'Küçük Avrupa' nostaljisi sıktı

 
AB üyesi 27 ülke Lizbon'da AB sözleşmesini imzalamaya hazırlanırken AB milletvekili Jean-Louis Bourlanges'ın kendisiyle yapılan röportajda söyledikleri (Le Monde 3 Aralık) Avrupa tartışmasının Fransa'da az bilinen bir yanını, geleneksel Avrupacıların Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle genişleyen ve kurucuların projesine artık benzemeyen bir Avrupa karşısındaki hayal kırıklığı konusunda bizi aydınlatmaktadır.  
  
Jean-Louis Bourlanges'a göre Euro bir nevi Avrupa'nın son somut eylemidir. O günden bu yana "Türkiye ile görüşmelerin başlaması, bütçe tartışmaları ve şişmiş genişleme" bütünleşmiş Avrupa rüyasına son verdi. "Şişmiş genişleme"ye yapılan referans özellikle ilginçtir.

Dolayısıyla genişlemeyi kabul etmeyenler yalnızca Avrupa fikrine kuşkuyla bakanlardan ibaret değil. Ne yazık ki, Avrupa taraftarları da genişlemede, hatalı olarak, siyasi Avrupa'nın sonunu görüyorlar. Jacques Delors'un beyanatını (Le Monde 19 Ocak 2000) tekrar anımsatalım: "Yarın Balkanlara barış geldiğinde sayıları 30 hatta 32'ye ulaşacak olan 27 üye ülkeli Avrupa'nın Maastricht antlaşmasında belirlenen iddialı hedeflere sahip olacağına inanmıyorum". Şu halde Fransız kamuoyunun genişleme karşısında böylesine kuşkulu olmasına ve Fransa'nın Orta Avrupa'da sevilmemesine nasıl şaşırabiliriz? Genişlemenin etkileri üzerine 2004'ten bu yana yapılan birçok ciddi akademik araştırma, genişlemenin AB'nin karar verme sürecini hiçbir şekilde bloke etmediğini bize gösteriyor. Fransa 1990'lı yıllarda AB'nin genişlemesine ve derinleşmesine muhalefet ederek enerjisinden ve siyasi sermayesinden yeterince kaybetti. Artık bundan kurtulmak gerekiyor. Fransız Avrupa taraftarlarının 1989'dan bu yana, siyasi girişim konusunda uzlaşmaya varılmaksızın, Avrupa'nın ölçüt değiştirdiğini kabul etmeliler. Bu bağlamda, Türkiye hakkında soğukkanlı bir tartışma yürütmek temel önemdedir.

Anayasa sözleşmesi için yapılan referandum sırasında olanların aksine, Fransız Avrupa taraftarlarının Türkiye'nin AB'ye girişinin Avrupa'dan vazgeçmek anlamına geldiğini söylemek için Avrupa'dan kuşku duyanlarla aynı argümanlara sarılmadığını ummak gerekiyor. Kuşkusuz Türkiye'nin AB üyeliği beş dakikada karar verilecek bir konu değildir. Bu nedenle Fransız Avrupa taraftarlarından beklenen, gereksiz dramatikleştirmelere girmeksizin Türkiye'nin AB'ye girişine taraftar ve karşıt argümanları kamuoyuna sunarak, konuyu sakince tartışmalarıdır.

 Kaynak: zaman