Milliyetçilik bahsine mütevazı bir katkı


Ben biraz eski kafalıyım. Özelleştirme, döviz dengeleri, stand-by, borsa endeksi vs'den ibaret bir ekonomi-politiğe aklım ermez. Yerli sanayinin alabildiğine geliştiğini görmek isterim. Mesela, yerli otomobil üretimi ve ihracatı görmek isterim.

Bir Fransız veya Japon markasının Türkiye'de üretilip mücavir ülkelere ihraç edilmesi, istihdam alanı oluşturması, döviz girdisi sağlaması kötü mü? Değil tabiî. Fakat benim gönlümde yatan aslan, hem sözde hem de özde yerli otomobil. Çocukluğumdan beri, bir Türk markasının dünya otomotiv piyasasını alt-üst ettiğini hayâl eder dururum.

ANASOL-D hükümeti günlerinden bir gün, gazetede, Özaltın diye bir şirketin kendi adıyla ticarî minibüsler üretip komşu ülkelere ihraç ettiğini okudum. Araçlar yüzde 90 oranında Çin malı parçalardan oluşuyormuş, fakat şirket yetkilileri bunun geçici bir durum olduğunu ve yerlilik oranının bir yıl içinde yüzde 60'a çıkarılacağını söylüyorlarmış. Haberi öpüp başımın üstüne koydum. Sonra da, MHP'li bir bakanın yanında çalışan bürokrat bir arkadaşıma yetiştirdim.

“Ağabey,” dedim, “bu haberi bakanın dikkatine sunmalısın. Milliyetçi kadrolar bu işe sahip çıkmalı. Özaltın'ın fabrikasına derhal uzmanlar gönderilmeli. Araçların kalitesi incelenmeli. Yapılan iş gerçekten takdire şayan ise bunun gereği yapılmalı. Bakan ve hatta Devlet Bahçeli fabrikayı ziyaret etmeli. Türkiye'nin yüzünü ağartan şirket sahibine törenle madalya takılmalı. Madalya törenine bütün gazeteler ve televizyonlar davet edilmeli. 'Ekonomik kriz işte böyle aşılır, memleket işte böyle kalkınır' denilmeli. Yerli sanayicinin azmi kamçılanmalı, millete umut verilmeli. Bir zamanlar Demirel, Türkiye'de otomobil üretmek isteyen Amerikan şirketi Ford'a gerekirse Çankaya Köşkü'nün arazisini bile tahsis edebileceğini söylemişti. Milliyetçi kadrolar da 'Yerli otomobil başımızın tacıdır; gelişmesi ve dünya markalarıyla rekabet edebilecek duruma gelmesi için üzerimize düşeni yapmaya hazırız' demeliler. Özaltın'ın başarısı, sanayide bir millî heyecan rüzgârı estirmek için sonuna kadar kullanılmalı!”

Arkadaşım etkilendi. Bakanın da etkileneceğinden emindi. Millî ekonomi, millî sanayi, millî kalkınma, millî heyecan… Milliyetçi bir bakan bundan etkilenmeyecekti de neden etkilenecekti?

Birkaç gün sonra arkadaşımla yeniden buluştuk. “Ne oldu? Konuyu bakana arz ettin mi?” diye sordum. Arz ettiğini söyledi.

- E ne dedi?

- “Koç Grubu'nun ve Doğan Grubu'nun öfkesini üzerimize çekmekten imtina etmeliyiz” dedi.

- Hepsi bu mu?

- Hepsi bu.

O gün bugündür “Milliyetçi hareket engellenemez!” sloganını buruk bir tebessümle karşılarım.

Kaynak: Yeni Şafak