Aynı devletin içinde, bölgesel ve uluslararası bloklar kapsamında ve insanlık adına tekelleşmeyi yasaklayan yasalar var. Hiç kimse kültürel veya bilimsel yaratıcılığı tekeline alamaz. Hiçbir ülke pirinç ekimini, petrol çıkarmayı veya modern teknolojiyi tekeline alamaz. Fakat bizler geri kalmışlığı tekelimize almışız.
Yemen’de Şeyh Abdulmecid Zendani, hükümetin kızların evlilik yaşına sınırlama getiren yasayı çıkararak çocuk evliliklerini yasaklama girişimine karşı bir kampanya yürütüyor. 17 yaşın altındaki evlilikleri yasaklayan yasa aslında geçen yıl çıkmıştı, ancak din adamlarının baskısı altında geri çekilmiş ve Anayasa Komisyonu’na iade edilmişti. Sözü dinlenen ve etkili bir isim olan Şeyh Zendani, hükümete baskı yapmak ve kız çocuklarının evlilik yaşına sınır getirmesini engellemek için yandaşlarından ve öğrencilerinden 1 milyon imza toplamalarını istedi. İnatçı biri değilimdir; tahriklere kapılmam ve kimse bir tartışmada bir gün bile sesimi yükselttiğimi veya bağırdığımı görmemiştir, ancak bu konu beni provoke ediyor.
Pat Robertson’dan farkı yok
Yemen’de ve başka yerlerde kayda geçmiş durumlarda gördüğümüz gibi, sekiz yaşındaki bir kız çocuğu aslında evlendirilmiyor; ona tecavüz ediliyor, parçalanıyor ve ölüyor. Kızını bu yaşta evlendirenler, esasında onu suçlularla evlendiriyor. Şeyh Zendani ve bütün âlimler belli bir seviyede saygı görüyor, ancak evlilik yaşı meselesinin doktorlara, psikologlara, sosyologlara ve aile uzmanlarına bırakılması gerekir.
İkinci örneğe gelirsek; İran’da Huccetulislam Kazım Sıddıki, ülkeyi belirli aralıklarla vuran depremlerin kadınların mini etek gibi müstehcen kıyafetler giyerek gençleri taciz etmesinden ve ahlaklarını bozmasından kaynaklandığını açıkladı. Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Eğer depremlerin sebebi müstehcen kıyafet olsaydı, Fransa, hatta Lübnan yerle bir olurdu. Dahası, İslam devrimi sayesinde İranlı kadınlar en edepli kıyafetleri giyiyor, ancak ülkede Şah dönemindeki gibi depremler olmaya devam ediyor. Zira İran fay hattı üzerinde. Kadınları bırakın, din adamları bile çarşaf giyse durum değişmez. Sözde Huccetulislam, Amerikalı Evanjelik rahip Pat Robertson’la ortak noktada buluşuyor. Robertson New Orleans’ı vuran Katrina kasırgasının, Amerikalılara kürtajı kabul ettikleri için verilen ilahi bir ceza olduğunu belirtmişti. Sonraları aynı isim, Haiti depreminin sebebinin de ülke halkının 18. yüzyılda Fransız emperyalizminden kurtulmak için şeytanla işbirliği yapması olduğunu ifade etmişti. Dini bağnazlık Yemen’den İran’a ve ABD’ye sınır tanımıyor. Eğer Sıddiki Huccetulislam’sa, ben de müftü olmalıyım.
Çirkin ifadeler çıkarılmalı
Üçüncü örneğe gelelim; Arap dünyasında lider konumunda bulunan Mısır başarırsa biz de başarırız, başarısız olursa biz de başarısız oluruz. Mısır’da bir grup avukat başsavcıya, kültür sarayları başkanı ve iki yardımcısı aleyhinde ‘Binbir Gece Masalları’nı yayımladıkları suçlamasını içeren bir mektup gönderdi. Görüldüğü kadarıyla, bin yıl eskiye dayanan orijinal baskıya sadık kalmış bu yeni baskı çirkin cinsel ifadeler içeriyor.
Bu ifadelerin kitaptan çıkarılması noktasında avukatlarla hemfikirim, akademisyenler ve araştırmacılar için bu ifadelere belirli bir baskıda yer verilmeli.
‘Sınır tanımayan avukatlar’
‘Binbir Gece Masalları’ sadece Arap veya Fars kültürünün değil, dünya kültürünün de en güzel kitaplarından. Ben çok önemli bir noktada Mısırlı avukatlarla hemfikirim, ancak başsavcıya gönderdikleri mektupta kitabın yayımlanan baskısındaki uygunsuz ifadelerin sayfa numaralarıyla kaydedildiğini, sonrasında bazılarının iki defa tekrarlandığını gözlemledim. Kültür sarayları kurumu kitabı bir kez yayımlamışsa, bu avukatlar sanki tekrarlamaktan büyük haz duyar gibi uygunsuz ifadeleri üç defa yayımlamış. Kendilerine ‘Sınır Tanımayan Avukatlar’ adını veren bu grup, görünen o ki kültür kitapları dışında bir sınır tanımıyor.
Mektuplarının bir yerinde ‘Binbir Gece Masalları’nın uygunsuz ifadelerin çıkarılmasının ardından yeniden yayımlanmasını önerselerdi onları affedecektim, ancak kitabın yasaklanmasını ve yayımlanan kurumun cezalandırılmasını istemeyi tercih etmişler. Bu ümmetten istifamı sunacağım bir birim var mı?
Varsa bana gösterin. (Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 1 Mayıs 2010)
Kaynak: Radikal