal birlik hükümetinin oluşturulabilmesi şu an için imkânsız görünüyor. İki cephe karşılıklı olarak birbirlerini militanları kovmak, hapsetmek ve işkence etmekle suçluyorlar.Bu sırada Gazzeliler de kendilerine bu cehennem hayatının ne kadar daha süreceğini soruyorlar. 25 Ocak 2006'da yapılan seçimlerden Hamas'ın zaferle çıkması ve İsrail ile uluslararası kamuoyunun müeyyideler empoze etmesinden beri içinde bulundukları kuşatma gitgide arttı ve hayat şartları her gün daha da kötüleşti.
Üç ay süren gizli hayattan sonra Hamas'ın Başbakanı İsmail Haniye 17 Nisan Cuma günü yeniden kamuoyuna göründü. Bu bir normalleşme işareti midir? Nasıl bir normalleşmenin? Ateşkesin yürürlüğe konduğu 18 Ocak günü aralarında Nicolas Sarkozy, Angela Merkel ve Gordon Brown'ın bulunduğu 6 Avrupa devlet ve hükümet başkanı, Şarm el Şeyh'te emprovize yapılan bir zirveden sonra Kudüs'te Bay Olmert'in köşkünde bir akşam yemeği için buluşmuşlardı. Bay Olmert onları "İsrail'in güvenliği için verdikleri olağanüstü destek ve ilgileri için" kutlamıştı. Tüm dünya çatışmalar bitti diye sevinmişti. Tüm dünya yeni bir durumun oluşmasını dilemişti. Hâlâ bunu bekliyoruz. Le Monde 24 Nİsan 2009
Kaynak: Zaman