Gazze’de yaşanan ve yaşanmakta olan olaylar üzerine…

Gazze"de çatışan iki taraf var. Ancak bunlardan bir tanesi, karşı tarafı zor durumda bırakabilmek, yönetimi elde edebilmek ve olayları içinden çıkılmaz hale getirmek için ellinden gelen her şeyi yapmaktadır. Tabi bu çatışmaların arka planında yatan birçok sebep var, ancak hükümetin zor durumda kalarak yönetimi bırakması, bu sebepler arasında birinci sırada yer almaktadır.

İşin aslına bakarsanız tüm söylemlerine rağmen el-Fetih kesinlikle bağımsızlık için savaşan bir hareket gibi davranmıyor. Tam tersine el-Fetih arkasında halk desteği olmadan, hatta büyük bir çoğunluğun saygı bile duymadığı, yönetim adına hareket eden bir örgüt gibi davranıyor.

Tabi bu sözler, el-Fetih hareketiyle ilgili har şeyi bir anda ortaya koymuyor. Son dönemlerde yaşanan gelişmelerde El-Fetih"in içinde özellikle ön plana çıkan beli şahıslar var bu şahıslara dikkat çekmek istediğimizde daha onların isimlerini anmadan gözlerin hemen beli şahıslara çevrildiğini fark edersiniz. Bunların başında Muhammed Dahlan ve onunla birlikte hareket eden bazı şahıslar gelmektedir. Diğer taraftan Gazze"ye baktığımızda Ahmet Hıls ve onunla hareket eden bir grubun hareket içinde başka bir fikri benimsediklerini görürüz. Yine Batı Yakasına baktığımızda, hareket önderlerinin kesinlikle Gazze"deki gelişmelere tepki olarak Hamas"tan intikam alma yoluna gitmeyeceklerini ifade ettiklerini görmekteyiz.

El-Fetih"in içindeki ayrılıklardan dolayı, hareketin (Dahlan ve ekibinin) güç yoluyla bir şey yapması mümkün değil. Buna rağmen bir bakarsınız, hareket içindeki bu kanat saldırılarda bulunuyor, olmadık haksızlıklar yapıyor, ancak karşı taraftan cevap gelince, karşı taraf kendisini karşılık verince, hemen köşeye sıkışıyor, son gücüyle bağırmaya başlıyor ve birilerinin aracı olmasını istiyor. Bunun üzerine görüşmeler başlıyor, anlaşmalar imzalanıyor, ancak daha kısa süre geçmeden bu anlaşmalar sadece kağıt üzerinde kalan şekilsel vaatlere dönüşüyor. Çünkü bu gruba göre, varılması gereken hedef bir şekilde gerçekleşmeli, Hamas bir şekilde yönetimden uzaklaştırılmalı veya bazı yetkileri kullanması imkânsız hale gerilmelidir. 

El-Fetih"in içindeki bu kesim, güç dengelerini bozana kadar bu oyunlarını oynamaya devam edeceklerdir. Diğer taraftan Amerikalılar Başkan Abbas"a bağlı birliklerin güçlenmesi için, Tel Aviv"e Dayton Planı"nın yürürlüğe konması konusunda baskılarını sürdürmektedirler. İsrailliler silahların Filistin"e girmesi konusunda çekimser davrandıkları için Dahlan Arap âleminden açıkça silah yardımı talebinde bulundu.  Haziran ayında ortaya çıktığı gibi, İsrail güçleri bazı silahların girişini engellemişti, söylentilere göre her şeye rağmen bazı silahların teslimatı gerçekleşti. Amerika"dan gelen maddi yardımlar ise daha önce bu grupların eline ulaşmıştı. Takınılan tavırlar, el-Fetih"in hala kendisini, hâla yönetimin tek sahibi olduğunu düşündüğünü görmektedir. Bu oyunu oynamak zorunda bırakılan karşı tarafa, yani Hamas"a gelince, el-Fetih"e göre, onların hiçbir şeyi talep etme hakları yoktur ve onların hiçbir hak talep etmemeleri gerekir!.

El-Fetih"in içindeki ayrılıklara karşın, karşı tarafın yani Hamas"ın yaşanan tüm gelişmelere rağmen, bir bütün içinde hareket ettiği görülmektedir. Karşı taraftan gelen tüm baskılara rağmen Hamas"ın içinde herhangi bir ayrılık belirtisine şahit olmadık. Sön dönemde gördüğümüz kadarıyla Hamas bir bütün olarak askeri gücün tamamıyla kendisine devredilmesi ve el-Fetih"in yeniden başarılı olmaması konusunda hemfikir olduğu görünmektedir.

Eski iç işleri bakanı Said Siyam, Mısır"lı bir üst düzey yetkiliye ( bu şahsın Mısır istihbarat birimi başkanı olduğu söylenmektedir) diğer grup liderlerinin duyabileceği bir şekilde şöyle dedi: “Muhammed Dahlan"ın üzerindeki örtüleri kaldırın, Filistin"deki güvenlik problemini bir hafta ya da on gün içinde çözelim”. Ancak onlar bunu hiçbir zaman yapmadılar ve yapmayacaklardır.

Bunun sebebi Kahire"nin bu adama ilgi duymasından kaynaklanmamaktadır (Mısırlı yetkililer onun hakkında “İsrail"le uzlaşan adam” yorumun yaparken böyle bir şeyin olması imkânsızdır). Tam aksine bunun arkasında yatan ön önemli sebeplerden biri Mısır devletinin, Amerika, Avrupa ve İsrail gibi güçlerin Dahlan"ı desteklediklerinin farkında olmasıdır.

Mısır yönetimi daha ilk aşamada Filistin seçimlerinin soncundan memnun olmadığını ortaya koydu. Çünkü Hamas hareketi İslamcıları temsil etmektedir, doğal olarak bu hareketin güçlenmesi Mısır"da da etkisini gösterecektir. İkincisi Mısır gelinen şu aşamada Amerika siyasetine karşı durabilecek konumda değil. Üçüncüsü ise, Washington, Mısır"a Filistin ve Irak dosyasından vazgeçmesi karşılığında içindeki İslamcılara karşı istediği gibi davranma konusunda tam yetki verdi.

Hamas şu aşamada yaşanan sıkıntılara karşı birlik içinde hareket etse de, aslında seçimlere girme kararı verdiğinde, kindi içinde bir tartışma başlatmış oldu. Bu açıdan baktığımızda, Hamas içinde ayrılıklar yoktur sözü, hareket içinde farklı bakış açısının olmadığı manasına gelmez. Hamas içinde çok etkin olmasa biraz daha yumuşak bir tavır sergileme taraftarı olan bir kanat var. Bu düşünce sahipleri, karşı kesim (yani Yönetim ve el-Fetih içindeki beli bir kesim) tarafından Hamas içindeki itidalli görüş olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu görüş, hareket açısından tamamıyla yıkıca olarak tanımlayabileceğimiz bir özellik taşımaktadır. Çünkü bu görüş sahiplerine göre tek çözüm yolu işgalci güçle anlaşmak ve ambargonun kalkması için gereken şartları kabul etmektir. Ancak bu görüş sahipleri eğer biraz düşünebilseler (biz bu insanların iyi niyetli oldukların düşünmekteyiz)  Hamas"ın hiçbir şekilde temel prensiplerinden hata ikincil konumdaki prensiplerinden vazgeçmemesi gerektiğini görecelerdir. Çünkü bu manada verilecek bir karar hareketi bitirecektir…

Gelinen aşamada Hamas"ın çok zor bir durumda olduğu bir gerçek, çünkü Hamas"la çatışmaya girenlerin hedefi hareketin silahlarının Filistin kanıyla kirlenmesinidir ve Hamas"ı buna götürecek sebepler onları hiçbir şekilde ilgilenmeyeceklerdir. Bu gibi durumlarda doğru ve yanlışı birbirinden ayırmak çok zor hele geldiği için insanların hakikati görebilmesi çok zor bir hale gelebilmektedir.

