Maliki Washington'da

Çok yakında, yüz yüze... Maliki ve Obama... Obama'nın neler söyleyebileceğini veya Irak başbakanının nasıl haberlerle döneceğini tahmin edebilen var mı? Mesela, Obama, Maliki'nin saltanatını ölümsüzleştirme konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğu hakkında bir açıklama bekleyebilir mi? Veya Irak'ı nasıl yolsuzlukların ülkesi haline getirdiğini merak eder mi?  Laikliğe, modernliğe ve özgürlüğe karşı olan düşmanlığını, Havice katliamını, baskıyı, şiddeti, mezhep farklılığı yüzünden tutuklanıp hapse konulanlara yapılan işkenceler hakkında sorular sorar mı? Bilemiyoruz.

Diğer taraftan Maliki'nin "Şii hakimiyeti" politikası nedeniyle mezhep karmaşası oluşturması, adalet bakanı Adl Hasan el- Caferi ( Eş'şemri)'nin Caferilik mezhebinin Ahval-i Şahsiye'si kanununu uygulamada ne kadar yeri olduğu da merak edilenler arasında. Caferiliğin Ahval-i Şahsiyye'si Ziya Şekerci'ye göre "Irak Caferi Cumhuriyeti" için temel esası oluşturuyor. Peki, Irak'ın ve Iraklıların yaşadığı siyasi tıkanıklık ve mezhep gerilimleri artık yeter demeyi gerektirmiyor mu?

Diğer bir mesele de siyasi sürgünlerle ilgili. Obama, Maliki'ye, Eşref ve Liberti üslerinde tutulan siyasi sürgünlere karşı yapılan katliamları, şahsi eşyalarına yapılan yağmaları, kadınlarının kaçırılmasını, son iki aydır hastanede yatan bazılarına ilaç verilmesinin yasaklanmasını, geçmiş katliamlarda imzaları bulunan iki polis Ahmet al Hadr ve Muhammed el Azab'dan gördükleri işkenceleri sorar mı?

Aslında önce sorulması gereken Obama'nın tüm bunlarla ilgilenip ilgilenmediği... Obama, Suriye konusunda bile ülke halkının taleplerinin görmezden gelinmesi ve Esad katliamlarının unutturulmaya çalışılması konusundaki en büyük katılımcılardan. Suriye halkını "Beşşar mı? El Kaide mi?" dedirtecek kadar ikilem de bırakanlardan biri de o. Üstelik bir zamanlar Maliki hükümetine Suriyeli mültecileri teslim ettiği zaman onları unutmayacağını ve uluslararası hukuk bağlamında onları koruyacağını söz vermişti. ABD başkanı tüm bunları hatırlıyor mu acaba?

Siyasi koridorlarda dolaşan haberlere göre Maliki, El Kaide tehlikesinden söz etmek ve savaş uçakları, helikopterler, kısaca askeri destek istemek için Amerika'ya gidiyor. Ama diğer taraftan teröre karşı hiçbir ortak güvenlik anlaşmasına da girmeyeceği biliniyor, çünkü bunu İran kabul etmiyor. Iraklı bazı Şii politikacıların açıklamalarına bakıldığında ise Maliki'nin Amerika'ya bir mesaj götüreceği anlaşılıyor. Mesajın sahibi Hamaney. İçeriğinde ise Amerika'yı İsrail konusunda rahatlatan açıklamalar var. Tahran, İran'ın İsrail- Filistin görüşmelerine taş koymayacağını bildiriyor. Tabi bunun yanında da ambargonun hafifletilmesi isteniyor.

Maliki ziyaretinin Suriye boyutu da var elbette. Haberlere göre Irak devlet başkanı bölgedeki El Kaide tehlikesine karşı Suriye'nin ve bölgenin istikrarını koruması için Beşar Esad'ın görev süresinin uzatılması gerektiğini, ABD liderine iletecek. Iraklı siyasilere göre Maliki, Amerika ziyaretinden çok umutlu. Çünkü Amerika- İran- Suriye yakınlaşması gelecek seçimlerde koltuğunu garantilemesi için kendisine güçlü bir koz veriyor.

Maliki, Elbette kendi mezhep politikası bağlamında El Kaide tehlikesine karşı Irak'ın güvenliği meselesini kısa tutacak. Veya fakirliğin, yolsuzlukların, ihmalin ülkede yaygınlaşması, Ehli Hak, Bedir tugayı ve diğer Şii milislerin, El Kaide ve Lübnan Hizbullahı ile birlikte Suriye ve Irak'ta yaptıkları mezhep terörü de görmezden gelinecek. Olur da Maliki ABD ziyaretinden memnun bir şekilde dönerse, gelecek seçimlerde rakiplerine karşı daha baskıcı olacak.

Obama ise bunların hiç biriyle ilgilenmiyor. Onun hedefi ne Amerikan askerlerinin Ira'ın güvenliğini sağlaması için bölgeye geri dönmesi, ne İran, Irak ve Suriye'de demokratik bir sistem kurmak, ne de insan hakları w.s... Obama yalnızca İran ile ilişkilerinin normalleştirilmesi için Maliki'nin Veli Fakih'in gözündeki "itibarından" faydalanmak istiyor. Ambargonun hafifletilmesi ve elçiliklerin açılmaya başlaması için başlayan görüşmeler iki ülke arasındaki normalleşmenin başladığına işaret. Ahlakilik veya demokratik ilkeler ise ABD'nin dış politikasında özellikle Arap dünyası söz konusu olduğunda yer bulmuyor.

Anlaşılan Obama'nın, Batılı ve Arap müttefiklerinin Suriye ve İran'daki çarpık siyasetinden dolayı yediği şamar yetmedi. O şu an bize duyurmadan elindeki "nimeti" kullanarak batılı müttefiklerini kontrol etmek istiyor. Ama ilk duyan her zaman en yakındaki değil midir?

Kaynak: Elaph
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız