Honduras'da darbe!

Orta Amerika ülkesi Honduras, Türkiye'de pek bilinmez. Maya uygarlığının mirasçı olan ülke, 16.yüzyılda İspanya sömürgesi, 18.yüzyılda da İspanya-İngiltere rekabetinin merkezi olmuş.

1821'de bağımsızlığını kazanan Honduras, 20.yüzyılın ilk yıllarında General Bonilla sayesi ve ortaklığında 'Muz Sanayi'nin gelişmesiyle büyümeye başlamış. 1906'dan itibaren özellikle komşusu El-Salvador'la ciddi sorunlar yaşamış ve giderek Amerika kıtasındaki ABD politikalarının mağdurları arasına girmiş. 1969'da, El- Savador'la olan gerginlikler bir futbol maçında patlak vermiş ve iki devletin savaşmasına neden oluşturmuş. Savaş, binlerce sivilin ölümüne ve ekonomik bozulmaya yol açmış. 1983 yılına kadar sivil yaşama geçilemeyen ülkede bir yandan askeri vesayet devam etmiş öte yandan Nikaragua'daki Sandinista gerillalarıyla sürdürülen bir mücadele dönemi yaşanmış. Bu dönemde Nikaragua ile karasuları ve kıta sahanlığı sorunu yaşandığını ve askeri harcamaların ABD tarafından desteklendiğini de hatırlatmakta yarar bulunuyor.

Nikaragua'daki contra'ların Honduras tarafından desteklendiği iddialarına yönelik anlaşmazlıklar ise, 1990'da kısmen çözülmüştü. Ancak bu tarihten itibaren ülkedeki ABD üsleri ve tarım reformu konularından çıkan anlaşmazlıklar ciddi iç karışıklılıklara yol açtı. Sağ-sol çatışmasına benzer olaylar yaşandı, dış yardımlar azaldı ve ülke ekonomisi kötüye gitti.

2001 yılına kadar komşularıyla ilişkilerini barışçı anlaşmalarla düzenleyemeyen ülkede, günümüze kadar sivil-asker ilişkisi ve ABD ile ilişkiler gerilimli bir seyir izledi. Başkanlık sisteminin bulunduğu Honduras'ta 2006 yılındaki seçimleri Zelaya kazandı. Zelaya, sadece Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez ile olan yakınlığı ve anti-Amerikancı sol eğilimleri ile değil orta Amerika geçişli kokain kaçakçılığındaki rolüyle de anılan bir iktidar dönemi yaşadı. Honduras Anayasası'na göre görevi 2010'da bitip bir daha seçilmeyeceği için, Zelaya Chavez'den de cesaret alarak Anayasa'da değişiklik yapıp bir dönem daha cumhurbaşkanlığını elinde bulunduracak bir öneriyi halkoyuna sunma kararı aldı. Referanduma ilk karşı çıkan Yüksek Mahkeme oldu, ardından sabaha karşı konutu askerler tarafından basılan cumhurbaşkanı Kosta Rika'ya sürgüne gönderildi. Böylece 21.yüzyılda Latin Amerika ilk darbesini yaşamış oldu.

Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olmasına rağmen, güvenlik güçleriyle darbe karşıtları arasında sert olaylar yaşanıyor ve öyle anlaşılıyor ki darbelere karşı gösterilen tepkilerin uluslar arası alanda destekçisi çok olacak. Önce Chavez ve Morales gibi anti-Amerikancı sol cephe, ardından da Obama gayet keskin açıklamalar yaparak gelişmeleri onaylamadıklarını beyan ettiler. Chavez ekseni, bu girişimin arkasında ABD'nin olduğunu dile getirdiyse de, Soğuk Savaş yıllarında anlamlı olabilecek bu anlayışın geçerli olmayabileceğini düşündüren bir ABD açıklaması yapıldı. Chavez ekseni, 'Honduras yönetimi 'sol'cu olduğu için devrildi' diye iddia etse de, Obama seçilmişlerin iktidarını tanımaya devam edeceklerini açıkladı. Dolayısıyla ABD, halkın iradesine ve sivil siyasete dayanmayan hiçbir durumu meşru saymayacaklarını, kendilerine karşı olan sivil iktidarları bile askerlere tercih edeceklerini beyan etmiş oldu.

Chavez ile Obama'nın aynı çizgide buluşması muhtemelen Chavez için çok makbul bir durum olmamıştır. Aynı biçimde Zeleya'nın da demokrasi ile özdeşleşmesi talihsizlik olabilir. Bununla birlikte, darbelerin hiç tercih edilebilir olmadığını göstermesi bakımından önemli bir örnek oldu Honduras.

Star Gazete