Mısır muhalefetinden zekice bir adım

Mısır'da Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin sunduğu beş maddenin kabul edilmesi şartıyla muhalefetin anayasa referandumuna katılmayı kabul etmesi, zekice bir adım ve mantıklı bir politika gibi görülüyor. Bu yüzden bunu geri adım veya bir kırılma olarak düşünmemek gerek. Mısır'daki savaşın ülkeyi savunma savaşı olduğu doğrudur. Ancak savaş maalesef hileli kanunlara, din adına yapılan aldatmacalara ve medyanın yönlendirmelerine göre sürdürülüyor. İşte bu yüzden sağduyulu olmak çok önemli.

İhvan'ın Mısır'ı bütünüyle elde etme girişimlerine karşı muhalefetin verdiği savaş tek yönlü olmayacak elbette. Anayasadan medyaya, ekonomiden eğitime ve doğal olarak siyasi sisteme kadar uzanan bir savaş olacak. Bu yüzden boykot, kendi çapında bir izolasyona sebep olurdu. Özellikle de meydanı, devleti bütünüyle işgal etmek isteyen bu kritik anlarda Mısır halkını kandırmayı başaran ve hem batıyı hem de bölgede rol oynayan birçok aktörü demokratik niyetleri ve iktidarı değiştirmeyi hedefleyen hileleriyle aldatabilen İhvan'a bırakma anlamına gelecekti. Bu nedenle, muhaliflerin, –konu henüz yargıçlar tarafından çözümlenmemiş olduğu için-  aralarında tam yargı denetiminin ve İhvan'ın iki aşamalı seçeneğinin aksine referandumun tek bir günde yapılması gibi şartlarının kabul edilmesi koşuluyla, referanduma katılma kararları almaları olumlu bir gelişme sayılır. İhvanın iki aşamalı referandum talebini, katılımcıların dikkatini dağıtmak ve hileli operasyonları kolaylaştırmak olarak gören muhalifler, referandumu kesinlikle tek güne indirme şartı koşuyor. Yani muhalefet Mısır'da doğru bir siyaset uyguluyor ve İhvan'ın hilelerine aynı üslupla cevap veriyor ki bu çok zekice bir adım.

Muhaliflerin kavraması gereken bir şey var. Tüm yetkileri kendisinde toplayan başkanın anayasasını – veya Mısır gazetelerinin vasıflandırdığı gibi " gece yarısı anayasası"nı- reddetmek için milyonları sokaklara dökmeyi başaran muhalefet, aynı halkın İhvan'ın geçirmeye çalıştığı anayasa referandumuna "hayır" oyu kullanmasını ve ülkeyi korumasını da sağlayabilir. Muhalefetin şimdiki savaşı bu ve İhvan ordusunu frenlemek için en etkili çözüm. Boykot, Sünni Irak'ta Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra bir işe yaramamıştı. Hüsnü Mübarek'in gidişinden sonra askeri meclisi çekilmeye zorlayarak Mısırlı siyasetçilere hile yapan ve onları faydasız bir savaşla oyalamaya çalışan İhvan'ı şimdi boykot etmek de bir işe yaramayacak. Liberalleri Irak'a benzememeleri konusunda daha önce defalarca uyarmıştık.

Mısır'da muhalefetin referanduma katılma kararı alması ve anayasaya "hayır" oyu kullanacağını bildirmesi siyasi açıdan gayet mantıklı bir karar. Bu şekilde özellikle de sokağı aldatan ve batıyı demokratik oyunlarıyla oyalamaya çalışan İhvan'dan birçok yaprağı söküp atmayı başardı. Bu adım ayrıca, Mısır muhalefetinin sadece sokakta değil, aynı zamanda seçim sandıklarında da ağırlığının olduğunu ve siyaset oyununun kurallarını hileyle değil, dürüst bir şekilde yenileyebileceğini ispatlıyor. Doğru, bu zor bir görev. Ama hiç kimse devletlerin sadece isteklerle veya sloganlarla veya minberlerde kurulabileceğini söylemiyor. Aksine bu keskin, uzun bir yol. Tüm tarafların bir araya gelmesi ve bütün bir ikna savaşına girilmesi gerek. Çünkü bu savaş, İhvan gibi dini, hileli kanunları kullanan, halkın duygularıyla oynayıp, hassasiyetleriyle eğlenenlerin tecrit edilmesini hedefleyen bir savaş.

İşte bu nedenle, Mısır'ın veya en azından üçte birinin "Gece Yarısı Anayasası"na "hayır" demek için ciddi bir yükümlülüğün altına girme zamanı çoktan gelmiştir.

Kaynak: Şarku'l Avsat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız