PKK'yla mücadele ve Kürt açılımı

 PKK’nın terör eylemlerindeki artış, şehit haberleri, Irak sınırında görev yapan birliklerin profesyonel askerlerden oluşturulması ile ilgili çalışmalar PKK ile mücadele konusunu gündemde tutuyor.
Etnik motivasyonlu terörde nihai amaç, mevcut politik düzeni şiddet kullanarak yıkmak ve örgütün arzu ettiği etnik yapıya dayalı politik düzeni kurmaktır. Bu politik amaca ulaşabilmek için terör örgütü öncelikle ait olduğu etnik yapının eşit politik ve ekonomik haklara sahip olmadığına, ezildiğine ve istismar edildiğine ilişkin motifleri kullanır.
Bu çaba, uzun süreli bir gayreti gerektirir. Bu nedenle de terör örgütü politik amaçları istikametinde zamanı sabırla kullanabilir. Zaman, terörle mücadele edenin ise aleyhine çalışır. Çünkü, zaman uzadıkça silahlı mücadeleyi destekleyen halkın sabrı ve desteği azalabilir. Bu nedenle de uzun süren mücadelelerde terör örgütü kaybetmezse kazanabilir, terörle mücadele eden ise kazanamazsa kaybedebilir.
Terör örgütü, politik amacına ulaşabilmek için ait olduğu etnik yapının mutsuzluğunu ve umutsuzluğunu
istismar ederek gayretlerini geliştirir. Toplumda terörün silahlı mücadeleyle yok edilemeceğine ilişkin yaygın bir kanaat oluşması, terör örgütünün muhatap alınmasının çözüm için kaçınılmaz bir gerçek olduğu inancının yayılması ve terörle silahlı mücadeleye halkın desteğinin azalması, terör örgütünün politik amaçları istikametinde başarılı olduğunun işaretleridir. Bu nedenle de terörle mücadelede halkın beklentilerinin iyi yönetilmesi, bunun için ise stratejik iletişim tekniklerinin uygulanması gerekir.
Terör örgütünün silahlı gayretlerinin öncelikli amacı, hasmını yani muhatap aldığı devleti pazarlık masasına oturtabilmektir. Çünkü, terör örgütünün silahlı mücadelesi politik bir amaca yönlendirilmiş, politik bir amaca hizmet eden ve politikanın karakterini taşıyan, politik bir eylemdir ve terör
örgütünün silahlı mücadeleden beklediği hasıla, hasmın silahlı mücadele alanından, politika alanına çekilebilmesidir.
Terörle mücadelede başarının kriteri etkisiz duruma getirilen terörist sayısı değildir. Başarının kriteri destek sağlayan bölge halkının yoğunluğudur. Çünkü, terörle mücadele özünde hem terör örgütü ve hem de terörle mücadele eden için halkın kazanılması mücadelesidir. Bu nedenle de terörist odaklı strateji yerine halk odaklı strateji uygulanması gerekir. Terörle mücadele stratejisinin halkın güvenliğini sağlamayı; halkı, halkın güvenini ve desteğini kazanmayı amaçlaması gerekir.
Silahlı mücadele terörle mücadelenin vazgeçilmez unsurudur; ancak, silahlı mücadele terörle mücadelede başarının garantisi değildir. Bu nedenle de terörle mücadelede çok boyutlu topyekûn mücadele stratejisinin uygulanmasını gerekir. Terörle mücadelede politik hataların stratejik başarılarla; stratejik hataların ise taktik başarılarla telafi edilmesi de mümkün değildir. Bütün bu gerçekler, PKK ve PKK ile mücadele için geçerlidir.
PKK’nın terör eylemlerini artırması ile ilgili birçok neden sayılabilir. Ancak, terör eylemlerinin artmasını etkileyen asıl nedenin başarısızlıkla sonuçlanan demokratik açılım süreci olduğu söylenebilir.
Aslında, ABD ordusu Irak’tan çekilmeden önce Irak’ın kuzeyini ve Türkiye’nin güneydoğusunu istikrara kavuşturmak, Irak’ın kuzeyindeki enerjinin Batı pazarlarına sorunsuz aktarılmasını sağlamak ve ABD ordusu Irak’tan çekildikten sonra PKK nedeniyle Türk ordusunun Irak’a girmesini önlemek amacıyla, ABD’nin teşvikiyle başlatılan bu açılım süreci başarısız oldu. Çünkü, bu süreçte, AKP yönetimi, siyasi cesaretten yoksundu, sürecin amacını, sorunlarını ve hedeflerini tanımlayamadı, Kürtlerin sorunlarını çözmek, sorun oluşturan Kürtleri etkisizleştirmek için stratejiler geliştirerek uygulayamadı.
Daha önce ABD’ nin Büyük Ortadoğu Projesi’nden ve AB sürecinden cesaretlenen ayrılıkcı Kürtler, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin sadece küçük bir bölümünü oluştursa bile, Irak’ın kuzeyindeki Kürt oluşumuna da özenerek bu süreci, politik ayrılıkçı amaçlarına basamak yapmak için politik bir araç olarak kullanmak istedi. Ancak, bu sürecin Habur’da tıkanmasıyla birlikte PKK, terör eylemlerine başvurarak ve bu eylemlerini Türkiye coğrafyasına yayarak, hem güçlü olduğunu kanıtlamak istiyor, politik amaçlarına bu yöntemle ulaşabileceği mesajını veriyor ve hem de panik ve korku yaratarak halkı etkilemeye çalışıyor ve açılımı kendi politik amaçlarına göre yönlendirmeyen AKP yönetimini cezalandırmak istiyor.
PKK’nın ilk ciddi terör saldırılarını 1984 yılında Şemdinli’de ve Eruh’ta gerçekleştirilmesinden bu yana 26 yıllık bir süre geçtiği halde Türkiye hâlâ terörle mücadele ile ilgili kurumsal alt yapısını oluşturamadı ve Türkiye’nın hâlâ terörle mücadele için çok boyutlu, topyekûn mücadele stratejisi yok; bu amaçla İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı hâlâ çalışılır durumda değil.
Günümüzde PKK’nın askeri insiyatifi ele geçirdiğini ifade etmek mümkün ve bu nedenle de silahlı müacadelede öncelikli stratejik sorun bu inisiyatifin geri alınması ile ilgili. PKK şiddeti sona erdirmeden Kürt açılımını geliştirmek mümkün değil. Silahlı mücadelede inisiyatif ise ancak mücadeleyi terör örgütünün seçtiği coğrafyada sürdürerek değil, mücadeleyi TSK’nın seçeceği coğrafyaya, yani Irak’ın kuzeyine taşıyarak elde edilebilir.
Güneydoğu’nun ve Kürtlerin sorunlarıyla PKK terörü iç içedir. Terör, Türkiye’nin öncelikli güvenlik meselesidir. Kürt açılımının politik risklerini hiçbir parti tek başına yüklenme politik cesaretini gösteremeyebilir. Bu nedenle de açılım ancak tüm partilerin katılımı, uzlaşması ve mutabakatı ile devlet politikası oluşturarak ve ulusal bir inisiyatif kullanılarak geliştirebilir. Bunun için ön şart, bu süreçte halkın desteğini kazanabilmek için açılımın amacının ve hedeflerinin deklare edilmesidir. PKK şiddeti kayıtsız
şartsız sona erdirmeden açılımın başarıya ulaşması ise mümkün değildir.

Nejat Eslen: Emekli Tuğgeneral

 

Kaynak: Radikal