Obama Katoliklerden Destek Almakta Zorlanıyor

 

Barack Obama'nın 11 eyalette fire vermeden ön seçim ve delege seçimleri zaferlerine; kadınlar, düşük gelirli işçiler, Hispanikler ve hemen hemen diğer bütün demografik gruplar arasında kazandığı ezici destek damgasını vurdu. 

Buna rağmen potansiyel olarak belirleyici değerdeki bir oy grubu olan Katolikler hala inatla onun çekiciliğine direniyorlar.

Birkaçı haricinde bütün eyaletlerde kamuoyu yoklamaları, Hillary Rodham Clinton'un Katolik seçmenlerin tercihi olduğunu göstermektedir. Clinton, Katoliklerin tercihinde Obama'yı kendi eyaleti olan İllinois'de bile mağlup etti. Katoliklerin fazla olduğu eyaletlerde Clinton kazanacak gibi görünüyor. 

Obama süper-Salı sonrasında arka arkaya kazandığı zaferlerle önceleri açılan arayı kapasa da, kazandığı eyaletlerde bile Katolikler arasındaki performansı düşüktü. %35'e karşılık oyların % 65'ini aldığı Virginia'da bile Katolik oylarının ancak %52'sini alabildi. Oyların %37'e karşılık %60'ını alarak kazandığı Maryland'da ise Katolik oyların %48'e karşılık ancak %45'ini aldı. Aynı şekilde Obama'nın en son zaferini kazandığı yer olan Wisconsin'de, İllinois senatörü oyların % 58'ini almasına rağmen, Katolik oyları Clinton ile yarı yarıya paylaştı. 

Clinton'un, Katolikler arasındaki gücü kısmen onun birçoğu Katolik olan Hispanikler arasındaki popülaritesi ile açıklanabilir. Ön seçim oylarının yaklaşık üçte birini Latin kökenlilerin oluşturduğu California'da Obama'nın aldığı %26'lık oy oranına karşılık Clinton oyların %70'ini aldı.

Bu mesele ile ilgili olarak kendileriyle mülakat yapılan analizci ve Katolik siyasetçiler, Obama'nın, Katolik seçmenler arasında az destek bulmasını tek bir olay ve ya sebeple açıklamanın mümkün olmadığını belirtmekle beraber, üzerine anlaştıkları nokta, bu durumun daha çok adaylar arasındaki tarz farkının bir yansıması olduğudur. 

Akron Üniversitesi Siyaset Bilimi profesörü ve Pew Din ve Toplum Hayatı Forumu'nun önemli bir araştırmacısı olan John Green'e göre Clinton ve Obama'nın önerileri birbirine çok benziyor ama kişisel dini geçmişi Clinton'a avantaj sağlıyor. 

Gren, "Büyük ihtimalle onun methodist ve liberalizminden dolayı, Hillary Clinton'un Katolik kilisesine sıkıca bağlı olduğuna inanılmaktadır. Bu durum Katoliklerin duyarlılığıyla tam bir uyum içerisindedir" dedi. "Clinton'nun, Katoliklerin anlayabileceği tarzda konuştuğunu düşünüyorum. Obama ise gerçek bir Protestan edasıyla siyah kilisenin sesiyle konuşmaktadır."

Birleşik İsa Kilisesi'nin (İBK) bir üyesi olan Obama'nın aynı zamanda bir Müslüman olduğuna dair gerçek dışı söylemler de ortaya atıldı. BİK, Katolik Kilisesi'nin öğretilerinden gay evliliği ve kürtaj hakları gibi birkaç konuda ayrılmaktadır. 

Obama kampanyasını yürütenler son zamanlarda Katoliklerin desteğini kazandıkları Wisconsin gibi yerleri örnek göstererek bir Katolik destek azlığını kabul etmemektedirler. Clinton'un zaten epeyce tanınmış bir şekilde ve Katolikler de dâhil olmak üzere bazı gruplar arasında zaten güçlü desteğe sahip olarak seçim kampanyasına başlamasına dikkat çekiyorlar. 

Obama'nın seçim kampanyasının ulusal din işleri direktörü olan Joshua DuBois "Avantajın net bir kesinlik Clinton'dan yana düşünmüyorum. Obama, Katolik seçmenlerden epeyce destek aldı" diyor. "Katolikler Obama'yı sevecek birçok nokta buldular. Obama'nın daha önce yapmış olduğu örgütlü çalışmalar sonucu Chicago Katolik toplumundan çok büyük destek gördük."

