PKK kime rehberlik yapıyor

Sokaklarda gösterilen tepki, bir millet haline gelmenin de göstergesi. Koca bir millet "tasada bir ve ortak" olduğunu, acı olaylar karşısında canlı ve güçlü tepkilerle gösteriyor.

İnsanlar ülkelerine sahip çıkıyorlar. Askere yapılan saldırıyı doğrudan kendilerine yapılmış addediyorlar. Sorumluluk ve görev üstlenmek istiyorlar. Terörü alt etmek için mücadele eden sivil-asker iradenin arkasına çok değerli halk desteğini veriyorlar.

Ama hepsi bu kadar olmalı. Bu kadarla kalmalı. Yüreğimizde hissettiğimiz acı ve öfke, sadece halkın duyarlılığının ve siyasî iradeye vereceği canlı desteğin muharrik gücü olarak anlaşılmalı. Ötesine geçip terörle mücadelenin yöntemini ve hedeflerini belirlememeli. Kılı kırk yaran ince hesapların, şartları ve imkânları gerçekçi bir şekilde değerlendiren akıl dolu bir stratejinin yerine geçmemeli.

Bir yandan kanın biriktirdiği öfke, öbür taraftan terörün daha da girift hale getirdiği bölgesel tablo bir akıl tutulmasına yol açabilir. Sokaklara, caddelere taşan öfkenin uzağında soğukkanlı bir akla ve sağlam ölçülere ihtiyacımız var. Toplum terör eylemlerine duygusal yükü ağır kitlesel tepkiler veriyor. Eğer toplumda yükselen infialin peşine takılırsanız inisiyatifi farkında olmadan terör örgütüne kaptırabilirsiniz. Çünkü terörün temel mantığı, kitlesel tepkiler üzerinden siyasi iradeyi eyleme zorlamaktır.

Hangi kararı ne için verdiğimizi ve neden tartıştığımızı soralım:

Haziran ayında sınır ötesi operasyonu tartıştık. Gabar pususu olmasaydı tezkereyi çıkartacak mıydık? Bugün sınır ötesi harekâtı yaparsak, gerekçe Dağlıca baskını olmayacak mı? Şu soruyu açıkça sormalıyız: Kararımızı ve eylemimizi kim belirliyor?

Türkiye'nin terör sorununun çözümü için sınır ötesi operasyonu tek çare olarak görenler, PKK ile aynı şeyi istediklerinin farkındalar mı? Barzani'yi hedef gösterenler, Barzani'nin askerî üslerinin vurulmasını savunanlar, bu işten en çok PKK kurmaylarının memnun olacağını biliyorlar mı?

Habur Kapısı'nın kapanmasını ve Kuzey Irak'a ekonomik müeyyideler uygulanmasını savunanlar, PKK'nın bölgesel gücüne nasıl katkıda bulunacaklarının farkındalar mı? Bölgenin yoksullaşması, Kuzey Irak'ın ekonomik entegrasyon için kısa zamanda başka partnerler bulması kimin işine gelir?

İngiltere ve ABD ile yürütülen diplomatik temaslar, sorunun çözümünün özünü oluşturuyor. ABD fırsat vermeseydi PKK bu hesapların içine giremezdi. Şimdi PKK'yı durdurmak için ABD'nin kendine çeki düzen vermesi, hesaplarını gözden geçirmesi gerekiyor. Diplomatik temaslar bu amacı gözetiyor. PKK'nın asıl stratejik hedefi ise Türkiye ile ABD'yi oluşturduğu puslu havada karşı karşıya getirmek. PKK bütün taşları yerinden oynatacak bir hamle yapıyor: Türkiye'yi Kuzey Irak yönetimi ve ABD ile çatışmanın içine sokuyor.

Son olarak PKK içindeki hassas dengeleri altüst ederek şiddet dışındaki çözümler için bir fırsata dönüşen DTP'nin, Gabar ve Dağlıca eylemlerinden sonra şamar oğlanına dönmesi üzerinde duralım. PKK'ya söz söyleyemeyen ama her fırsatta şiddetin çözüm olmadığını vurgulayan DTP'nin yok edilmesi, binbir başlı PKK içinde kimlerin işine yarar?

PKK kan döktü, bizi acıya ve öfkeye boğdu. Aynı zamanda iki eylemle, bölgedeki dengeleri altüst etti. Şimdi sakin bir şekilde bakalım. "İnceldiği yerden kopsun", "Tankımızla topumuzla girelim, vurup kıralım", "ABD ve AB umurumuzda değil" diyenler tam da PKK'nın çok sayıda mayın döşediği yolda ilerlemiyorlar mı?

Öfkeyle ayağa kalkıp, kitlesel tepkilerden terörle mücadele yol ve yöntemleri devşirenlerin, farkında olmadan PKK'nın peşine takıldığını başka nasıl anlatabiliriz?

 
Kaynak: Zaman