Maden iştahı ödenen insani bedeli haklı çıkarmıyor

5 Ağustos’ta 33 madenci her zamanki gibi San Jose madenine indiklerinde sadece aileleri bunun farkındaydı. Ancak dün, kurtarma süreci sürekli tekrarlansa da coşkusundan hiçbir şey kaybetmeyen çoklu bir yeniden doğum misali tek tek yeniden yeryüzüne çıkarlarken, bütün dünya onları izliyordu. Daha önce, değil 33 kişi, bir kişi bile yeraltında bu yılmaz madenciler kadar uzun süre kalmamıştı.

Fakat hikâye dün doruğuna çıkarken dünyanın dikkatini çeken şey, sadece madencilerin toprak altındaki rekor uzunlukta kalışları ya da 10 hafta önceki göçükte kısılıp kaldıkları tünelin çok derinde olması değildi. Bizzat onların sergilediği cesaretti. Kurtarma ekiplerinin kararlılığı ve inancıydı. Ailelerin uyku nedir bilmeden gösterdiği dayanışmaydı. Kısacası, insan ruhunun ortaklaşa sergilediği muhteşem gösteriydi.

Dün Şili’nin kuzey çölündeki destansı kurtarmalarda katkısı olan herkes büyük bir ehliyet ve metanet gösterdi, en çok da Fenix kurtarma kapsüllerinin içinde yerin 600 metre altından yeryüzüne çıkarılan madenciler. Afganistan’dan Şili’ye gelen Amerikalı deliciler kurtarma kapsülünü olağanüstü bir beceriyle aşağı indirdi. Kapsülü tasarlayan Şilili mühendisler teknik sorunları doğru hesaplayıp çözdü.

Göründüğü kadarıyla kurtarma ekipleri, Fenix’i yukarı çekecek en iyi Alman kablosunu bulmaktan, madencilere yukarıda kendilerini bekleyen yoğun medya ilgisine dair temel medya eğitimi vermeye kadar her şeyi şaşırtıcı derecede ayrıntılı düşünmüştü. Şili’nin milyarder muhafazakâr Devlet Başkanı Sebastian Pinera’dan Atacama eyaletinin sosyalist senatörü ve Şili’nin modern dönemdeki en büyük solcu şehidinin kızı İsabel Allende’ye kadar bütün siyasetçiler yorulmak bilmeden çalıştı. Hepsinin ötesinde madenciler (genci yaşlısı, sağlıklısı hastası, güçlüsü zayıfı) kenetlendi, birbirlerine cesaret verdi, ekip olarak çalıştı, ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz’ için dedi; öyle anlar oldu ki, olay yerinde ve çok uzaklarda gelişmeleri izleyenler onların yüceliği karşısında ezildi.

Şimdi daha zorlu sorular önem kazanacak. Kurtarılanlar sıradan hayatlarına dönüşün sıkıntısından nasıl korunacak? Eski sıkıntıların yerini yenilerinin almasıyla başa çıkabilmeleri nasıl sağlanacak? Şili madenciliğiyle ilgili tartışmalar da yaşanacak; Şili’nin ulusal gelirinin yüzde 40’ını üreten madenlerin (çalışma koşullarının Şili’den çok daha kötü olduğu bazı komşu ülkelerde oran bundan bile fazla) insani bedeline ve Çin’in, San Jose’nin güvensiz bir biçimde tekrar açılmasına yol açan iştahına dair sorular sorulacak. Atacama’da yaşananlar, ekonomisi Hindistan’ınkini ikiye katlayan Güney Amerika’ya yönelik dikkatin daha da yoğunlaşmasına yardımcı olabilir.

Her koyun kendi bacağından asılmaz!
Son 70 günün dramından ve yoğun duygularından bir adım geriye gidip şunu da görmek lazım: Kurtarma operasyonu aynı zamanda 21. asır dünyasının birbiriyle anında bağlantı kurabildiğinin de bir başka göstergesi. Fakat bir farkla. Hep ters giden olaylarda bir araya geliyoruz: İklim değişikliği, çevre kirliliği, ekonomik çöküş, terör tehdidi, salgın hastalık tehlikesi. Küresel medyanın hâkimiyetindeki dünyada, Oscarlar veya Dünya Kupası gibi ortak eğlencelere de alışmış durumdayız. Modern dünyanın ne kadar atomize ve bireyci hale geldiğine, her koyunun kendi bacağından asıldığına, kendi yolunda gittiğine dair de çok şey yazılıp çizildi. Sahiden ortak bir sevinçte birleşmekse tam tersine alışılmadık bir şey haline geldi. İşte Şili’de olan buydu. Bu 24 saat, sadece Şilili madencilere değil herkese, insan olmanın iyi bir şey olduğunu ve hayatta olmanın güzelliğini hatırlattı. (Başyazı, 14 Ekim 2010)


Kaynak: Radikal