ABD Irak'tan çekilmeden önce, işgal enkazından neyi kurtarabileceğini düşünmeli. Savaşın tek gerçek başarı hikâyesi serpilen bir demokrasi ve istikrara sahip olan Kuzey Irak. Dolayısıyla Amerika, Türkiye'yi dışlamaktan sakınmakla birlikte Kürdistan'ı sonuna kadar korumalı
Bugünlerde herkesin dilinde 'takviye sonrası' lafı var. Askeri görev noktalarının konumu, Kongre'de yürütülen siyasetin mantığı ve Irak'ı öngörülebilir gelecekte tekrar bir araya getirmenin aleni imkânsızlığı, Washington'da 'dönülmez akşamın ufkunda' benzeri bir duruma yol açtı.
Bir süredir yaklaşan bir durumdu bu, fakat geçen hafta alınan ortak kararı hissedebiliyordunuz: Gelecek altı ay içinde ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesi gündeme gelecek. Geriye bunun ne zaman ve nasıl olacağını, kimin itibar sağlayacağını veya sorumlu tutulacağını belirlemek kaldı. Fakat olacak. Demek ki gelinen noktada soru artık şu: Kurtarılabilir olan nedir? Bu dönüşümün barındırdığı fırsatlar neler?
Bağımsızlık şart değil
Dürüst bir değerlendirme şunu kabul etmeyi gerektiriyor: Irak'ın birçok kesiminde muhtemelen daha da kötü vahşet manzaraları yaşanacak. Mezhep çatışmalarının sürdüğü bölgelerde şiddet, Irak standartlarını bile sollayan vahamette olabilir. Bir parça gerçekçiliğin ABD politikasına bu kadar geç girmesine bakıp rahat bir nefes alınamamasının bir nedeni de bu.
Zekice ve dikkatli çekilmenin en az kötü seçenek olduğu kanısındayım. Fakat bunun ahlaken temiz bir seçenek olduğu numarası da yapmayacağım. Çok sayıda masum ölecek. Sorun şu: Kalmak da ahlaken temiz değil. Ve nasıl başa çıkacağımızı bilemediğimiz bir iç savaşta birçok masum zaten ölüyor.
Fakat Irak'ın tamamının ateşe kestiğini söylemek de abartılı. Daha küçük çaplı bölgesel başarı hikâyeleri var. Tamamını Sünnilerin oluşturduğu aşiretlerin Kaide'yle savaşta fiilen ABD güçlerinin yanında saf tuttuğu Anbar bunlardan biri. Fakat gerçek başarı hikâyesi ve Batı'nın son 15 yılda dibe vurmayan tek başarısı, kuzeyde nispeten barış içinde, giderek müreffeh, büyük ölçüde de demokratik bir Kürt bölgesinin ortaya çıkışı.
Elbette Kürtler Saddam'ın katliamlarından, gerçekte Birinci Körfez Savaşı sonrası ABD ve Britanya'nın uçuşa yasak bölge uygulamasını hayata geçirmesiyle kurtarıldı. 1990'larda kendi iç savaşlarını yaşadılar ve istikrarlı bir sükûnet ortaya çıktı. Kürt peşmergesi, Baasçıların devrilmesi ve ordunun lağvedilmesinden bu yana Irak'taki ciddi anlamda yetkin yegâne güç olageldi.
Daha da önemlisi, Kürtlerin Sünni Müslüman olması. Serpilen bir demokrasiye sahipler. ABD'yi seviyorlar. ABD, Irak'taki işgal enkazından demokratik, barışçı bir Kürdistan'ı kurtarabilirse, savaş tümüyle nafile verilmemiş olacak. Bağımsızlığı kastetmiyorum. Kürt hayalini canlı tutacak etkin bir 'yumuşak-bölünme'den söz ediyorum.
Evet, geriye kalan birçok sorun da var: Kerkük ve Musul'un statüsü, potansiyel etnik çatışmalar ve Kürt teröristler. Fakat bu sorunlar, merkezi bir hükümetin yokluğunda bütün Irak'ı zapt etmeyi sürdürmekten kesinlikle daha idare edilebilir durumda.
