Pakistan'a haksızlık edildi

ABD, Mumbai soruşturması daha başlamadan Pakistan'ı suçladı. ABD Müşerref döneminden bu yana Pakistan'ın istikrarını tehlikeye atıyor.

Üst düzey bir Amerikan Dışişleri yetkilisi NATO dışişleri bakanlarının toplantısında gazetecilere, merkezi Pakistan'da bulunan bir grubun Mumbai saldırılarının sorumlusu olabileceğini ifade etti. Amerikalı yetkilinin saldırılarla ilgili soruşturmalar daha başlamadan böyle bir açıklama yapması
tuhaf ve büyük bir kışkırtma.

Amerikan kaynakları medya organlarına CIA'in Hintli meslektaşlarını muhtemel saldırılara karşı uyardığı ve uyarıda hedef alınan mekanların isminin de verildiğine dair bilgiler sızdırırken, Amerikalı bir yetkilinin Pakistanlı bir grubun Mumbai olaylarının sorumlusu olması ihtimalinden dem vurması amaca dair soru işaretleri oluşturmakta.

Acaba ABD Pakistan'a baskı yapılması ve ülkedeki şartları daha fazla çatışmaya sürükleme yönündeki Hint kampanyasını desteklemek mi istiyor? Pakistan gazeteleri geçen baharda, Halk Partisi hükümetinin güney Veziristan'daki aşiret liderleriyle anlaşmaya yaklaştığını yazmıştı. Anlaşma, İslamabad'ın birliklerini bölgeden çekmesi şartıyla iki taraftan mahkumların değiş tokuşunu öngörüyordu.

Washington bu haberlere yönelik endişesini ve iç çözüme karşı çıktığını ifade etmekte gecikmedi. Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino "Bu konuda endişeliyiz. Pakistan hükümetinin yapmasını teşvik ettiğimiz şey, teröristlere karşı savaşı sürdürmesi ve teröristlerin orada güvenilir sığınak bulmasını engellemek için askeri operasyonları durdurmaması" diyordu.

ABD'nin eski devlet başkanı Pervez Müşerref döneminde Pakistan'a yaptığı baskılar, siyasi istikrarı tehlikeye atan en önemli etkenlerden biriydi. Hatta bazılarının, Bush'un terörle savaşının gizli hedeflerinden birinin Pakistan'ın bölgesel ağırlığı ve nükleer bombası olduğunu ifade etmeleri de abartılı değildi.

Hali hazırdaki ABD yönetimi kendisini siyasi yalanlara öylesine adadı ki, açıklanmış hedeflerini bile onaylamak zor hale geldi. George W. Bush'un ABC kanalıyla söyleşisinde, başkanlığı sırasında kendisini en çok üzen şeyin Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğuna dair yanlış istihbarat olduğunu ifade etmesi gerçekten de eğlence konusu. Bush'un söyledikleri gerçekleri kasıtlı olarak çarpıtmasıyla örtüşüyor ve yalanlarla dolu siciline bir yenisini ekliyor...

McClellan'ın kitabı açık kanıt
ABD başkanının Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olmadığını bildiğini ortaya koyan bol miktarda kanıt var. Bush'un dürüstlüğüne gölge düşüren bu kanıtların en belirgini, eski Beyaz Saray sözcüsü Scott McClellan'in, 'Neler oldu bitti: Bush'un Beyaz Sarayı ve Washington'ın düzenbazlık kültürünün içinden (What Happened: Inside the Bush White House and Washington's Culture of Deception)' adlı kitabı. Eski sözcü, Bush'u Irak konusunda 'açık olmamakla' ve savaşı kabul ettirmek için propaganda yapmakla suçluyor.

Dünyaya değişim projesi olarak sunulan yeni Amerikan yönetiminden, zihinlerde Amerikan siyasetiyle ilgili yer eden imajı bertaraf etmesini bekliyoruz. Bu imajın şu anki ana temaları çöken dürüstlük, söylemler ve açıklamalarla çelişen fiiler ve davranışlar. (Katar gazetesi Vatan, 4 Aralık 2008)

Kaynak: Radikal