İki devlet ABD'nin önşartı

İsrail başbakanı olacak Binyamin Netanyahu, bu görevde son olarak bulunduğu 1990'larda Clinton yönetimiyle sarsıntılı bir ilişkiye sahipti. Yeni koalisyonuysa milliyetçilerin ve dindar köktencilerin hâkimiyeti altında; dışışleri bakanlığına tercih ettiği kişi, bir Yahudi devleti olarak İsrail'e bağlılık yemini etmezlerse Arapları vatandaşlıktan mahrum bırakmayı önerdi. Arap liderler Filistinli müzakereci Saeb Erakat'ın deyimiyle, 'İsrail siyasetinin en kötü geleneklerini örnekleyen' bir koalisyon hakkında alarm halini dile getiriyor.

Öfkenin bir bölümünün abartılı olduğu kesin. Benzer sözcüklerle tarif edilen İsrail hükümetleri geçmişte barış müzakerelerinde büyük atılımlar gerçekleştirmişti. Netanyahu geçmişteki hatalarından ders aldığını söyleyen becerikli bir siyasetçi; koalisyonuna katılması için güvercinimsi İşçi Partisi'ne giderek kendisini aştı. Dün hükümetini 'bütün komşular ve genel olarak Arap dünyasıyla adil ve sürekli barış sağlamak için elinden geleni yapmaya' adayacağını belirten bir konuşma yaptı.

Filistin devletine hiç evet demedi

Yine de Netanyahu'nun hükümeti konusunda endişe kaynağı olan birkaç
nokta var. Yeni başbakanın en azından retorikteki ağırlıklı eğilimi askeri çözümler: Gazze'de Hamas'ı 'ezme' sözü verdi ve İsrail'in, ABD'nin İran'la diyalog kurma girişimi karşısında fazla sabırlı davranmayacağını ima etti. Filistin Yönetimi'yle müzakere etmeye söz vermiş olsa da, Netanyahu bir
Filistin devletinin kurulmasını hiçbir zaman desteklemedi - ve Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinin 'doğal büyümesini' destekleyeceğini söyledi.

Obama yönetimi İsrail'i İran'ın nükleer tesislerine bağımsız bir saldırı düzenlemekten alıkoyabilir; ve Hamas'ın yeni ve ciddi tahrikleri haricinde, yeni hükümete Gazze'yle barışı koruması için baskı yapmalı. Geriye kalan sorunsa Netanyahu'nun, son 10 yılda ABD'nin bölgedeki siyasetinin çıpası haline gelen Filistin devletini kabul edememesine nasıl yanıt verileceği. Filistinliler şu anda zayıf ve bölünmüş olduğundan, yönetim Netanyahu'nun duruşuna zımnen müsamaha göstermeyi ve İsrail'in Suriye'yle müzakerelerine odaklanmayı (bu görüşmelerin başarısız olması Amerikan çıkarlarına yarar) daha çekici bulabilir.

Gerilim göze alınmalı

Bu yöntemle ilgili sorun şu ki, çoğu İsrailli'nin demokratik bir Yahudi devletini muhafaza etmenin tek yolu olarak tanıdığı iki devletli çözüme ölümcül bir darbe vurabilir. Eski başbakan Ehud Olmert'in de anladığı üzere, bu çözüm için vakit daralıyor olabilir. ABD ve Avrupa hükümetlerinin, tıpkı Filistin hükümetlerine yaptıkları gibi, İsrail'e iki devleti kabullenmesi için ısrar etmeleri ve yerleşimlerin genişletilmesi gibi bu çözümün altını oyacak adımlara kamuoyu önünde karşı çıkmaları hayati önemde. Bu durum kısa vadede ABD'yle İsrail arasında gerilim yaratsa da sonuç kazançlı olacaktır.

Netanyahu'dan başlamak üzere İsralliler, iki devletli çözümü kabülün ABD'yle normal ilişkiler için bir ön şart haline geldiğine dair mesajı almak durumunda. (Başyazı, 31 Mart 2008)

Kaynak: Radikal