Türkiye'nin eli sıkıca tutulmalı
Bu yüzden de ABD birlikleri için takviye sonrası açık seçeneklerden biri, yabancı ajanların akınına mani olmak, fakat esasen de Kürdistan'ın toprak bütünlüğünü savunup bölgeyi denetlemek. Bu açıdan ABD, Türkiye'nin elini sıkı ve sabırlı bir biçimde tutmalı. Türkiye son derece kritik önemde bir müttefik, Müslüman bir demokrasi ve Irak'taki merkezkaç kuvvetleri dizginlemekte vazgeçilmez bir ülke. Fakat Türkler, Kürtlerin istekleri konusunda anlaşılır biçimde kuşkucu. O yüzden de Türk-Kürt sınırındaki istikrarı sürdürmek ve sınırın her iki tarafından sızmaları önlemek için NATO birliklerine büyük ihtiyaç var.
Kürdistan'ı kurtarmanın yararları arasında, savaşın bir sonraki aşaması için olumlu ve yapıcı bir başarı hikâyesi anlatmanın mümkün hale gelmesi de var. Amerikalılar kaybetmeyi sevmez ve binlerce askerin bir hiç uğruna feda edilmediği onlara hatırlatılmalı. Fakat Kürdistan'ı korumanın muazzam stratejik avantajları da söz konusu.
Arap aşırılıkçılığına karşı, İsrail'den başlayıp Türkiye ve Kürdistan'a uzanan demokratik bir tampon yaratacak. Yayın ucu doğruca, artan enflasyon, halkın huzursuzluğu ve muhaliflere yönelik baskıların pençesindeki İran'ı işaret ediyor. İran'ın da Kürt nüfusu var ve ABD korumasındaki özgür bir Kürdistan İranlı Kürtlerin huzursuzluğu adına bir odak noktası olabilir. Çoğu Farsi Batı'yı seviyor ve Vahhabi çılgınlığa karşı büyük bir müttefik olma potansiyeli taşıyor. Gelecek birkaç yıl Tahran'ın kafesini kırmakla ilgili olacaksa, istikrarlı bir Kürdistan buna yardım edecektir.
Bazı şeyler, onlara George W. Bush bile inansa doğrudur. Bunlardan biri şu: Ortadoğu sonsuza dek İslamcı köktencilik veya laik diktatörlüğe mahkûm olmamalı. 'İslamo-faşizm'e karşı uzun savaşı kazanacaksak, bölgede bazı demokrasi örnekleri gerekiyor.
Bunun cesaret verici öncülleri de var. Asya'da Tayvan Japonya'nın kapitalist, demokratik yolunu takip etti ve domino etkisi Çin ve Vietnam'ı da küresel ekonomiye taşıdı. Dubai, özgürlük ve kapitalizmin Arap ülkeleri için imkânsız olmadığını gösteriyor. Fakat bunu onlara zorla dayatmak mümkün değil. Daha ziyade savunulabilir, korunabilir, geliştirilebilir ve ardından desteklenebilirler. Irak'ın bir parçası bu yönde başarı elde edebilirse, diğer parçalara bundan daha iyi ne örnek olabilir? Ya da bir bütün olarak bölgeye?
Kürtler İslamcı terörden de uzak
Bana öyle geliyor ki Afganistan'da pes etmek için de henüz erken. Afganistan Mezopotamya gibi, iflah olmaz ölçüde bölünmüş bir mezhep felaketi değil. Daha ziyade idare etmesi zor bir ücra ülke ve Taliban'dan kurtulduktan bu yana her şeye rağmen epey yol kat etti.
Irak'taki sorun şu: Mezhepleri birleştirebilecek ve milisleri kontrol edebilecek gerçek bir hükümet, merkezi bir varlık yok. Afganistan'da bu durum o kadar da vahim boyutta değil. Safça iyimser miyim? Umarım değilimdir.
Saddam'ın devrilmesinin ahlaki ve stratejik bakımdan savunulabilir olduğuna inanıyorum hâlâ. Kürtler için baskı ve şiddetle yazılmış uzun bir tarihin vahim bir bölümü sona erdi. Onlar sıkı bir müttefik ve İslamcı terörden uzak bir vaha olmak istiyorlar. Yahudiler gibi Kürtler de başka halkların topraklarında, kendilerine ait bir ülkeleri olmadan zülme maruz kaldı. Şimdi bir ülkeleri var ve Batı ona sahip olmalarına yardım etti. O ülkeyi Kürtlerden kimsenin almaması için elimizden geleni yapmalıyız. Irak'ta hâlâ uğruna savaşacak çok şey var. Kürdistan da bunlardan biri.
Kaynak: Radikal