Moskova İran'a müeyyide de çizgisini koruyor

 


M K Bhadrakumar

Çarşamaba günü New York'ta Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'le dört saati aşkın bir süreyle toplantı yapan ABD Başkanı Barack Obama her iki liderin "zamanın büyük bir kısmını İran'ı konuşarak geçirdiğini" söyledi. Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs'in beklediği tam da buydu zaten.

Diğer yandan Medvedev, liderlerin "geniş yelpaze dağılan konuları" ele aldığını ve "zamanın büyük bir kısmını İran problemine tahsis ettiğini" söyledi. Kremlin basın sekreteri Natalya Timakova'nın önceden yaptığı tahmin de bu yöndeydi. Rus tarafının New York toplantısını "Temmuz'daki Moskova toplantısından sonra önemli bir "kontrol noktası" olarak gördüğünü ve görüşmelerin yeni bir silahların indirimi anlaşmasındaki "ihtilafların çözüme bağlanmasını" teşvik edeceğini söylemişti.

Vurgudaki eksen değişimi çok şey ifade ediyor. Açıktır ki Çarşamba günü yapılan toplantı için talepte bulunan Amerika'nın hedefi Obama'nın İran konusunda Rus meslektaşını ikna etmek için son bir şansını kullanmasıydı. "İran Altılısı" Tahran'nın nükleer baş müzakerecesi ile 1 Ekim'de Cenevre'de görüşecek. Altılıyı oluşturan ülkeler BM Güvenlik Konseyi'nin daimi beş üyesi ve Almanya'dan oluşuyor.

Rus tarafı Obama'nın diplomatik atılımının gelişini önceden gördüler fakat 5 Aralığa kadar yeni bir nükleer silahların indirimi anlaşması için kullanılacak bir fırsat olarak da gördüler bunu. Moskovalı bir yorumcunun da ifade ettiği gibi "çok sayıda değişkenin olduğu karmaşık bir dış politika formülasyonudur bu." Moskova, Rusya ve Amerika'nın nükleer başlık sayısını 1.500-1.675, taşıyıcı sistemin sayısını ise 500'e indirmeye razı olmasını önerdi. Fakat Pentagon, Obama'nın nükleer silahlarda indirime gidilmesi tekliflerine direniyor. ABD'nin şu an 2.600 adet fırlatmaya hazır nükleer başlığı, 2.500 yedek başlığı ve sökülmeyi bekleyen ilave 4.000 başlığı bulunduğu tahmin ediliyor.

Ruslar nezdindeki mesele, Medvedev'in Amerikan Başkanına nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme gündeminde nasıl yardım edebileceğidir. Aynı şekilde, Rusya üzerinde baskı var, Obama'nın Orta Avrupa'ya füze savunma sistemi konuşlandırmaktan vazgeçme kararına karşılık vermesi bekleniyor Rusya'nın.

Rus kanaat önderleri işlerin iyi gitmesi için şans diliyor ve bu safhada, Amerika'nın İran'a karşı müeyyideleri sıkılaştırma hamlesine karşı Medvedev'in taviz verip vermeyeceği hususunda şüphe besliyorlar. Rus stratejisyenler câmiasının nüfuzlu bir ismi Sergei Karaganov, çok fazla bir şey beklenmemesi yönünde önceden ikazda bulundu: "Amerika'nın bu konuda çeşitli tavizler bekleme hakkı vardır elbet fakat Rusya'nın bu tavzileri vereceğini sanmıyorum. Bölgenin yükselen gücü [İran'la] ilişkilerin bozulmasına ilgi duymuyoruz. Çığır açıcı hamleler beklenmemeli henüz" dedi.

Çarşamba günü yapılan toplantının ardından Medvedev "müeyyideler nâdiren verimli sonuçlar doğurur. Fakat bazı hallerde kaçınılmaz olurlar" dedi. İlginç bir şekilde ilave etti: "Nihayetinde bu bir seçim meselesidir. İran'ın barışçıl nükleer programı ve diğer meselelerde Amerikan yönetimiyle birlikte çalışmaya hazırlıklıyız." Medvedev Rusya ve Amerika'nın zorlu küresel meseleleri halletmelerine imkan veren "ilişkilerdeki olumlu değişime, yerleşik, yapıcı, dostane işleyen ilişkilere" şahit olmaktan duyduğu tatmini vurguladı. Rusya'nın beklentileri aslında çok yüksek. Diğer yandan Obama hassaten İran problemini cımbızla çekti.

