Napolyon, Hitler ve Mussolini Müslüman mıydı?

Cihangir olarak akıbeti bir biçimde Hitler'e benzeyen Napolyon Bonapart  Mısır'ı işgal ettikten sonra garip bir biçimde İslam'a yakınlık gösterir. Hatta Mısırlıları Kölemenlerden kurtarmaya ve ülkeyi asli sahiplerine iade etmeye geldiğini söyler. Mısırlıların karşısına kurtarıcı edasıyla çıkar.  Onun bu yaklaşımı çok tartışmalıdır ve St. Helena Adası'na nefyedildikten ve öldükten sonra da bu tartışmalar hiç dinmemiştir. Lakin işgalcilerin iddialarına rağmen yerli ahaliye davranışları ve muameleleri pek münasip olmamış ve Mısırlı dindarlar da bu işgalcileri sevmemişlerdir. Bundan dolayı Napolyon Bonapart'ın hamlesi ve Mısır deneyimi bu şartlar altına başarısız olur. Kimi dini çevreler de Napolypon'un yaklaşım ve niyetinden şüphe etmezler ve onu samimi bulurlar. Meselenin bir de bu yönü vardır.  Bir şekilde Hitler gibi başarısız safahatından sonra acıklı ölümü de belki de insani olarak bu bakış açısında etkili olmuş olabilir. Zannedersem bunlar arasında Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri de vardır. Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri bilebildiğim kadarıyla Napolyon'un akıbeti konusunda hüsnü zanda bulunur. Yine aynı şekilde o da El Hac Emin el Hüseyni gibi İngilizlere karşı mücadelesinden dolayı ve İslam alemine gösterdiği sempati ve yakınlık itibarıyla Hitler'e muhabbet veya sempati beslemektedir. Solcu yazarlardan Faik Bulut da bunu Tempo dergisine ( 14 Ağustos 2008) serrişte ve afişe eder. Onun tasvirinde Cengiz Özakıncı gibi İslami camianın önde gelen isimlerini Hitler ve benzeri isimlerle bir arada göstermek vardır. Halbuki, Süleyman Hilmi Tunahan ve benzerlerinin buradaki amacı İslam'ın reddedilmez bir cazibesi olduğunu ve belki de bu isimlerin gizlice bu cazibeye yakalandıklarını ifade etmek. Bu noktada Şeyh Nazım Kıbrısi de Prens Charles'ın Müslüman olduğunu ve Hüseyin ismini aldığını söylemişti. Kimi çevreler bundan dolayı Şeyh Nazım Kıbrısi'ye 'İngiliz Şeyhi' demektedirler. Gerçekten de Müslümanlar kendilerine yakınlık gösterenlere ve bir adım atanlara birkaç adım atıyorlar. Bu noktada yine tartışmalı isimlerden birisi olan 'Çakal Carlos'un da Müslüman olduğu ifade edilmiştir. Keza İngiliz sistemine karşı olan ve Müslümanlarla zulüm ve mezalime karşı dayanışma örnekleri gösteren ve daha önce Garaudy gibi Filistinli bir Müslaman bayanla evli olan George Galloway'ın da ( Kemal Helbavi'den menkul)  gizli bir Müslüman olduğu söylenmiştir.

Bunlardan bir kısmı Müslüman olsa ve Müslümanlığını ilan etse de elbette ki haklarında hiçbir tartışma çıkmaz. Lakin tartışmalı isimlerin İslamiyet ile ilişikleri de tabii ki sıkıntılı olmaktadır. Saddam Hüseyin'in 1991 yılından sonraki hali de elbette ki öncesinden çok farklıdır ve şahsiyeti onun daha sonra kazandığı eğilimlerini de tartışmalı kılıyor. Hitler ve Mussolini gibi isimler de böyledir.

*
Gerçekten de İngilizlere karşı zamanında Müslüman kesimler Hitler ve Mussolini'ye hayranlık beslemişler ve duymuşlardır. Mısır'da kimi gençler Mussolini gençlerine özenerek mavi elbise ve Mussolini üniforması giymişlerdir. Irak'ta Reşid Ali Keylani, Hitler yanlısı bir darbe teşebbüsünde bulunmuştur.  Hitler gibi Mussolini'nin de Müslüman olduğu ileri sürülmüştür. Bunu aktaranlardan birisi de İslami konularla ilgilenmekte ve yazmakta Faik Bulut ayarında olan Cengiz Özakıncı'dır. Kimi Müslümanların Mussolini'ye alkışladıklarını ve ona Müslümanlığı yakıştırdıklarını ifade etmektedir. Hitler ve Mussolini'nin İngilizlere ve Yahudilere karşı tavrı bazı Müslümanlara sıcak gelmiş ve dolayısıyla bu yakıştırmaları haklı kılmış olabilir. Bu bağlamda, Cengiz Özakınca kimi Müslümanların Mussolini'ye Musa Nıli dediklerini rivayet ediyor, aktarıyor. Böyle bir varsayım veya faraziye, mümkündür. Lakin bundan bir şey çıkmaz. Zira bu benzetme ve yakıştırmaların makusuyla mütenasip  karşılıkları da vardır. Sözgelimi kimi Şiiler İmam Gazali'nin ahir ömründe Şiiliğe geçtiğini ileri sürerler. Kimi Keldaniler veya benzeri Hıristiyan gruplar da Gazali'yi kendilerine mal etmeye ve nispet etmeye kakışmışlardır. Gazali felsefeyi ayıklayan kimse olmasına rağmen Batı'da uzun yıllar filozof olarak kabul görmüştür. Bunlar mümkündür. Lakin mesele bazen şarlatanlığa kadar vardırılmış ve Kaddafi gibiler bu tartışmaları da kendilerine benzetmişlerdir. Sözgelimi Kaddafi, William Shakespeare'ın aslında Şeyh Pir olduğunu ileri sürmüştür.  Bu benzetme çok illetli yani sorunludur. Biricisi, şeyh ile pir aynı anlama gelmektedir. İkincisi terkipte kullanılan iki ifade iki ayrı dile aittir. Şeyh Pir Arapça ve Farsça bir terkiptir ve böyle bir terkibin kullanılması oldukça garip ve akla uzak görünüyor. Hitler'in Müslümanlığıyla ilgili bir kitap da yayınlandı. Müteşabih bir zemin üzerinden giden kitap, Hitler'in Müslümanlığını irdeliyor. Hitler ve Alibaba, özünde meşhurlar geçidine sahne olmuş bir anılar kitabı... Bununla birlikte, führer hakkında iki kapağı arasında yakası açılmadık birçok yeni iddialar barındırıyor. Bab-ı Ali'nin eski simalarından Abdullah Işıklar, Adolf Hitler'in 60'larda Alman Der Spiegel dergisinde yayınlanmış 'Şeyh Alibaba' adlı tablosuyla ilgili, daha önce hiç duyulmamış bir hatırasını anlatarak, kendince ilk defa bir bilinmezi kamuoyuyla paylaşıyor. Bu hassas mevzu tartışmaya açıyor... Yahudiler'in hangi yönüyle Hitleri tedirgin ettiği, Hitler'in kendisini niçin seçilmiş biri olarak gördüğü, siyasi vasiyeti, ölmeden hemen önce yapmış olduğu ilginç açıklamaları, gelecekle ilgili öngörüleri, içerikte yer alan diğer bazı konu başlıkları... Kitapta ayrıca, Fransa'da lobi faaliyetleri neticesinde yasaklanmış bir esere ayna tutularak, Yahudilerin Türk basın ve siyaseti üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor.

Bu çarpık veya en azından tartışmalı zevatın İslamı seçmeleri üzerinden Müslümanlara dokundurma yapılıyor. Cengiz Özakıncı tarafından El Hac Emin el Hüseyni gibi Mehmet Akif Ersoy'un da Hitler ve Alman hayranı olduğu nazara verilmektedir. Garip veya müteşabih zatların Müslüman olduğu yönündeki haberler üzerinden Müslüman isimler ve kesimler tezyif edilmeye ve karalanmaya çalışılmaktadır. Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Akif Ersoy ve el Hac Emin el Hüseyni gibi. Biz zahire göre hükmederiz kalplerdekini ise sadece Allah bilir.