Ohio'daki Katolikler seçmenler arasında Obama için kampanya yürüten eski İndiana Kongre üyesi olan Tim Roemer göre Obama'nın Katolik seçmenlerin desteğini almada zorlandığını belirten hiçbir emare yok. 

Roemer, "pek çok Katolik onu görüyor ve Obama'nın sosyal adalet ve hayat sorunları ile ilgili tutumunu öğreniyor ve çoğu onu seviyor" dedi. 

Obama'nın Kataolik seçmenin desteğini almada zorlanması 4 Mart'ta yapılacak ön seçimler raundunda sorun yaratabilir. Amerikan Dini Kurumlar İstatistikçileri Derneği'ne göre o tarihte oy kullanacak dört eyaletten birisi olan Rhode Adası'nda nüfusun yarısından fazlası kendisini Katolik olarak tanımlamakta ve bu durum bu eyaleti Amerika içinde en Katolik eyalet haline getirmektedir.

Çok sayıda delegesi olan ve Clinton için "güvenlik duvarı" kıymatindeki Ohio ve Texas eyaletlerinde ise nüfusun yaklaşık %20'si Katolik'tir. 

Eğer yarış 4 Mart sonrasında devam ederse, 22 Nisan'da son büyük eyalet ön seçimi olması muhtemel görünen Pennsylvania için verilecek mücadelenin görünümü çok daha fenalaşabilir—Pennsylvania, nüfusun yaklaşık üçte birinin Katolik olduğu bir eyalet.

Pittsburgh'daki Carnegie Mellon Üniversitesi'nde Kamu Siyaseti ve Politika profesörü olan Jon Delano, "Katolik oyları Pittsburgh ve Philadelphia gibi büyük yerlerde kesinlikle çok kritik rol oynar. Katolikler, Pittsburgh'da ön seçim oylarının yaklaşık %50'sini oluşturabilecek kadar fazlalar" diyor. "Soru; dinin insanlar oylarını kullanırken ne kadar önemli bir rol oynayacağıdır."

 Amerika'daki en yoğun Katolik nüfusun yaşadığı bölgelerden birini temsil eden Temsilciler Meclisi üyesi (Demokrat, Pennsylvania) Mike Doyle'ye göre Pittsburgh bölgesindeki Katolik oyları hala etkilenebilecek durumda olmalarına rağmen Clinton'un yarışı önde götüren aday olarak görülmesi gerektiğini söyledi. 

Doyle, "Pennsylvania'da kazanacak kişi Hillary Clinton'dur. Başkan Clinton burada son derece popülerdir" dedi. "Buradaki yarış, Hillary'nin devam veya tamam diyeceği bir yarış olacaktır."

Pittsburgh bölgesinin kongredeki bir başka temsilcisi Jason Altmire, bu bölgedeki Katolik oyları "çok önemli bir oy bloğu olmakla beraber, hala kaygandır. Daha burada kampanya yapmaya başlamadılar" dedi. 

Batı Pennsylvania'yı temsil eden ve üçü de Katolik olan Doyle, Altmire, John Murtha ve diğer demokrat parti üyeleri başkan adaylığı için hala herhangi bir adayı desteklemediler. 

Her ne kadar Obama, Katoliklerin oyunu almakta zorlansa da, Pepperdine Üniversitesi Hukuk profesörü ve Katolik Üniversitesi Hukuk Bölümü'nün eski dekanı olan Douglas Kmiec, genel seçimlerde John McCain'e karşı Obama'nın Katolik seçmenlerin desteğini almada çok başarılı olacağını vurgulamaktadır. 

Cumhuriyetçi aday Mitt Romney'e hukuki danışmanlık yapan Kmiec, "Senatör Obama dinin bir saldırı aracı olarak kullanıldığı meselesini diğer birçok adaydan daha iyi anlamış durumdadır, özellikle de bazı muhafazakâr grupların kasıtlı olarak demokratların dine ne kadar saygısız olduğunu vurgulayarak siyasi çıkar kazanmaya çalışmasının çok iyi farkındadır" dedi. "Öte yandan, demokratlar insanların yaşamında dinin önemini dikkate almamakta aceleci davrandılar ve laikliği sahiplenmede de hızlı oldular."

Çeviren: Muhammed Hüseyin Kıran