Kuzey Kore, Pekin ve Washington'a meydan okuyor

Paranoyak ve aynı zamanda gezegenin en acımasız diktatörlüklerinden biri gelişmiş bir nükleer silaha sahip olma yolunda büyük bir adım attı. İşte engel olunması gereken Kuzey Kore tarafından –2006 ve 2009'dakilerden sonra– 12 Şubat Çarşamba günü üçüncüsü tatbik mevkiine konan bu nükleer denemedir.

Bu en az, belki daha fazla, İran'ın askeri amaçlı nükleer silahlara yönelmesi kadar tehlike oluşturan bir durum. Bölgedeki birkaç ülke daha bunu "takip etmeye" meyledebilir. Dünyanın en fazla gelişen bölgesi kitlesel imha silahlarının yarış alanına dönüşebilir. Önüne geçilmezse.

Bu, soğuk savaşın mirası. Altmış yıl önce, 27 Temmuz 1953'te Kuzey ile Güney arasında gerçekleşen Kore Savaşı, milyonlarca Korelinin hayatını elinden aldıktan sonra ne bir kazanan ne de bir barış antlaşması olmadan sona erdi. Amerikalılar, Kuzey Koreli komünistlere ve ittifak halinde oldukları Çin ve Sovyetlere karşı zaferi kesinleştirmek için atom bombasına başvurmak üzereydiler. Kuzey Kore, o zamandan beri, bölünmüş yarımada üzerinde korkunç bir diktatör yetiştirdi. Amerika ile ittifak halindeki rakibi Güney Kore'ye karşı, Pyongyang'da iktidarda bulunan komünist Kim hanedanı, ekonomik açıdan başarısız olsa da nükleer bir programa ve en yüksek düzeyde balistik silahlara kendini vakfetmeyi başardı. Söz konusu silahların hızla artması tehlikesinden endişe duyan uluslararası toplumun itirazlarına kulak asmadan.

Kim Jong-un, hanedanın üçüncü kuşaktan genç varisi, seleflerinin siyasi hedeflerini takip ediyor: Başta ABD olmak üzere "dış düşman güçler"e karşı caydırma aracı olarak ve iç plan konusunda ise ulusal onuru ve kendi meşruiyetini güçlendirme aracı olarak atom.

Öfkeli ülkenin hoşnutsuzluğunun ve muhalefetinin bir parçası, başlıca ekonomik dayanağı olan Çin. Söz konusu teşebbüsten önce, Çin'in bazı medya organları, Pyongyang üzerinde baskı oluşturmak için süspansiyonu askıya almasını salık verdiler. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kınama girişiminde bulundu: "Barışa ve uluslararası güvenliğe yönelik tehdit açık".

Kuzey Kore, Çin ve Güney Kore'de hala askerleri bulunan ABD için bir kez daha diplomatik baş ağrısına dönüştü. Amerikan başkanları, soğuk savaşın bitiminden beri, periyotlar halinde karşılıklı meydan okumayı faydasızca sürdürdüler. 2001 ve 2002 yıllarında George W. Bush Kuzey Kore'yi, Irak ve İran ile birlikte, hepsini uluslararası terörizmi desteklemekle suçlayarak "şer ekseni"ne yerleştirdi. Bu altı ülke, yani Güney-Kuzey Kore, Çin, ABD, Rusya ve Japonya arasındaki müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

Seul, Pyongyang ile diyaloğu yeniden başlatmak istiyor. Barack Obama ihtiyatlı. Çin, Kore yarımadasının Amerika'nın nüfuzu altında birleştirilmesi (Çin yetkililerince kabul edilemez bir perspektif) konusundaki öbeği çözen Kuzey Kore'nin ekonomik çöküntüye uğramasından endişe duyuyor. Cevabın en azından bir parçası Kuzey Kore rejimini yakından destekleyen Pekin değil. Son nükleer deneme, aynı zamanda Çin'in bir numarası Xi Jinping için de siyasi bir denemeydi.

Kaynak: Le Monde, Başyazı
Dünya Bülteni için çeviren: Muhsin Korkut