Din kabzımal eksperliğine tabi oldu son siyaset çıkmazında.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının Trablus"u nasıl fethettiğini anlatan Cuma hutbelerinden sonra imamın ağzının kenarını silip üç numara sakalını avuçlayarak okuduğu, Allah katında din sadece İslam"dır ayetinin, AB kriterleri gereği okunmasının yasaklandığı günden bu yana, hangi dinin daha makbul olduğunu o kabzımallar belirler.
Din dahil her şeyin pazarlığa açık olduğu şark bazaarında; hıyarın Badem, çarliston biberinin şeker gibi benzetmelerle satıldığı düşünülürse, benzeyen şeyin benzetilenden ötürü kıymet kazandığı tartışılmaz. İşte o zaman bademden cacık, şekerden turşu kurmak gibi riskli bir davranışa tevessül edilebilir.
-Biber acı mı?
-Vallahi şeker gibi abi
-Bana acı biber lazım
-İçinde acı da var abi
-Bana sadece acı biber lazım birader, seçemem.
-Abi 10 tanesini kır, bir tane tatlı çıkarsa terbiyesizim
-Hadi ordan İtoğluit. Sen zaten acı biberi şeker gibi sattığın için terbiyesizsin.
Acı biberden mazoşist haz duyan Suruçlu biri olarak (Urfa"nın ilçesidir) her pazar yaşadığım diyalog bu.
Siyaset de böyledir şark bazaarında. Domuz yiyen bir toplum para kazanmak için at ya da eşek etini kasap çengellerine asmaz. Domuza kıyasla eşek etinin bıldırcın tadı vereceğini düşünür. Alıcısı olmasa bile yadırganmaz.
Siyaset adına mahalle pazarında tezgâha serilen din; kalori ve vitamin değerlerine göre dizilen zerzevat gibi tecime sunulmuş ve ona göre fiyatlandırılmıştır kabzımallarca.
Patates dininden olanların patlıcan dininden olanlarla diyalogu sağlamdır. Aynı tabakta kızarmış olarak yer almanın getirdiği zorunlu bir diyalog olsa da. Tropikal sebzelerin dini henüz batıl sayılıyorken, kış kabağının dinler üstü kıymeti yerini korumaya devam ediyor.
Sorun şu ki, ben patates dinindenim diyenlerin irtidat edip siyasetle sululaştırılmış ve hiçbir vitamin değeri olmayan ve kabukları bir tek eşekleri harekete geçiren karpuz dinine geçmesi normaldir. Reşit olmadan önce adı Ramazan olan bugünün travestisi Buse"nin, gece Hoşdere"de gündüz bu dinin tapınaklarında mesai geçirmesi maslahattan kelli caizdir. Savunması; Erkek gibi kadındır. Bak maşallah karpuz kesmeyi de biliyor.
Din denilen her kutsal, insan kalbinin dayandığı bir manevi kudreti ifade eder. Hak ya da batıl olduğunu kuşkusuz tanrı belirler ve kesin ifadelerle belirlemiştir de. Diyanet İşgüzarları her ne kadar bunun kullanılmasını yasaklamış olsa da.
Ancak bu kutsalları, hele hele zahirde Müslüman olanların dinini bir zerzevata benzetmek ve bunu yaparken bir de benzetilen şeyi aşağılamak gulugulucuların dâhil hiçbir dinin hoşgörüsüne sığmasa gerek. Eğer komiklik olsun diye ifade edilmişse çok kötü, ama gerçek bir tanımlama ve benzetme ise hakikaten çok komik.
Siyaset trajedyası Pazar sahteciliğine döndü. Siyasi bir kimliğin siyasi muhatap yada muarızlarının, muhalif yada muadillerinin siyasetini acur yada hıyara benzetebilir. Ama onun diniyle uğraşmanın ve onun inançlarını hıyarlaştırmanın kabul edilir bir yanı yoktur.
Eğer bu din Allah"ınsa o sahip çıkacaktır. Siyasi mülahazalarla dini yakıştırmalar yada pazarcı benzetmelerine tevessül etmek gerçek bir din sahiplenmesi değildir ve gerçek dini kurtarmayacaktır. Ben İslamcıyım diyenlerin ya da patates dinindeki Müslümanların (İslamcı değilse patates dinindendir görüşü İslamcıların savunusudur. Yakında İslamcılar da; Neo İslamcı, Mega İslamcı, Ultra İslamcı, Hiper İslamcı, Allahçı İslamcı gibi üstünlük adına kendi aralarında bölünecektir. Müslüman kimliğini banal ve silik kabul eden bir anlayışın daha iyi İslamcı olmak adına Müslümanlıktan çıkacağı günler yakındır. Bu da ayrı bir konudur. Bir parantezi bir yazı kadar uzatmanın anlamı yok, insicam bozuluyor. Lütfen paranteze kapılmadan bu paragrafı bir daha okuyun) sohbetlerine kahkahayla konu ettiği bu benzetmelere karşılık tepkisiz kalması kınanası bir durumdur.
Dini, Müslümanlar değil siyasetçiler misyon edinirse
Siyaseti, partiler değil askerler yürütürse,
Camilerden para toplamayı dilenciler ve muhtaçlar değil, diyanet ve cami dernekleri üstlenirse,
Camiyi kullanma hakkını cemaat değil, imam kullanırsa,
İmamı teröristler ya da devlet kuryeleştirirse,
Devleti adamlar değil, derin çeteler yönetirse,
Çeteleri de gene devlet içindeki sivil ve asker bürokratlar idare ederse,
Bürokratları rüşvet ve kayırma güçlü kılarsa, aldıkları rüşvetle partilerden aday olup parlamentoya girmeye çalışırsa ve aday olamayıp tekrar görevine dönerek rüşvete kaldığı yerden devam ederse, (siyaset için istifa edenlerin göreve dönüş hakkı olmamalı. Ya adam gibi bürokrat kalmalı ya da uğruna istifa ettiği siyasetle uğraşmalı. Aday olamayan ya da seçilemeyen bürokratların devlet işini nasıl aksattıklarını, seçilmişlere nasıl zorluk çıkarttıklarını biliyoruz. Bozmasınlar devletin de siyasetin de kimyasını)
Rüşvet paylaşmak olarak nitelendirilirse ve bir de fetva uydurulursa,
Din patatese benzetilebiliyorsa,
Patates, üreticileri tarafından din gibi pazarlanıyorsa;
Çarşı-Pazarda iman ve izan haraç-mezattır.
Maksadım karpuz kabuğundan heyecan duyanların kulağını tırmalamak değil ama ben de patates dinindenim.
Ve inananlara bir sözüm var;
SİZ, UĞRUNDA ÖLDÜĞÜNÜZ ADAMLARI KAYBETMEDİKÇE
KENDİNİZİ BULAMAYACAKSINIZ.