Buna karşılık Hamas, el-Fetih hareketinin siyasi ajandasında hiçbir şekilde Filistin"in çıkarlarına yer vermeyen, kendisini bir an önce yönetimden uzaklaştırmak isteyen bir kesim olarak görmektedir. Hamas aynı zamanda 90 yılın ikinci yarısında ileri gelenlerinin bu kesim tarafından, sakallarının kesilmesi, en kötü şekilde işkencelere tabi tutulmalar, hapse atılmalar ve bu yöntemle direnişi sekteye uğratma çalıştıklarını unutmamaktadır.

İşte bu noktada Hamas"ın, içeriden “sonu beli olmayan bir yarışa girmeme” konusunda gelen tavsiyelere topluca kulak tıkadıklarını görmekteyiz. Hamas, aşağıdaki sorulara cevap veremediği halde, şu aşamada kendini savunmaktan başka bir çözüm bulmamaktadır. Çünkü Gazze"yi askeri açıdan kontrol etmek tüm Filistin"i kontrol etmek manasına gelmez. Gazze tarihi Filistin"in %1.5"ini, 1967 yılında işgal edilen Filistin topraklarının %6"sını kapsamaktadır.

Hamas"ın tabı yakasındaki bakanları, belediyelerdeki üyeleri, birinci dereceden, ikinci dereceden belki de üçüncü dereceden yöneticileri hapislerde ya da sürgün halindeler. Doğal olarak Hamas"ın Gazze"de başarılı olması, tüm Filistin"de başarılı olduğu manasına gelmez. Tabi, Gazze"nin de işgal güçleri tarafından karadan ve havadan muhasara altında olduğunu unutmamak gerekir. Doğal olarak Mısır hariç, Hamas"ın dünyayla bağlantısı kesilmektedir, tabi Mısır"ın ilişkilerinin de siyasi emeller üzerinde kurulu olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur.

Her şeye rağmen, Hamas"ın kendisine yönelik el-Fetih tarafından başlatılan saldırıları durdurmak için askeri alanda çok önemli bir karar aldığı görülmektedir. Bununla birlikte bu gelişmelerin başarısızlıkla sonuçlanacağı açık bir gerçektir. Buradaki başarısızlık, sadece Hamas veya el-Fetih"i etkilemeyecek bir başarısızlık olmayacaktır, tam tersine bu olay tüm Filistin"i etkileyen bir başarısızlık olacaktır. Tabi asıl gerileme sadece iki tarafın çatışmasıyla başlamadı, asıl gerileme direniş için mücadele eden bir harekette çatlakların baş göstermesiyle başlamıştı.

Bu şartlarda çatışmalar uzun süre devam edecekmiş gibi gözüküyor. Çekişmelerin tamamıyla duracağını söyleyebilmek çok zor, çünkü karşı taraf hiçbir şekilde yenilgiyi kabul etmeyecektir. El-Fetih"in içindeki bu kanat yenilgiyi kabul etmeyeceği gibi onları destekleyen Arap ülkeleri ve diğer ülkeler de bunu hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerdir. Şu iki durumdan birinin olması hariç, şu aşamada yaşanan olaylarda hiçbir değişiklik olmayacaktır; el-Fetih içerisinde Hamas"la siyasi anlaşma taraftarı olan kanatın hareket içinde etkin rol oynaması, ya da Irak"ta yaşanan, İran"da yaşanma ihtimali olan olaylara bağlı olarak bu bölgede ve Arap âleminde dengeleri bir anda alt üst edecek değişimlerin yaşanması.

Askeri alanda Hamas"ın sağladığı başarıya gelince, şu aşamada bir şeyler söyleyebilmek çok zor gibi, bununla birlikte Mısır"ın izleyeceği siyasetin bu çatışmaların gidişatı üzerinde çok ciddi etkisi olacaktır. Tabi el-Fetih"in Batı Yakasında Hamas üyelerine izleyeceği katı bir siyaset Hamas"ı da farklı bir siyaset izlemeye itebilir.

Başkan Abbas"ın olağan üstü hal ilan edip, hükümeti feshetme olayına gelince, bu durum hiçbir şeyi değiştirmeyecektir, ancak el-Fetih"in Dahlan"ın izlediği siyaset doğrultusunda birleşmesini sağlayabilir ki bu da durumun daha da kötüleşmesi demektir.  

 

 

Bu makale Faruk Aktaş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.