Görüşmeler sonucunda, vade sonuna kadar nükleer füzelerin ve fırlatıcıların sayısını kaydadeğer derecede azaltan yeni bir Stratejik Silahların İndirimi Anlaşmasına varmada mutabık kalındı. Moskova'ya dönüş yolunda Medvedev'in net kazancıydı bu. Fakat Moskova, Obama'nın kuşatılmış bir başkan olduğunu hesaba katmak durumunda. Söylendiğine göre Obama Pentagon'un Nükleer Tavrı Gözden Geçirme raporunun ilk taslağını çok tutuk olduğu için geri göndermek zorunda kaldı ve nükleer silahların azaltılması, yayılmasının önlenmesi rejimi ve Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi gündemine uygun bir şekilde Moskova'yla mesafe katetmesine imkan verecek geniş kapsamlı seçenekler talep etti.

Medvedev'in söylediği üzere "silahların sayısında indirime gidilmesi, Amerika ile ilişkilerin yeniden başlatılmasının temel unsudur." Rusya için meselenin esası bu. İki nükleer süpergücün radikal silahsızlanmadan nükleer silahların yayılmasını küresel çapta engelleme çabalarına ilerlemeleri sözkonusu olduğu nispette bu yolculuk ve İran problemi arasında bir bağlantı vardır. (4-15 Mayıs tarihlerinde Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasını gözden geçirme konferansı yapılacak ve zaman geriye doğru sayıyor.)

İç politikada gittikçe köşede kalan Obama'nın genel stratejisi ile ilgili gittikçe büyüyen zorluklarını hesaba kattığımızda, Moskova silahsızlanma politikasında Amerikan başkanına yardım etmeye meyilli olacaktır. Moskova'nın çıkarına da bu. Obama'nın Avrupa füze savunma sistemi teklifiyle ilgili olarak Rus yorumcuların geçen hafta dile getirdiği bir dizi çekincelere rağmen Moskova bu teklifleri hem reddetmedi hem de Obama'nın bu kararını bâriz bir biçimde selamladı.

Obama, New York toplantısının ardından İran konusunda Medvedev'le buluşacakları müşterik zeminin unsurlarına ışık tuttu:

İran'ın barışçıl enerji kaynakları arayışı sorgulanamaz fakat nükleer silah arayışına girmemeli.

İran problemi diplomasi yoluyla çözülmeli.

Amerika, İran'la ciddi bir tarzda müzakere yapmaya azimlidir.

Eğer İran nükleer silah üretmeme taahhüdünü karşılamasıyla ilgili meseleleri çözmek üzere yapılacak müzakerelere ciddi bir şekilde cevap vermezse, ilave müeyyideler ihtimal dâhilindedir.

Medvedev ise Amerikan başkanının çizdiği genel hatlarda mutabık kalmakla birlikte farklı bir açıdan yaklaştı:

İran'ın nükleer programına imkan veren ama nükleer silah üretmesini engelleyen bir sistem kurulması için gayret sarfedilmelidir.

Rusya ve Amerika, iki nükleer süpergüç olarak "güçlü sinyaller" göndermelidir (yani silahsızlanma konusunda bir örnek teşkil ederek).

İran'a doğru kararı almasına yardım edecek bir yaklaşım sergilenmeli.

İlke olarak, müeyyideler nâdiren verimli sonuçlar doğurur ama müeyyideler bazı hallerde kaçınılmaz olabilirler.

Rusya, İran konusunda Amerika ile ikili ilişkiler genel çerçevesinde çalışmayı ümit ediyor.

