Ortadoğu halklarını birleştiren tek şey ABD-İsrail karşıtlığı

 
 
Amerikan karşıtlığının dünya çapında arttığını ortaya koyan son Pew anketi, Ortadoğu halklarının ABD-İsrail politikalarına karşı anti-emperyalist söylem üzerinde birleştiğini de gösterdi. Bölgede kolektif bir direniş alevleniyor

Pew Araştırma Merkezi'nin son anketi, dünya kamuoyunun tıpkı son beş yıldaki gibi ABD'ye giderek daha olumsuz yaklaştığını ortaya koyuyor; Amerika'nın Irak'taki rolüne ve Amerikan tarzı demokrasiye bakış özellikle olumsuz.

47 ülkeden 45 bin kişinin katıldığı anket, fazla sürpriz içermiyor: Dünyada hâlâ pek çok kişi ABD'yi takdir ediyor, pek çoğu da ona güvenmiyor. Sonuçlar Amerikan dış politikasının içeriğine
ve tarzına karşı güçlü muhalefeti belgelemenin yanı sıra, bize anketin yapıldığı ülkelerle ilgili de önemli bir şey söylüyor.

ABD'ye karşı her kıtada süren ve çoğunlukla derinleşen olumsuz bakış Bush yönetiminin Afganistan, Irak ve diğer yerlerdeki politikalarına karşı geçici bir hoşnutsuzluğu yansıtıyor; ama bu durum kendi gücünü ve çıkarlarını dünya çapında dayatan herhangi bir küresel güce verilen doğal bir tepki de. Amerikan demokrasisine bakışa dair bulgular özellikle ilginç. 'Amerikan demokrasisine olumlu bakıp bakmadıkları'na yönelik soruya, 47 ülkenin 33'ündeki çoğunluk 'olumsuz' yanıtı verdi. Fransa'da ankete katılanların yüzde 76'sı, Türkiye'de yüzde 92'si 'olumsuz' dedi. Bu iki NATO müttefikinden Fransa demokrasinin doğduğu yerlerden biri, Türkiye'yse demokrasinin çoğunlukla İslami ve gelişen bir toplumda kök saldığı bir örnek. Çeşitli anketler, demokratik bir yönetime bağlılığı veya özlemi ortaya koyuyor. Dolayısıyla, sorun demokratik prensipler değil, Amerikan politikası.
Artan Amerikan karşıtlığının kısa vadeli tehlikelerinden biri şu: Gelişen ülkelerde demokrasiyi teşvik etmek için yerel hareketleri destekleme politikası zarar görecek; zira, demokrasi eylemcileri ABD'nin değişken söylemi ve 'demokrasiyi teşvik etmek' için çıkardığı savaşlarla anılmak istemeyecek. Sıradan insanlar, ABD karşısındaki hoşnutsuzluklarını dile getirirken, bir tür sömürgecilik veya emperyalizm karşıtı direnişte de bulunuyor.

Bu en çok da, pek çok Arap, İranlı ve Türk'ün ABD ve İsrail'e karşı direnme yönünde ortak isteklilik gösterdiği Ortadoğu'da belirgin. Tarih bunu belki de, Amerikan gücünün kullanımına karşı delicesine cesur veya fazlasıyla duygusal bir tepki olarak yazar. Şimdilik tek söyleyebileceğimiz şey, Ortadoğu'daki hâkim siyasi hareketlerin ve kamuoyu tepkisinin sadece, kendi refahlarına ve bazı durumlarda da kimlik ve değerlerine tehdit olarak gördükleri Amerikan-İsrail siyasetine karşı muhalefet karşısında birleştiği. Bu olgunun Arap dünyası için trajik bir boyutu da var; çünkü, ABD ve İsrail'e direnmek, bu ülkelerin çoğundaki vatandaşların kendilerini siyasi anlamda ifade etmesinin tek anlamlı yolu. Demokratik katılıma giden diğer her normal yol, güvenlik odaklı Arap devlet sistemiyle, değişmeyen seçkinlerin tekelinde. Bölgede, demokratik siyaset muhtemelen bir süre daha 'dondurulmuş' halde kalacak.

ABD'yi eleştirmek dünya çapında yaygın; fakat, Ortadoğu'da ABD'ye karşı kolektif direniş, halkın çoğunluğunun ve pek çok İslami grupla az sayıda hükümetin karakter özelliği haline geliyor. Bu kısmen insanların ABD ve İsrail'den geldiğini düşündükleri tehditlere karşı tepkisi. Fakat aynı zamanda, dünya çapındaki sömürgecilik karşıtı mücadelede sık rastlanan bir tema.

Ortadoğu'da pek çok kişi kendisini, Anglo-Amerikan-İsrail hakimiyetine ve sömürgeciliğe karşı bir savaştaymış gibi görüyor. Britanya, ABD ve İsrail'in Irak'taki savaş için bastırması ve İran, Suriye, Hamas ve Hizbullah'a yaptıkları baskı, bölgede yeni bir düzey kolektif direnişi alevledi.

 

Kaynak: Radikal