İsrail işgaline karşı laf çok iş yok

Filistin'e dayattığı yıkımla ilgili her gün yeni bir uluslararası rapor yayımlansa da, İsrail hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı için politikalarını sürdürmekte sakınca görmüyor. İşgal altındaki Filistinlileri cezalandıran Batı, işgalciye yeşil ışık yakıyor

Her hafta bir uluslararası kurum çıkıp, İsrail'in işgal altındaki topraklara dayattığı seyahat kısıtlamasıyla oradaki ekonomik bunalım arasında doğrudan bağ kuran bir rapor yayımlıyor.

Raporlara bu durumun böyle devam edemeyeceğine dair uyarılar eşlik ediyor.

Geçen hafta uyarı içeren rapor yayımlama sırası Dünya Bankası'ndaydı. Raporun ismi de şuydu: 'Batı Şeria'daki Ulaşım ve Giriş Kısıtlamaları: Belirsizlik ve Filistin Ekonomisinde Yetersizlik.'

Batı Şeria'nın yarısına giriş yok

Onlarca uluslararası araştırmacı ve ekonomi temsilcisi Filistin ekonomisindeki çöküşü araştırmakla meşgul ve daha birçok benzer rapor yazılacak; ta ki onları destekleyen devletler İsrail'in Filistinlilere dayattığı sosyal ve ekonomik yıkıma dair konuşmayı bırakıp eyleme geçmeye karar verene dek. En yeni rapor hayli kapsamlı, fakat mahiyetinde yeni bir şey yok ve yıllardır yazılan ve söylenenleri vurgulamaktan ibaret: İsrail Filistin ekonomisine ve özel sektörüne muazzam zarar veriyor.

2002'de İsrail'in abluka politikasının etkilerine dair bir raporun yayımlanmasının ardından işgal altındaki topraklardaki eski Dünya Bankası temsilcisi Nigel Roberts, Filistin toplumunun dirayetini övmüş ve herhangi bir Batı toplumunun işgal altındaki topraklardakine benzer bir ekonomik felaket yaşaması halinde çoktan çökmüş olacağını söylemişti. O raporun uyarıları ve çağrılarından beş yıl sonra bugün Filistin toplumunun çöküşü hiç olmadığı kadar endişe verici boyutlarda; bilhassa Gazze ve Nablus, en katı İsrail ablukasının uygulandığı bölgeler ve bu hiç de tesadüf değil.

Ve hiçbir yaptırım getirmedikten sonra İsrail Dünya Bankası'nın uyarılarını niye kale alsın? Yerleşimlerin genişlemesine bağlı olarak çoğalan apartheid yollarından veya Filistinlilerin Batı Şeria topraklarının yüzde 50'sine ulaşamadığından söz etmek yetmiyor. Karni geçiş noktasında ne içeri sokulan ne de gitmelerine izin verilen kamyonların oluşturduğu kuyruktan veya Refah terminalinin sadece birkaç günlüğüne açık tutulduğundan söz etmek yetmiyor. Filistin topraklarını afet bölgesi olarak gösteren akademik çizelgelerin yer aldığı süslü raporlar da yetmiyor.

Filistin gelirini yağmalıyor

ABD ve Avrupa, demokratik, özgür seçimler Hamas'ı hükümete taşıdığında Filistinlileri nasıl cezalandıracaklarını gayet iyi biliyordu: Siyasi boykot, kalkınma, bağımsız üretim ve yeniden imarı teşvik için verilen mali yardımın dondurulması. Bağışçı ülkelerin, özellikle de Arap ülkelerinin Filistinlilere ayrılan fonları 2006'da neredeyse üç katına çıkardığı doğru, fakat bunların büyük kısmı yoksulluktan kıvranan bir nüfusa üretici olmayan bağışlar biçiminde aktarılıyor.

Cömert yardımlar İsrail politikasının yol açtığı insani yangını biraz olsun söndürüyor, fakat aynı zamanda üstünü de örtüyor.

Yardımlar, İsrail'i Filistin milli gelirinin yaklaşık üçte ikisini oluşturan vergi ve gümrük gelirlerini yağmalamaya teşvik ediyor. Fonların transferinin engellenmesi elbette özel sektör ve kamu sektöründe ekonomik ve sosyal öfkelerden menkul bir domino etkisi yaratıyor.

İşgalci Batı uygarlığının parçası!

Uyarılar yapan ülkelerse İsrail'e silah ve güvenlikle ilgili diğer malzemeleri satmayı sürdürüyor. Yüzlerce Filistinlinin ölümünden doğrudan sorumlu olan ve abluka politikasını tavizsiz uygulayan İsrailli subayları misafir ediyorlar. Bütün bir halkın ekonomik ve sosyal çözülüşünden sorumlu İsrailli bakanları davet ediyorlar. Sözleri ve eylemleriyle, en az İsrail'in varlığını tanımayı reddeden Hamaslı bakanlar kadar kararlı bir biçimde Filistin halkının haklarını çiğneyen İsrailli bakanlarla görüşmek için temsilciler gönderiyorlar.

Batı ülkeleri işgal altında olanı son derece somut araçlarla cezalandırmayı seçiyor, fakat Aydınlanmış Uygarlıkları'nın bir parçası saydıkları işgalciyi cezalandırmıyorlar. Böylece İsrail'e, raporlarda bol bol uyarıya vesile olan politikalarını devam ettirmesi için yeşil ışık yakıyorlar.