Güneydoğu ve ezberimiz

 

Bilmem bu pazar gecesi televizyon ekranlarından Sayın Başbakan'ın Hakkari gezisini izleme olanağınız oldu mu? Şayet izleme olanağınız oldu ise ekranlara yansıyan görüntüler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu ülkenin kendi ülkeniz olduğu fikri, bu sorunların burada yaşandığı gerçeği sizleri nasıl etkiledi?

Bu meselenin artık bir biçimde sona erdirilmesi, bu korkunç görüntülerin sonlanması için nelerin yapılması gerektiğini hiçbir sansür ya da otosansür kullanmadan tartışmanın zamanı gelmedi mi?

Bu korkunç görüntülerin kökeninde kimlik meseleleri olabilir, senelerce Kürt gerçeğini inkar etmenin etkileri olabilir, bölgenin ekonomik sorunları olabilir, kökleri çok derinlerde toplumsal yapılanmalar mesela ağalık konuları olabilir, büyük devletlerin içinde olduğu uluslararası sorunlar olabilir, Ortadoğu gerçeğinin bize yansımaları olabilir, Ankara ideolojisi olabilir, Kuzey Irak karmaşası olabilir, İsrail'in bölgeye yönelik hesapları olabilir, enerji meselesi olabilir, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı rantlarının yarattığı güvenlik güçleri-PKK çirkin ittifakı olabilir, İmralı olabilir.

Bu olabilirlikler listesini uzatıp bu yazıyı noktalamak bile mümkün.

Mehmet Altan'ın çok net belirttiği gibi sorun PKK sorununa Ortadoğu üzerinden bakmak yerine Ortadoğu sorununa PKK üzerinden bakmaktan kaynaklanabilir.

Meselenin kökeninin iyi teşhis edilmesi ve gerekli önlemlerin bu doğrultularda alınması doğal olarak şart.

Ancak pazar günü ekranlara yansıyan görüntüler meselenin buraları da aştığını göstermektedir.

Bugün için öncelik kanımca soruna yaklaşımda yöntem değişikliğindedir.

Çok sık kullandığımız devletin kırmızı çizgisi kavramının yeniden gözden geçirilmesindedir.

İlk düşünülmesi gereken konu bu sorunun gerçekten çözümünün istenip istenmediği meselesidir.

Şayet bu konunun, pazar gecesi Sayın Başbakan'ın Hakkari gezisinde ekranlara yansıyan görüntüler meselesinin çözümünü istiyorsak yazımın başında vurguladığım sansür ve otosansür belalarından kurtulmamız gerekmektedir. Ve bu bağlamda ilk yapılması gereken de devletin kırmızı çizgisi kavramının gözden geçirilmesidir.

Devletin/ülkenin toprak bütünlüğü dışında çağımızda kırmızı çizgisi olamaz ve olmamalıdır.

Gerçekçi olmak lazım ve toprak bütünlüğü konusunu gündeme getirmemek gerekmektedir; devletin/ülkenin toprak bütünlüğü meselesini gündeme getirenlerin çözümü zorlaştırmaktan başka bir şeye hizmet edemeyeceği şahsi kanısındayım.

Tek kırmızı çizgi devlet için ülkenin toprak bütünlüğüdür.

Bu kırmızı çizginin dışında kalan her konunun siyaseten tartışılmasında sakınca olmamalıdır. Toprak bütünlüğü meselesi bile barışçı yöntemlerle konuşulabilir ama uygulama başka şeydir.

İlk değişmesi gerekenin yöntem değişikliği olmasından muradım budur.

Anadilde eğitimden, federal yapıya kadar her konunun barışçı yöntemlere konuşulmasının zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.

Önemli olan kangren olmuş konulara neşter vurulabilmesidir.

Bu satırları kaleme alırken ekranlardan Moskova'da başlayan, Medvedev'in de katıldığı Azerbaycan-Ermenistan görüşmeleri haberini duyuyorum; Ankara gerçekten Ermenistan'la yani bir komşu devletle ilişkileri normalleştirmek istiyorsa işte mükemmel bir fırsat doğmuştur zira normalleşme çabalarına en büyük tepki bizim şahinlerden Yukarı Karabağ konusunda gelmektedir ama anlaşılan taraflar bizim çözümsüzlük stratejimizi kendileri aşmayla başlamışlardır.

Kürt meselesinde ya da başka meselelerde de işin özü aynıdır; esas olan ne pahasına olursa olsun pazar gecesi ekranlara yansıyan görüntülerin bir daha yaşanmamasıdır.

Birileri bizlere, bizim kuşağa ezberler dayatmıştır ve bugün tüm bu ezberlerin üzerine gitme günüdür.

Koca koca adamlar Türkiye'de toprak bütünlüğü kavramı ile bir idari tercih olan üniter yapıyı karıştırmakta ya da bizlere bu safsatayı kazıklamaya çalışmaktadırlar.

Seneler önce Özal federal çözümler de düşünülmeli dediği zaman başına neler geldiğini iyi kötü hatırlıyoruz. Anadilde eğitim meselesi de benzer bir çerçeve oluşturmaktadır.

Önemli olan, federal çözümlere ya da anadilde eğitime taraf ya da karşı olmak değil bunların konuşulmaması dayatmasına karşı çıkmaktır.

Tek gerçekçi kırmızı çizgi uygulamada toprak bütünlüğüdür; bunun dışında her konu konuşulmalı, her enstrüman devreye sokularak pazar gecesi şahit olduğumuz görüntüler sonlandırılmalıdır.

 

Kaynak: Star