Halkla barışmak için hâlâ geç değil

Sanki ben bildiri dağıtarak insanları isyana teşvik etmişim gibi, İran hükümeti halkın son zamanlarda sokaklara dökülmesinden ve ayaklanmasından dolayı beni ve arkadaşlarımı suçluyor.

Oysa ben kendimi yeşil hareketin sadece sıradan bir üyesi olarak görüyorum ve bu isyanın, hükümetin gerekli reformları zamanında gerçekleştirmemesi ve anayasadan uzaklaşması nedeniyle başladığına inanıyorum. Aşure gününde emniyet güçlerinin halka karşı kaba kuvvet kullanmasına tanık olduğumuz üzücü sahnelerde, eski meclis başkanı Mehdi Kerrubi eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi ve benim ne suçumuz olabilir?

Yaşananların açıklaması çok basit: Müslüman halk kendi kendine örgütlenerek sokaklara döküldü; onları destekleyen bir medya grubu bulunmadığından gösteriler plansız bir biçimde oluşan halk itirazından ibaretti. Fakat bu insanlar hükümete ve tüm dünyaya şunu gösterdi: Rejimin tehditleri, tutuklamaları ve şiddeti nedeniyle hiçbir zaman yılmadıkları gibi, insani ve ulusal haklarını elde etmek için ölümü bile göze alabiliyorlar.

Neye güveniyorsunuz?
Son olaylarda rejim halka karşı inanılmaz derecede sert tepki gösterdi. Sivil polislerin halka doğrudan ateş açmasından tutun polis arabalarının göstericilerin üzerine sürülmesi veya köprülerde önlerine çıkan herkesi aşağıya atmasına kadar çok sayıda kan dondurucu, şiddet dolu davranış sergilendi. Başvurulan şiddet ve kaba kuvvet, rejimin ne kadar acımasız hale geldiğini ortaya koydu. Bu beyefendiler, kendilerince halkı yıldırmaya ve susturmaya çalışıyor.

Varsayalım ki medyayı susturdunuz, beni ve başkalarını tutukladınız. Acaba halkın rejime eleştirel bakış açısına nasıl son verecek, size sorduğu soruları nasıl yanıtlayacak, meşruiyet sorununuzu nasıl çözeceksiniz? Dünya kamuoyunda size karşı oluşan olumsuz havayı nasıl soluyacaksınız? Acaba mevcut devletin beceriksizliği nedeniyle ekonomik koşulların zorlaştığı İran'a sunacak neyiniz var? Neye güvenerek İran'ı dünyadan koparmaya ve soyutlamaya çalışıyorsunuz?

Beni, Kerrubi'yi ve başkalarını tutuklamakla sorunları çözebileceklerini zannediyorlar. Benim sıradan bir İran vatandaşı olarak devletimi eleştirmeye hakkım var, fakat sizin bize hayvan muamelesi yapmaya asla hakkınız yok. İmam Humeyni'nin her zaman aklımda tuttuğum bir sözü vardır: "Öldürün bizi. Biz öldükçe güçleniriz." Humeyni'nin takipçisi olarak tuttuğum bu yolda ölmekten korkum yok ve dolayısıyla seçimlere haklı biçimde itiraz ederek rejime dur diyen vatandaşlarımın yanındayım. Ben şimdiye dek ne bir yabancı devlet başkanına mektup gönderdim, ne Amerika'dan medet umdum, ne de umuyorum.

Biz, ülkemizin ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurarak dini ve milli değerlerimize saygı duymayanlardan nefret ederiz. Bizleri 'Kuran'a ihanet'le, Humeyni'nin resmini yırtmakla suçluyorlar. Bunlar iftira. Asıl suç işleyenler, Muharrem ayında masum insanları acımasızca öldüren kişiler ve maalesef bunun farkında değiller.

Devleti sorgulayabilmeliyiz
Ancak ben yine de rejimin milletin isteklerine saygı duyması için hâlâ çok geç kalınmadığına inanıyorum. Burada göz önünde bulundurulması faydalı olabilecek birkaç çözüm yolu önereceğim:
Öncelikle, devletin millete ve meclise karşı doğrudan sorumluluk taşıdığını ve bir sorun karşısında cevap vermek zorunda olduğunu kabul etmesini istiyoruz.

Başarısız politikalar uygulayan bir devlet, anayasa çerçevesinde meclis ve yargı tarafından sorgulanabilsin istiyoruz.

İkincisi, devletin seçim yasasında yeni düzenlemeler yaparak halkın güvenini yeniden kazanmaya çalışması gerekiyor. Böylece seçimlerde her türlü usulsüzlüğün, hilenin ve keyfi müdahalenin önüne geçilmesini istiyoruz. Bu noktada devrimin ilk seçimleri örnek alınabilir.

Çok partili döneme geçilsin
Üçüncüsü, siyasi tutukluların özgür bırakılmasını, onlara karşı yapılan kirli propagandanın durdurulmasını ve onlardan özür dilenmesini istiyoruz.
Dördüncüsü, eğer devlet gerçekten uzlaştırıcı ve yapıcı bir niyet ortaya koymak istiyorsa, öncelikle kapanmış gazetelerin yeniden yayımlanmasına, ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasına, uydu kanalların yaygınlaştırılmasına ve medyanın çok sesliğinin önünün açılmasına izin versin istiyoruz. Son olarak, çok partili döneme geçmek için Anayasa'nın 27. maddesinin uygulanmasını istiyoruz.

Bu isteklerin devlet tarafından karşılanmasının, halkla devlet arasında dini ve milli bağların yeniden pekişmesine ciddi bir katkıda bulunabileceğine inanıyorum. Tabii ki bu önerilerin hepsinin bir gecede uygulanması beklenmiyor ama en azından yavaş yavaş uygulanması bile ülke için iyi bir gelecek ve umut kaynağı olabilir. (İranlı reformcu lider, İran merkezli haber sitesi Pejvakeiran, 2 Ocak 2010)

Kaynak: Radikal