Napolyon'dan Obama'ya…
*
Bardağın dolu tarafından bakmak veya kendilerini kandırmak isteyenler Obama'nın bir takım iyileştirmelerine işaret ediyorlar. Bu iyileştirmelerden birisi Küba ile ilgili geçmiş politikalara sünger çekmesi ve iki ülke arasında yakınlaşma sağlaması. İkinci olarak, Guantanamo konusunda atmış olduğu bir takım olumlu ve somut adımlar. Buna mukabil, pesimist veya gerçekçi taraf ise Irak, Afganistan ve Filistin'de somut adımlar atılmadığını hatırlatıyorlar. Belki de Obama ile alakalı en büyük hayal kırıklıklarından birisi de Arap dünyasındaki reformcu kanatta yaşanmıştır. İbni Haldun Merkezi Başkanı Sadettin İbrahim, Mısır rejiminin kovuşturmasından dolayı yurtdışından ülkeye gelmeye cesaret edemezken Gad partisi ve Kifaye hareketinin lideri Eymen Nur da şahsen ve davası adına Obama'dan bir şey beklemediğini söylemiştir. Obama ülkesinin maddi çıkarlarını değerlerinden daha fazla önceliyor ve önemsiyor. Bu bağlamda, anti demokratik ve otokrat sistemler olarak anılan Suudi Arabistan ve Mısır'ı ziyaret etmesi ve bu ülkelerde iken somut demokratik taleplerde bulunmamasıdır. Hatta Obama, Mısır rejimi hakkında 'otokrat' ibaresini bile kullanmaktan kaçınmıştır. Bilakis özellikle İslami çıkışlı bir takım reformist hareketlerin iktidara gelmek için demokratik usul ve yöntemleri kullandıklarını ve iktidara geldikten sonra da bu araçları bir kenara attıklarını ve iktidardan çekilmediklerini ileri sürmüştür. Bu sözleri, 1990'lı yılların söyleminin akislerinden ibarettir. İsim vermediği bu kesimlerden kastettiklerinin İslami kesimler olduğunda şüphe yok. Lakin Eymen Nur gibiler ise tersini söylüyorlar :" Amerikan yönetimi mevcut otokrat rejimlerle ilişkilerini düzelttiğinde bizi safra gibi bir kenara silkelemektedir…."Obama'nın ziyaretinden iki sembol isim rahatsız olmuştur. Bunlardan birisi Kaide'nin Mısırlı teorisyeni Eymen Zevahiri ile Mısır'da reformcu dalganın lideri Eymen Nur olmalıdır. Zevahiri Afganistan işgalinin sürdüğünden dolayı Nur ise reformist talepleri elinin tersiyle bir kenara ettiği için. Velhasıl, Kahire ziyaretiyle mevcut düzenleri kayırmıştır.
*
Kahire'de bir kez daha İran'a zeytin dalı uzatmıştır. Ön şart olmadan bir araya gelme ve görüşme teklifini yinelemiştir. Lakin İran idaresi ve bizzat Dini Rehber Hamaney :" Sloganlara karnımız tok. Somut adımlar bekliyoruz' tarzında tepkisini dile getirmiş ve değerlendirmede bulunmuştur. Peki, Obama'nın konuşmasında hiç mi olumlu bir yön ve taraf bulunmuyor? Elbette muhteva itibarıyla genel hatlarıyla konuşmasının yapıcı ve olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Lakin bağlamına baktığımızda ve geçmişte benzerleriyle karşılaştırıldığında Obama'nın bunları özde değil sözde yaptığını anlıyoruz. En azından karineler bu yönde. İsrail tarafının uzlaşmaz tavırları karşısında Araplara takdim edecek bir şey bulamayan Obama 'retoriğe kuvvet' babından hitabete yüklenmiştir. Kahire konuşmasının bundan başka bir anlamı yok. Bush ile Obama politikaları arasında değişen somut bir şey yok. Muhteva aynı. Lakin önceki idare ile arasına bir mesafe koyma ihtiyacı hissetmektedir. Bunun dışında Bush, İncil ayetlerine başvururken Obama Kur'an ayetlerine başvurmuştur. Bir de Obama Kahire konuşmasında terör kavramını ağzına almamıştır.