10 gün önce CNN'de yayınlanan söyleşide Medvedev'in Rus düşüncesini ayrıntılarıyla anlattığını hatırlamak konuya yardımcı olacaktır. İran'ın nükleer programda uygun bir şekilde hareket etmesi için bir dizi teşviklere ihtiyacı olduğunu söyledi. Ardından hedef, İran'ın nükleer enerji programı geliştirmek için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile işbirliği yapmasını sağlama almak olmalı dedi. Sonra da İran'ın UAEK ile işbirliği yapması için uluslararası câmianın "olumlu teşvikler sistemi" yaratması ve "İran'ın işbirliğine sevkedilmesi gerektiğini" belirtti. Ve dördüncüsü, Washington'ın hissetiklerinin aksine, 9 Eylül tarihli İran paketi müzakereler için bir temel sunmuştur. Beşincisi, ilave müeyyideler son çâre olmalı. Ve "Evet, elbette İran'ı yüreklendirmeliyiz fakat eyleme geçmeden evvel başka hiçbir seçeneğimiz olmadığından, İranlı meslektaşlarımızın bazı nedenlerden dolayı bizi duymadığından emin olmalıız" dedi.

Mânidardır, Medvedev S-300 tedâriki dâhil Rusya'nın İran'a askeri silah satışını iddialı bir şekilde savundu ve Rusya'nın İran'la, bir askeri saldırı durumunda ona yardımcı olmakla mükellef tutan hiçbir anlaşması olmamasına rağmen bunun Rusya'nın böylesi gelişmelere kayıtsız kalmak istediği veya kayıtsız kalacağı anlamına gelmediğini ifade etti.

O halde büyük soru şu: Medvedev'in "müeyyideler bazı hallerde kaçınılmaz olur" sözü, Moskova'da bir politika değişimini mi temsil eder? New York Times'tan Helene Cooper'dan ödünçle, Obama İran'a karşı çetin müeyyideleri gözönüne alması için Medvedev'den "taviz mi kopardı?" Washington Times'ın yazdığı gibi "kilit bir zafer" mi kazandı Obama?

Beyaz Saray'ın keyfi yerine gelmiş Rusya danışmanı Michael McFaul "ABD-Rusya ilişkilerinde farklı bir yerdeyiz" diye ilan etti. İç açıcı durmayan bir siyasi manzara içerisindeki Amerikan yönetimi İran probleminden çıkış için bir yol arıyor ve önemli önemsiz ne varsa kapmaya değer görünüyor; ve Ruslar Amerikan tarafına bunu çok görmeyebilirler. Sovyet-Amerika diplomasi tarihi böyle anlardan âri değildir.

Rusya'nın İran politikasında tektonik bir değişim sözkonusu değil elbette. Medvedev'in New York'ta söyledikleri arasında yeni adına bir şey yoktu. Batı'nın Rusya uzmanlarının bir ay önce söylediklerinin hemen hemen aynısını söyledi toplantıda; ve daha sonra da CNN'de yayınlanan söyleşide biraz daha açtı. Ancak gene de şunu hiç kimse inkar edemez ki Beyaz Saray'ın, Rusya'nın nihayet İran'a daha sert müeyyideleri kabule biraz daha yanaştığını – itiraz edilmemiştir - iddia edeceği kadar vardı.

Bununla birlikte, Beyaz Saray, Medvedev'in Waldorf Astoria'daki süitinde Çarşamba günü sarfettiği altı küçük kelimenin tadını çıkarırken, Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jiang Yu ânın tadını çıkaran Amerikalıların damak tadını bozdu. Jiang, Perşembe gübü Pekin'de yaptığı açıklamada "her daim inanmaktayız ki müeyyideler ve baskılar çözüm değildir. Şu an, diplomatik çabalara yardımcı değildir" dedi.

Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi de Pekin'in duruşunu yineledi ve İran nükleer programı meselesinin diyalog yoluyla barışçıl bir şekilde çözülebileceğini ifade etti. Belli başlı uluslararası meselelerde Moskova ve Pekin arasındaki yakın eşgüdüme bakınca, Çin yerli yersiz konuşmayacaktır.

Son tahlilde, nükleer silahların yayılmasına bir son verilmesi çağrısı yapan ve Perşembe günü geçirilen BM Güvenlik Konseyi kararında İran'ın adı geçmedi – Amerika ve İngiltere'nin propagandasına rağmen - ve bunun nedeni, Rusya ve Çin'in buna izin vermeyecek olmasıydı. Bu karar, nükleer silah geliştirdiğine inanılan ülkeleri mecburi denetimden geçirme yetkisi verecek kadar ileri de gitmedi.

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı