Türkiye'de her bomba patlayışında, her şehit haberinde Kuzey Irak'a harekat ne zaman? sorusu akla geliyor.
Sanki her şey hazır da, harekata başlamak iktidarın kararına kalmış gibi.
Asker de Kuzey Irak harekatı gerekli, girersek başarırız. Ancak siyasi direktife ihtiyacımız var dediğine göre...
Ve hele Ankara'nın göbeğinde, 6 cana mal olmuş bir bomba patlatıldığında...
Gazete sütunları Hala ne bekliyoruz? çağrıları ile dolu.
Hala ne bekliyoruz?un yanında, yine hükümetin tereddüdüne işaret ediliyor.
Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
Cinayetse cinayet. Bundan daha kötüsü mü olacak?
Şehit cenazelerinin ardı arkası kesilmiyor.
Bütün bunların arkasında terör örgütü var.
Ve terör örgütünün arkasında duranlar var. Bunu Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ısrarla tekrar ediyor. Büyükanıt'ın işareti öncelikle Kuzey Irak'taki yapılanmayı, sonra Amerika'yı sonra da Avrupa ülkelerini hedef alıyor.
Öyleyse Kuzey Irak'a girip, herkesin ümüğünü sıkmalı.
Bu son cümlenin iki unsuru var.
Birisi Herkes...
Öbürü de ümüğünü sıkmak...
Gerçekten Kuzey Irak meselesinde en önemli sorular şunlar:
Türkiye'yi terörle rahatsız eden ve ümüğü sıkılacak Herkes kim?
Ve ümüğünü sıkmak ne demek?
Bunun daha Türkçesi de şöyle sorulabilir:
Herkes ifadesinin içine PKK'nın girdiği belli. Kuzey Irak'taki Kürt yapılanmasının PKK'ya en azından ortam hazırladığı belli. Ve Irak'ı işgal altında bulunduran Amerika Birleşik Devletlerinin PKK terörünü en azından Türkiye kadar önemsememek suretiyle, PKK'nın çalışmalarına göz yumduğu belli. Bir de Kuzey Irak'ta olmamakla birlikte terör örgütüne mali destek sağlanan Avrupa ülkeleri var....
İşte Herkesin içine bütün bunlar giriyor.
Peki Ümüğünü sıkmak ne demek?
Bu da herhalde, Kuzey Irak'a bir askeri harekattan söz ettiğimize göre askerlerimizi oraya gönderip, Türkiye'yi rahatsız edenleri bir güzel etkisiz hale getirmek olmalı.
Bütün bunları şu cümle ile anlatabiliriz?
-Biz Kuzey Irak'a operasyon yaptığımızda kimi döveceğiz? Ki ondan sonra bu terör belası bizi rahatsız etmesin?
Sizce kimi döveceğiz? Beş şık var?
-Amerika'yı?
-Avrupa'yı?
-Kuzey Irak yönetimini?
-PKK'yı?
-Hepsini?
En son Ankara bombasından sonra Başbakan Askerler isterse Kuzey Irak için Meclis'ten hemen karar çıkartırız dedi.
Yani siyaset de el birliği ile havaya sokulmuş bulunuyor. Çünkü seçim arefesinde Terörü önlemek için adım atmıyor, askerin elini tutuyor suçlamasına maruz kalmak var. Sütunlar iktidara karşı cehennem kusuyor. Terör, siyasetin enstrümanı haline geliyor. Bu durumda ne yaparsınız? Gitmek gerekiyorsa hadi gidelim dersiniz.
Der misiniz?
Bunu dersiniz ama, hala böyle bir harekatın siyasi hedefi ne? sorusu net olarak cevaplanmış değil.
Asker nereye kadar gidecek, ne yapacak, orada mı kalacak, orada kalacaksa nasıl kalacak, orada kalmayacaksa geri nasıl dönecek? Geri döndüğünde terörü bitirmiş olarak mı dönecek? Kerkük işinin de bu mesele ile ilgisi var mı?
Yukarda saydığım o beş şıkkı cevaplamak önemli.
Çünkü her şık, askeri harekatı ona göre planlamayı gerektiriyor.
Şöyle sunuluyor:
Asker gidecek, herkesi pataklayıp gelecek.
Hamasete meraklıyız ya!
Ortadoğu bizden soruluyor ya...
Amerika'ya ne işin var burada? diye sorduğumuzda Amerika süklüm püklüm olacak.
Avrupa hariçten gazel okumayacak.
Bölge ülkeleri Biz de sizi bekliyorduk diyecek...
Kimilerimize göre Hükümet Amerika ile konuşmakta hata ediyor.
Bağdat'ı adam yerine koymak bile hata...
Hele Kuzey Irak'taki Kürtler ne zaman adam oldular da bize laf yetiştiriyorlar?
Bunlar da bir üslubun yansımaları...
Keşke her şey bu kadar kolay olsa...
Ama iş Baba bir hırsız tuttuma dönmüş.
Amerika bile işin içinden çıkamaz hale gelmiş.
Her gün Irak'ta kan gövdeyi götürüyor ve kimin eli kimin cebinde belli değil.
Demem o ki, birbirimizle hamaset yarıştıracak zaman değil.
Zaman akıl zamanı. Hesap zamanı. Diplomasi zamanı.
Eğer her şey bitmişse, vatanı savunmanın başka yolu kalmamışsa o zaman, canı ortaya koymak zamanı...
Analar Vatan sağolsun, deyip duruyor.
Babalar göz yaşlarını yüreklerine akıtıp duruyor.
Kardeşler yalnız kalmanın acısı ile kıvranıp duruyor. Vatan sağolsun!
Yalnız hiçbir canı birbirimizle siyaset yarıştırırken vermeyelim.
Hükümet, Asker, Meclis, Cumhurbaşkanı, Muhalefet elele versin, Amerika'ya da, Avrupa'ya da, Irak'a da, Barzani ve Talabani'ye de söylenecek sözü söylesin.
Çünkü, Koca Türkiye Cumhuriyeti bir terör örgütü ile yıllardır başa çıkamıyor yargısını kabul etmek mümkün değil. Bu, resmen arımıza dokunur.