Misket bombalarının en büyük üreticisi ve kullanıcısı olan ABD'nin, sivillere askerlerden daha çok zarar veren bu silahların yok edilmesine yönelik anlaşmaya karşı çıkması utanç verici. Bir sonraki başkan anlaşmayı imzalamalı
Cuma günü önde gelen NATO müttefikleri de dahil 111 ülke, sekiz yıl içinde misket bombası stoklarının ortadan kaldırılmasını öngören bir anlaşmayı kabul etti. Misket
bombaları, geniş bir alana binlerce küçük bomba saçan, masum siviller için uzun vadeli ölümcül tehdit oluşturan son derece zararlı silahlar. Bush yönetimiyse anlaşmayı imzalamamakla kalmadı, tüm gücüyle muhalefet etti. Yıllardır ABD'yle omuz omuza yürüyen Britanya bile silahlarını kullanımdan çekmeyi kabul etti. Bu da ABD'nin bu tür hassas silah kontrolüne karşı uzun zamandır yürüttüğü muhalefete ve anlaşmalarla arası hiç iyi olmayan mevcut yönetime ihtiyaç duyulan bir darbe indirdi.
İnsan hakları savunucularının çabalarıyla yürütülen misket bombalarının yasaklanması kampanyası, kara mayınlarını yasaklayan anlaşma (ki ABD bunu da imzalamayı reddediyor) kadar geniş çaplı bir ilgiye hiçbir zaman mazhar olmadı. Fakat iki silahın ortak noktası şu: İkisi de sivillere askerlerden daha çok zarar veriyor ve savaştan çok sonraları bile tehdit oluşturuyor. Uçaklarla veya toplarla atılan misket bombaları, iki-üç futbol sahası genişliğindeki bir alana küçük 'bombacıklar' saçıyor. Birçoğu çarpma sırasında patlamıyor, fakat hiçbir şeyden haberi olmayan sivillerce kolayca infilak ettirilebiliyor. Bu bombacıkların en şaşırtıcı tarafı, cazip birer nesne gibi, bir konserve kutusu veya oyuncak gibi görünmeleri.
Hiçbir ülke misket bombalarına ABD'den daha fazla yatırım yapmadı. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre Amerika bu silahın en büyük üreticisi, stokçusu ve kullanıcısı; eski Yugoslavya, Afganistan ve Irak'ta bu bombaların kullanıldığı biliniyor. Kullanan diğer ülke ve kurumlar arasında Britanya, Fransa, Sudan, NATO, İsrail ve Hizbullah var.
Amerikalı yetkililer
Pentagon'un bu tür silahlara sahip olması gerektiğinde ısrarlı. Clinton yönetiminin 1997'de kara mayınları anlaşmasına karşı çıkarken öne sürdüğü gerekçe de buydu.
Bu zayıf bir sav: Misket bombaları konvansiyonel savaş alanlarında yürütülen konvansiyonel savaşlar için üretilmiş silahlar. Amerika'nın konvansiyonel savaşlardan ziyade nüfus merkezlerinde isyan karşıtı çatışmalara girme ihtimali çok daha yüksek ve böyle
bir durumda ayrım gözetmeden öldüren silahlara yer yok.
Anlaşmanın başlıca muhalifi olarak ABD, yasağı reddeden Rusya ve Çin gibi ülkelere de kol kanat germiş oluyor. Bu yüzden de daha zayıf bir anlaşma ortaya çıkıyor: Bu üç ülkenin stoklarında bir milyardan fazla misket bombası var, ki bu anlaşma kapsamında imha edilmesi beklenen miktarın çok üzerinde. Anlaşmayı zayıflatan bir başka nokta, ABD'nin misket bombalarını kullansa bile imzalayıcı ülkelerle askeri işbirliğini sürdürmesine imkân verecek bir boşluk bulunması.
En azından bu anlaşma, kara mayını yasağı gibi, misket bombalarını suçlu ilan ediyor ve kullanılmalarını zorlaştırıyor. Uzmanlara göre kara mayını anlaşması yürürlüğe girdiğinden bu yana 40 milyondan fazla mayın imha edildi, kara mayını ticareti fiilen sona erdi ve 2007'de sadece iki ülke (Rusya ve Birmanya) bu silahları kullandı. ABD'yse kara mayınlarını etkisiz hale getirip savaş bölgelerinden temizlemek için 1.2 milyar dolar (yani bütün ülkelerden fazla para) harcadı.
Modern ülkelerin meşru çıkarlarını korumak için belli silahlara ihtiyacı var. Sivillere ayrım gözetmeden zarar veren misket bombalarınınsa o cephanelikte yeri yok. Başkan Bush bu değerli anlaşmayı daha fazla sabote etme eğilimine direnip uygulanmasına imkân tanımalı. Başkan adaylarının anlaşmayla ilgili tavırlarının ne olduğu henüz belli değil,
fakat her kim yeni başkan seçilirse Bush'un muhalefetini geri çekip anlaşmayı imzalamalı.
Kaynak: Radikal