Fiyasko

Geçen yazıda Robert Fisk'in Batı'da, bölgemizde olup bitenlere isyan eden bir vicdan olarak yazdıklarından söz etmiştim. Son yıllarda Müslümanların terörle ilişkilendirilmesine değinen Fisk ilginç bir biçimde bu yakıştırmanın Batı'ya ait olduğunu söylüyor: "Oralardaki askeri varlığımız, kibrimiz, tarihten ders almamakta ısrar etmemiz ve İslam terörümüz bizi uçuruma sürüklüyor. Müslümanları rahat bırakmayı öğrenmedikçe Ortadoğu'da yaşadığımız felaket daha da büyüyecek. İslam'la terör arasında bir bağ yoktur. Ama bizim Müslüman topraklarını işgal etmemizle terör arasında bir bağ vardır. Bu çok zor denklem değil. Dolayısıyla anlayabilmek için de savaş hakkında bir soruşturma başlatılmasına ihtiyacımız yok."
       Fisk'in bilmediğimiz bir yönü var. Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastına tanık olan tek gazeteci, Hariri onun kollarında son nefesini vermiş. Dahası, suikastçıları tanımış, her üçünün adını vermiş. O müthiş olayı şöyle anlatıyor: "30 dakika önce Hariri ile birlikteydim. Sonra benden ayrıldı. Bomba patladığı zaman 20 metre kadar gerisindeydim. Benim önümde olan herkes öldü. Yanına koştuğumda yaşıyordu... Hariri yanımda can çekişirken özel bir ciple sivil polisler geldi. Bombanın açtığı çukurdaki parçaları topladılar. Yerine beraberinde getirdikleri parçaları koydular. Gözlerimin önünde yaptılar bunu. Delilleri yok ettiler. Ortadoğu'da işlenen cinayetlerin, katliamların failleri hiçbir zaman bulunmaz. Bu tutum yalnız Ortadoğu'nun değil yaşadığımız dünyanın sorunu. Savaş suçlularını koruyoruz… Ama teröre karşı bildim bileli savaşıyoruz. Bu sahte tutumumuz bize pahalıya mal olacak. Bedelini, tekrar Londra'da mı, New York, Madrid veya İstanbul'da mı bilmiyorum ama, ödeyeceğiz. Hariri önümde, kollarımın arasında öldü. Olayın en dibine kadar inmeye karar verdim. Gördüklerimi yazdım. Suriye gizli servisi hesabına çalışan, birisi general, üç kişinin adını verdim. Yazım yayımlandıktan sonra Hizbullah'a beni tutuklamaları için emir verildi. Ama Hizbullah emri dinlemedi. Benden yana çıktı. Beni korudu. Adını verdiğim üç kişi tutuklandı. Bu olaydan sonra telefonum dinlenmeye başladı. Yakın takipteyim. Arabamın altını her gün kontrol etmeye başladım."
 Robert Fisk, herkesi hayretler içinde bırakan bir noktaya işaret ediyor. Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen Bin Ladin'in yakalanmadığını söylüyor. Ona göre "Amerika Ladin'i yakalayamaz" Fisk'in yaptığı açıklama şu: "Bu çok tartışmalı bir konu. ABD Afganistan, Irak ve Ortadoğu'da her olayda çuvalladı. El Kaide lideri Bin Ladin'i yakalayabileceğini hiç sanmıyorum. Belki de ABD gerçekten Ladin'i yakalamak için gerekli çabayı harcamak istemiyor. Hatta İkiz Kuleler saldırısını dahi ABD'nin düzenlediği öne sürüldü. Ama açıkçası bu komplo teorileri bana biraz abartılı geliyor. George Bush Ortadoğu'da giriştiği her olayı yüzüne gözüne bulaştırdı. Sanıyor musun İkiz Kuleler olayını düzenlemiş olsaydı başarılı olurdu?"
Robert Fisk bize beşinci senesini geride bıraktığımız Irak işgalinin ortaya çıkardığı dehşet verici tablo hakkında da bilgiler veriyor:
      Irak'ta Koalisyon Güçleri adı altında Filipinler'den Togo'ya, Makedonya'ya kadar 26 farklı ülkenin toplam 166 bin askeri bulunuyor. Bu sayının 158 bini Amerikan, 4 bini İngiliz askeri... Iraq Body Count adlı internet sitesine göre 2003'ten bu yana yaklaşık 90 bin Iraklı sivil öldü. Ancak saygın İngiliz tıp dergisi The Lancet'e göre gerçek sayı 1 milyonun üzerinde...İşgal süresince ölen ABD askeri sayısı 4 bin. 175 de İngiliz askeri öldü. Bu süre içinde ölen gazeteci sayısı ise 210. Amerikan Kongresi Bütçe Kurulu'na göre 5 yıllık Irak İşgali, ABD'ye 600 milyar dolara maloldu. 2003'ten önce işgalin 60 milyara mal olacağına inanılıyordu.
      Ünlü İngiliz ekonomist Joseph Stiglitz'e göre gazilerin bakımı, asker maaşları, savaşın petrol fiyatlarına etkisi gibi veriler göz önüne alındığında savaşın asıl maliyeti 4 trilyon dolar.