Fransa'nın, Mali'deki çıkarlarını savunmaktan utanması gerekmez

16 Ocak'taki demeçlerinde Cumhurbaşkanı François Hollande "Fransa, özgürdür. (...) Değerlerine sahip çıkar. Mali'de hiçbir çıkarı yoktur.  Hiçbir politik veya ekonomik çıkarı savunmaz. Sadece barışa hizmet eder." diye diretiyordu. Élysée'nin Mali müdahalesine ilişkin açıklamaları, çıkar gözetmeme üzerine kurulu. Bu, ters etkileri olan bir hata. Fransa'nın çıkarı var ve bundan utanmasına gerek yok.

Bu tür demeçler Fransızlara özgüdür. İngiltere Başbakanı David Cameron "Mali'de yaptığımız kendi çıkarımızadır." diyerek durumu kabulleniyor. Amerika'nın Bamako eski büyükelçisi Vicki Huddleston ise konuyu "Fransa'yı desteklemek ulusal çıkarımızdır." şeklinde değerlendiriyor.

Senegal Ulusal Yasama Meclisi Komisyonu eski Başkanı Abdoulaye Babou, müdahalenin "bir ulusal çıkar meselesi" olduğunu düşünüyor. Diğer taraftan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e göre "Almanya, bölgedeki durumun kendi güvenliğinin bir parçasını oluşturduğu kanaatinde."

Dünyanın geri kalanı için apaçık ortada olan (Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi'nin Sahra kıyısına ilişkin kendi ifadesiyle, "Afrika'nın merkezinde serbest bir terörist bölge oluşumuna" engel olmanın Avrupalılar, Amerikalılar ve Afrikalıların çıkarları açısından gerekli olduğu), Fransa için değil. Daha doğrusu, sunmak istediği şekilde değil, çünkü her şey bir iletişim meselesinden ibaret.

Fransa, eski bir sömürge gücü olduğu için kendisinin çıkarcılığından kuşku duyulacağının bilincinde. Çoğu gözlemci, başta Cezayir basını olmak üzere müdahaleyi Fransa-Afrikasına dönüş olarak hemence kınadılar. Zira onlara göre bu müdahale, Nijer'de bulunan uranyum yataklarına ilişkin Fransa'nın çıkarlarını korumak üzere atılmış bir adımdı.

Élysée'de iletişim, bu tür suçlamaları önlemek üzere tasarlanmıştır.

Fakat bu konuyu açıklamaya yeterli gelmez, zira bu önlem yalnızca eski sömürgelere istinaden alınmıyor. Bunun yanı sıra, Amerikalılar ve İngilizler Libya'da (bizim de paylaştığımız güvenlik riski, terörizm ve göç baskısı gibi konulara dair) ulusal çıkar gerekçelerini hiçbir şekilde örtbas etmezlerken; Fransızlar, alışılagelmiş tarzdaki insan hakları savunuculukları dolayısıyla oraya yalnızca "Libyalıları kurtarmak" için gitmiş gibi davranıyorlardı.

Bu eğilim, öncülük edilen müdahalenin, yalnızca başkalarını korumaya yönelik değil; aynı zamanda ve özellikle kendi imajımızı korumaya yönelik olduğunu gösteriyor. Fransa, kimliğini bu aşırı büyümüş mevzuatıyla ve kendisini "insan hakları vatanı" olarak ilan etmekle inşa etti (bu konuda İngiltere ve ABD'den ileri olmadığı halde).

Bu masalı devam ettirmek için, müdahaleye daima ve yalnızca korumak amacıyla başvurulduğuna ve bunun hiçbir zaman çıkarlarına yönelik olmadığına ikna etmekte ısrarlı.

Bu nakaratı tekrarlamak, durmadan alevlenen şüpheyi hiçbir şekilde bastıramaz. Mali meselesinde, yine de örtbas edilecek pek bir şey yok. Dolaylı ekonomik çıkarlar  (komşu ülkelerdeki stratejik kaynaklar) ve hepsinden önemlisi güvenlik gerekçeleri (bölgedeki vatandaşlarımızı korumak ve AQMI'yi sindirmek).

Libya ve Mali'ye askeri müdahalede bulunan Fransa ve müttefiklerinin bu müdahalelerden çıkar sağladıklarını açıkça dile getirmek daha uygun olacaktır. Bu çıkarlar, haklı bir sebebin (bir taraftan halen devam eden ve ihtimal dahilindeki katliamlar, diğer taraftan "serbest terörist bölge" oluşması riski) ve bölgeyi ıslah etmek için makul bir fırsatın varlığını boşa çıkarmamakla kalmaz, aynı zamanda harekete geçmeye de teşvik ederler.

Müdahaleci devlet çıkarını düşünmeden etmez, edemez ve hatta etmemelidir. Devletin varlık sebebi vatandaşlarının çıkarlarını savunmaktır ve saltık özgecilik ciddi bir kusurdur. Mali'de sonuç almanın ve askerlerimizi, kendilerini hayatlarını riske atmak üzere Mali'ye gönderen "diğerkâm" bir devleti korumaya, motive etmenin herhangi bir çıkara tekabül edip etmediği sorulabilir. Çıkar bir motordur ve ilan edilmiş bir amaç iptal edilmez. Başka bir deyişle bunlar birbiriyle çelişmez ve bir sorunsal teşkil etmezler.

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı, açık gerçeği kabul etmeli. Mali'ye müdahale etmek, Avrupalı müttefiklerimizin, kuzey Amerikalı ve Afrikalıların çıkarına olduğu gibi Fransa'nın da çıkarınadır. Bu, onların operasyona daha fazla yatırım yapmaları için ikna edilecek olmaları gerçeğini örtmez. Nitekim bu operasyonun, ne anlama geldiği belli olmayan yeni-sömürgecilikle ilgili değil, uluslararası sorumlulukla ilgili olduğuna başkalarının ikna edileceğini hissettiren onların, şimdilik, yokluğudur.

Jean-Baptiste Jeangène Vilmer, Montreal'de McGill Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Okutman ve Araştırmacı olarak çalışıyor.

Kaynak: Le Monde - 24.01.2013
Dünya Bülteni için tercüme eden: Muhsin Korkut